ve kelimeler....kelimeler, seni istediğin şeyi aramaya teşvik etmeleri açısından yararlıdırlar ancak aradığını kelimelerle bulamazsın. Eğer bulabilseydin, bu kadar çabaya ve nefs mücadelesine gerek kalmazdı...

29 Eylül 2012 Cumartesi

Filmlerdeki gibi..

Kendimi bir filmde gibi hissettiğim cok oluyor..gece yarisi yuzumu yikarken..isiklar sonuk..su sesi gece sesi ve karanlik..bu ara yumurta süt ve balı daha cok hatırlıyorum..bir de yerdeki yıldızlar.. O annenin sabah kahvaltı hazırlayisini hatırlıyor musunuz?arkadaki şarkıyı..babayı ve abiyi..ve işani..çabuk toparlıyorum vakit cok hızlı geçiyor pencereden uzaklaşan arabaya dualar okuyorumsonra sinif ..tum sınıfli filmleri geçirin gözünüzün önünden ..karşınıza oturtun tum egitim otoritelerinizi....ya rabbi..kendine Hayri olmayan bu acize bu kadar ozel ilgiye muhtaç ogrenci..cok isterim hayatlarına dokunanilmeyi..ama gercekten olmuyor filmlerdeki gibi ..sonuc değil gayret değil mı..zor...
Koku ,filmlerde olmayan şey..sesten goruntuden anlasilmayan,hissedilmeyen..özlüyorum..hareme gitmeliyim,haremine girmeliyim,mahremi olmalıyım sevgilinin kokusunu almak icin...için

24 Eylül 2012 Pazartesi

Zuleyha ablacilik..








Madem ki yalniziz ve derdimizi sevmekten de aciz..Hatta yalnız olsak iyi bir de en büyük düşmanımız kendimiz..mekan oyun ve oyalanmadan ibaret olan gezegenimiz.oynayacagiz..rol yapacağız belki .kisi adı kul,rolü anne es komşu arkadas gelin vs..olacak.kendimize bir oyun geliştireceğiz ,kendimizle bir seviyeli iliski kurup arkadas olabileceğiz..düşmanla arkadas olmak kolay mı,ayet var,sen kötülüğü iyilikle karşıla ,o zaman bir bakarsın sana düşman olan yakın bir dost oluvermiş.Buna ise ancak sabredenler eriştirilir.Bu gerçekten azim bir iştir 
Polyannacilik oynamak dedik ama adı husnuzandi şükürdu.Basladik başladık beceremedik.zuleyha abla aramızda ya,yaşıyor ya kitaptan çıkmış gibi değil .nasil özledim bir kez gördüğüm odasını sesini akarsu gibi konuşmasını..beni de gönlünde götürenlere söyle demiş bu ziyarette:
Nefsimden bir ses geldigi zaman ona ona söyle diyorum,bı namazımı kılayım sonra senin dediğini de düşüneceğim.namaz bitince geliyor,dur duamı edeyim tamam,sonra hala gelirse 1000 ihlasım vardı onu bı okuyayım sonra görüşürüz ,yine gelirse 1000 fatihadan sonra artık gelmiyor...
Böyle guzel yalnızlık gördünüz mü ?
Tavanda manzara seyrettiniz mı?
Ruhunuzla seyahat ettiniz mı?
Zuleyha ablacilik oynasak kabımıza göre ,payımıza ne düşerse ,.ne guzel olur değil mı...

22 Eylül 2012 Cumartesi

Kas Gevşetici

           Gitmeli insan bir ıssızlığa, yanına üç değil hiç bir şey almadan dedi Nedim Hazar ,tamam dedim..Çiviler ve kesmeyen bıçaklar dedi Hilal,tamam dedim.Dücane Cündioğlu,kendi kelimelerinle tanımla dedi,Kafka nın gözlerine bak,yol ol,tamam dedim..
           Biri Milenayı kıskandı,sevilişini,ben Kafkaya imrendim..Aşık olmak kazandırır,her gün mektup yazmak maşukuna,zaten nal izlerinin ters istikameti gösterdiği şu aldatmacalı dünyada,kaybeden kazanır...İnsan aşık olduğu kişiyle evlenmeli mi bilemedim bugün nişanlı bir arkadaşımla konuşunca.Ahmet Muhtar Büyükçınar geldi aklıma.Aşık oluyordu da genç yaşında,bu aşk,içimde öylece kalsın bitmesin deyip,kendisine de aşık olmuş maşukunu bırakıp ilmin peşinde koşmaya devam ediyordu..Kafka da Milenayı ısrarla uzaktan seviyordu kanımca..

          Günlerdir sırtımda bir ağrıyı taşıyorum,içimde çırpınan bir kuşu,bir de üstümde sarı yapraklar sanki.Çay içiyorum bolca..İnliyor bir ses,mırıldanıyor acıyor kendine filan,şu hilalin videodaki hayvancağızın sesi gibi.Kalkıp buzdolabına baktım,sırtıma sürmek için bir ilaç buldum,elimin yetiştiği kadar sürdüm,sürdüm..Biraz sonra kızarmaya başladım,biraz alerji yaptı sanırım,evet her yeni durum için biraz alerjik bir bünyem var,alışkanlıklarıma sıkı sıkı bağlıyım bu yüzden,yani canımı acıtan o yerde,senelerce kalabilirim...Ama ağrı hafifledi.Bu kadar mıydı yani..Bir de karşı komşuma sormayı düşünüyorum nasıl bu kadar normal bir hayat sürebildiğini...Normal bir hayat yaşama konusunda çok beceriksiz hissediyorum kendimi..Onu da İbrahim Tenekeci abi söylesin,
''yükseklik korkusu olan bir kuş gibi yaşamak hayatı'' benimkisi...Ama kararım şu,insan varsa eğer aşık olduğu biri onunla evlenmeli,daha aşk dağında çıkacak çok yol var belli ki...Doruğu hedeflemeli,eteklerde piknik yapma hayaliyle ömür bitmemeli,bir de unutmamalı psikolojik sebepleri sıralarken kas gevşeticiyi...

20 Eylül 2012 Perşembe

Görünmez Olmak

Mekke ye yeni geldiğim günlerdi..Bunu yazmalıyım dediğim ne çok cümle yazdım kalbime...Bir şehre yeni gelmek..Daha önceden geldiğin bir şehre,geldiğin ve özlediğin bir şehre,şehirlerin anasına,ummul kuraya,Rabbinin isimlendirmesiyle,tüm şehirleri doğurana gelmek,artık sakini olarak hem de..
''ene eskun fil mekke''mekke de oturuyorum diye çevrilebilir,benim için öyle değil,mekke de sukun buldu yüreğim,yani tüm çığlıklarımı burda duydum,yani burda susmaya geldim,burda tek birine derdimi anlatmaya geldim,yalnız olduğumu,her defasında acıyarak hem de öğrenmeye geldim demek..
Dar,küçücük sokakları var eski Mekke nin,uzun görkemli ve lüks otellerine inat,dağ tepesinde yarı yıkık evleri,minicik dükkanları da,taze süt dükkanı var mesela,tabelası okunmuyor,ama zencefil katıyorlar sıcak süte geceleri..burda uyunmuyor geceleri...yürümek hareme doğru herhangi bir sokaktan..ancak hareme yürüyebilirsiniz,yürümenin en doğru menzili...orada yürüyeceksin,ayaklarının o yürüyüşte sabit kalmasına dua edeceksin..
Her şehrin kendine özgü bir kokusu var,bir havası,bir ruhu,tıpkı her insan gibi,şehirler canlı,diri...Onun kurallarına uymalısın,giysisine insanlarının,kokusuna,ritmine,''la müşküla''sorun yok deyişlerine,sabır deyişlerine,acele etmemelisin,ayakkabılarını çıkarmalısın belki,öyle durduğun yere secde edebilmelisin...farklı olana farklı bir paradigma geliştirebilmelisin...Tadını çıkarabilmelisin,yediğinin,giydiğinin,içtiğinin....
Hurmayla doyabilmelisin mesela,zemzemle kanabilmelisin,dinleyerek sadece iyileşebilmelisin,bir mektup bekler gibi namaza durabilmelisin,peçeyle görünmez olabilmelisin,özgür olabilmelisin,sıradan,ya da hiç,sen nasıl iyi dersen,ağlayabilmek için,gülebilmek,için,kalabalıkların içinde kaybolmak,bir Rabbinin gözüne değmek için,görünmez olabilmelisin,gözünden tanınıyor insan öğreneceksin....

16 Eylül 2012 Pazar

zaman..




günler gelip geçmekteler
kuşlar gibi uçmaktalar..
aziz mahmud hüdai.......

ellerinde çiçekler ..
Sanki biraz önce gecmisler gibi..


Mutfak penceremde bir saat var,
Hep geri kalıyor ne kadar ayarlasam..
Penceremin önünde bir kuş yuvası
Hayat devam ediyor diyor ben duraksasam
Saatten cok gösteriyor zamanı..
Aziz Mahmud hudai yokuşunu tırmanır gibi zaman
Kimi zaman..

Arabistan'da egitim sistemi

Dun okula başladık..ilginç ama gercek ben milli egitim bakanlığının yurt dışındaki vatandaşlarına bir egitim hizmeti olarak açılan okullarından birinde ,Mekke turk okulunda bu yil 2.sinif öğretmeniyim.Araplar'ı hatta buraya umreye gelen Turkleri bile inandirmakta zorlanıyoruz :)1-8 sinif arası 90 civarı kız ogrencimiz var..müfredatımız,derslerimiz,akademik takvimimiz Ozel kutlamalarımız Türkiye'deki gibi...
Gelgelelim,bir lisan bir insan,iki lisan iki insan,Arapca ise bir insan,bir kitap bir kainat,ruha yazılan bir mektup diye cocuklarım bir Ozel Arap okuluna başladılar..biri anasinifina,biri birinci sınıfa...sonu hayir ola..Arap egitim sistemini derinden derine inceleyebilecek değilim ama üç haftalık gözlemlerim bana bişeyler kattı diyeyim:)Veli gözüyle ögretmen degerlendirmesiyle:)
Birinci siniflar bir hafta boyunca anneleriyle toplantı salonuna alındılar..sahnede yapılan kukla gösterileri,yarışmalar,ezgi söyleme resim yapma faaliyetleriyle cocuklar sahne önüne çekildiler.anneler Arap kahvesiyle tatlılarını yediler.bizim heyecanımızı cocuklarımızın endişesini ve cyogun duygu salınımlarımızı geciyorum:)ilk gün cocuklarımıza ilgili not tutabilecegimiz bir dosya ,ihtiyac listesi,okul programı bulunan bir dosya verdiler.2.gunden itibaren sınıfa geziler düzenlediler.bu sırada,gösteriyi yapan,kukla oynatan,dua ettiren,Ramazan'da neler yaptık diyerek çocuklarla sahnede sohbet eden 1.sinif ogretmenleriydi.bu ne ozguvendir,çizgi film mı seslendirdiler daha önce şaşırıp kaldım.elime mikrofonu alınca rahat hazır ol derken sesi titreyen ben,tabi hayran kaldım..her ögretmen kendi ogrencisinin boynuna farklı renk kurdelali bir rozet taktı,sınıfını tren yapti ve alıştırdı.heyecanlari yuzunden laftan zor anlayan 1.sinif velilerine ilaveten Arapca konusamayan,kem kum durmadan bir derdini anlatmaya çalışan biz çıktık bir de bizim abla mubinanin basına:))iyi idare etti,yakında türkceyi öğrenecek:)
Anne geldi,sen dur...filan diyor..:)
Sonraki günler aynı konforlu,kırmızı salonda beslenme egitiminden,derslerin ve ders öğretmenlerinin tanıtımına kadar bir cok saat geçirdik.meger her derse farkli bir ogretmen gelecekmis,onun icin bana sorup duruyorlar sinif ogretmeniyim deyince hangi dersin diye,burada 1.sinif ogretmeni sadece lugati,dil dersine giriyor,okuma yazma ogretiyor,gunde iki saat..diger dersler,matematik,fen,günlük görgü kuralları,tevhid,İngilizce,kuran,kaide,resim,muzik...sonunda hafle(parti)miz oldu da,bizimkiler su ödev olan elifun erneb yecri yelab,ezgisini hep beraber söylediler...ders programımızı ve haftalık ödev cizelgemizi alarak derslere başladık...bir vacibat,ödev kitabimiz var,orada her öğretmenin hangi derste ne işleyeceği ne ödev vereceği yazıyor..cok guzel değil mı..müfredat cok hafif,fazlasına zorlamıyorlar,cocuk yapabiliyorum hissini doyasıya yasıyordur herhalde bizimkiler hiç dil anlamadan yapabiliyorlar:)
Bu sırada ana sınıfları ilk hafta 2 buçuk saat sınıfta kalarak ,yarısında orada dağıtılan meyve suyu sandviçi yiyip kumda ya da Park'ta oynayarak günlerini geçirdiler.onlara hiçbirimiz müdahale etmedik ve ben bu durumu şaşkınlıkla izledim...2.hafta 10.30da,3.hafta da 12de çıkmaya başladılar.okul kıyafetleri ve kitapları daha bu hafta verilmeye başlandı.yigit i özgür bırakmalarının onu çok rahatlattigini düşünüyorum :)arkadas olmak istediği cocuğa her gün es ismuk diye soruyor cevap alamasa da..bugun ögretmen türkce öğrendi diye geldi sevinçle,evet öğretmenin ilk kelimesi,ya Muhammed yapma!!:)))3.haftanin basinda onlarda haflelerini yaptilar ki burada cocuklari sikbogaz
 eden provalar yapmadiklarini,gosterilerde hem ogretmenlerin hem ogrencilerin cok rahat olduklarini 
soylemeliyim...ve cocuklarimiz kendileri söyledikleri bir Arapca Şarkıyla bizi şaşırttilar.
Dersler 7 de basliyor.bunun için bizim cocukların 6 da evden çıkması gerekiyor,yani güneş
dogmadan kalkması..hayatlarına bu guzel bir alışkanlık olarak kalır ins.cok zorlanıyorlar:(anasiniflari hariç her sinif tören için okulun içindeki büyük alanda sıraya giriyor vefatiha,ihlas,felak,nas ve
koruyucu duayı okuyorlar,sınıflarına giriyorlar,ilk iki ders blok,sonra 20 dk kahvaltı molası,sonra
devam..sınıflarda elektronik egitim aletleri cok aktif kullanılıyor....bu da burada yeniden
heveslendigim seylerden biri..hafta bası cumartesi,son gün carsamba,gecen haftasonuna girerken
baktım ödev kitabı yok kızımın eyvah dedim...okulda unuttu galiba,hayır ögretmen almış,haftasonu
ödev yok!!!ogrenciler mutlu,veliler stressiz..:)
Velhasil amacımı yeniden kontrol ederek başladım bu yıla,bir cocugun hayatına bir pencere aralayabilir miyim egitim sistemi aynı kapıdan geçirmeye calisirken...
Yeni egitim öğretim yılı hepimize hayirli olsun...

13 Eylül 2012 Perşembe

Bir kuş kalbiydi arzulanan...

Mümin kalbini kus kalbine benzeten güzeller güzeli..
Öyle ürkek,öyle narin,öyle mutevekkil..
Öyle cok..ve az..
Kus siirleriyle avunuyor kalbim..
Kus gibi çırpınıyor..
Kus kalbi olana kadar ,
Avunsun biraz...

Ulu Orta
seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin
nazlanırsın ama bir gün gelirsin
düşen bir yaprağa bağladım hayatımı
olsun artık diyorum ne olacaksa
paralı asker miyim neyim ben
ekleyip duruyorum sabahları akşama
ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor
gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta
aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim
nasıl bir dostluk ki buhem kadim
hem de mayhoş elma tadında.
kendimi de koysam ayağımın altına
yine de yetişemiyorum ey aşk
omzunun hizasına.
çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu
ve ayağını kaldırıyor dünya konuşurken benimle.
budanan oğullar gibiyim sessiz ve narin
nereye konsam geri sayım başlıyor
kurcalıyor beni bir çırağın elleri
ah unufak olsam ve desem ki
ağzın tat görmesin hayat
kandırdın beni.
sorma
elim kırılsın bir daha
dokunursam güneşe.
kılpayı kaçırılmış bir şeyin
bıraktığı ardında
neyse oyum ben.
yaralı serçe benim için dua et;
gök bir kayalık gibi şimdi üstümde
dr şükrü öncüoğlu ndan
üç ayda bir reçete.
acıyan bir şeyim ben
burdan çok uzaklarda
ve koskocaman bir hansın sen
uğraşma bu çocukla
çünkü nasıl birşey biliyorum
itin taştan korkması
bir yastık arıyorum kuş seslerinden
mühim değil sonrası.
sorma
yangın sönseydi suyla
denizler her akşam böyle yanmazdı.
yakartop oynayan melekler gördüm güneşle
ve büyük çiftçiler gördüm dağları biçen
yolundaydı her şey
ben bile yolundaydım
ama
kıyıya vardığımda
kendimi unuttuğumu anladım
karşı kıyıda.
şiirler söyledim belki duyarsın diye
çığlığıydım içinde dilsiz bir şehzadenin
sana seslendim durdum bu küçücük odadan
acımı duy sensin pusulam benim
ki dünya
silinmiş bir harita
gibi yabancı bana.
sorma
usulca uzandığında
bir ceset oluyorsun öpüldükçe şımaran.
İbrahim Tenekeci

10 Eylül 2012 Pazartesi

Kuş gibi...

Tas gibi yuklenmisken yüreğini sırtına,
Huzura varıyorsun...
Gözünü yummuş biri,
ilk bakışım sen ol diye yürüyor..
Ağlıyorsun ...
Ağladıkca hafifledigini yüreğinin,
Artık biliyorsun...
Sırtını bir sütuna yasliyorsun..
Ağaca değil duvara değil daga değil,
Duaya yasliyorsun...
Diyelim ki acsın susuzsun hasretsin gunahkarsin,yorgunsun,dil bilmezsin,yalnizsin...
Sesleniyorsun sessizce,
Rabbi ınni lima enzelte ileyye min hayrın fakir...
İtiraf ettin mı..
İlan ettin mı..
Kuş gibisin...

Sahi kuşlar neden sıcak ülkelere göçerler bilir misin...


4 Eylül 2012 Salı

çay..mektup...sonbahar..


Dünya bizimde sormuşlar,çayı mı seversiniz,çay konulu şiirleri mi...ikisini de ikisini de....dedim..sonra ikisini de...ğil,üçünü de...çayı ,şiiri,çayı tek olsun diye üç bardak,ve hep yarım içen sevgiliyi.....sonrası malum,çay içtim...latifenin evinden bir koku hatırası bergamot aromasıyla,ayşe ve hilalin odasından kalma hatıralardan bir tane çay demledim...Çayı eylüle ekledim...Biraz unuttum,zaman mefhumunu yine yitirdim,malum sonbahar,saate bakmadan geçecek...Kendi ahengince...içim sürekli mektup yazıyor bu aralar,gönderilemeyen mektuplar,güvercin kanatları altında saklanıyorlar...Sonra bir mektup haberi alıyorum,biri diyor ki Allahım nolur biri bu mektubu tercüme etsin...İbni arabinin kabeye mektupları...40 sayfa,herbiri bambaşka bir isimle müsemma ve canlı,sanki yaşıyorlar da hiç tanışmadığımız birer dost gibi,çok heyecanlandım,utandım,şükrettim...yepyeni bir zarf açtı Rabbim içime,şimdiye dek habersizdim,seyyieyi haseneye çevirir gibi yetişti kafkanın milenaya mektuplarını kabeye mektupları okumaya çeviren Rab...mektuplardaki isimleriyle,Hayy,rahman,vedud....Mektuplar dost,anladım...Çay içtim,uzun bir sefer sonrası ikram edilen çayı içen,çaya şifa,yapana safa duası eden Ahmed Yeseviyi hatırladım...Ve kadim sözü:dervişin badesi çaydır demişler....



Nisan yüzlü sevgilim;
ben bir çay bardağına sığınıyorum şimdilerde.

Kimsesizliğimi kalabalık cümlelerde saklıyorum.


Tarık Tufan
 


Adın üç kere geçti, saçma sapan bir filmde.
Yalnız olsam, çok ağlardım ama annem bakıyordu. .
"Anne" dedim,
"
Hadi çay koy da içelim."

Ah Muhsin Ünlü

‎''Göz göze gelsek, kör olacaktık. Konuşsak, sözler bitecekti. Ve söylenecek bir çift söz kalsın diye konuşmuyorduk.
Gözlerimizi birbirine değdirmeden öylece oturalım.
Ve bir bardak demli çayın, insanın yüreğini ısıtan şefkatine sığınıp susalım.
Masada çay bardakları ve senin elin olsun..''
 
 
  ve işte bu:

Diyorum ki çok çay içelim,uzun uzun susalım
Gözlerinde duralım sonra bir şiirlik uçurum
Tek ayak üzerinde beklerse yorulur mu dünya ?
Savaş soğuk, kuşlar güzel, Allah büyük.
 
Güven Adıgüzel

şiirler için teşekkürler elif gibi...çay için teşekkürler arkadaşlar..beni affet Allah ım,sana şükürler olsun...Canım bir yudumcuk çay kadar yok,ellerinde,biçareyim....




 
 

Diyorum ki çok çay içelim,uzun uzun susalım
Gözlerinde duralım sonra bir şiirlik uçurum
Tek ayak üzerinde beklerse yorulur mu dünya ?
Savaş soğuk, kuşlar güzel, Allah büyük.

Güven Adıgüzel


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...