ve kelimeler....kelimeler, seni istediğin şeyi aramaya teşvik etmeleri açısından yararlıdırlar ancak aradığını kelimelerle bulamazsın. Eğer bulabilseydin, bu kadar çabaya ve nefs mücadelesine gerek kalmazdı...

23 Kasım 2018 Cuma

Neden bitkin düştük...

فَقَاتِلْ فِي سَبِيلِ اللّهِ لاَ تُكَلَّفُ إِلاَّ نَفْسَكَ وَحَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَسَى اللّهُ أَن يَكُفَّ بَأْسَ الَّذِينَ كَفَرُواْ وَاللّهُ أَشَدُّ بَأْسًا وَأَشَدُّ تَنكِيلاً ﴿٨٤﴾

Aklımda ilk hac yolu..Hamileyim.. Yanımda pek çok eşya, acıkırsam, susarsam , üşürsem, yer sert gelirse , sağlıklı bir yemek olmazsa, su bulunmazsa , kıyafetim kirlenirse .. Akıl benim aklım değil ama eşya benim eşyam .. Yürüyoruz.. yol bitmiyor.. Yoruluyoruz .. Tükeniyor bacaklarımdaki derman, yavaş yavaş vaz geçiyorum yüklerden.. Yola bırakarak devam ediyorum yürümeye..

Nisa 84 böyle bir yürüyüşle geldi . Allah yolunda cenk et, ve müminleri bu cenke teşvik et , umulur ki Allah kafirlerin gücünü keser , Allah güç kuvvet cezalandırma olarak daha ŞIDDETLIDIR ...

SIMDI BIR HADIS:

Sevban'dan (r.a) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (asm) şöyle buyurmuştur:

"Yakında milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için) biribirlerini davet edecekler."

Birisi: "Bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” dedi.

Rasûlullah (asm), "Hayır, aksine siz o gün kalabalık, fakat selin önündeki çörçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze de vehn atacak." buyurdu.

Yine bir adam: "Vehn nedir ya Rasûlullah?" diye sorunca:

"Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir." buyurdu. (bk. Ebu Davud, Melahim, 5)

وهن
Kuran-i kerimde hamilelikle beraber geçiyor, yüklü olmaktan gelen bir güçsüzlük, zayıflık hali..Yavrusunu vehnen ala vehnin zorluk üzerine zorlukla taşımasindan bahsediyor annenin...

Dünya, sevgisi korkusuyla ağır bir yük.. Dibe çeken, şahsiyeti kaybettiren ucuz menfaat dünya, çünkü alçak, deni , derinliği yok, kısa vakit , gel geç sevda dünya..  Içinde dünyayı taşımak, dünyanin derdine/ hevesine gebe olmak ne acı...

و لا تجعل الدنيا أكبر همنا...

Şüphesiz
بأس
نكل
حرض
كفل
Çok yerini daha açacak Şiddetin ama , vehnin zıddına baktığımızda en çok gördüğümüz anlam bu , şiddet.. azimet.. izzet .. heybet..
Neyimizi kaybettik , ne yuklendik de zayıf düştük?

محمد رسول الله
و الذين معه
اشداء علي الكفار
رحماء بينهم ......
Muhammed aleyhisselam.....
Allah' ın yücelerden gönderdiği elçisi..
Sarkıttığı sıracı münir, nurlu kandil ..
Onun yanındakiler.......
Küffara şedid..
Kendi aralarında rahmet ehlidir ....

22 Kasım 2018 Perşembe

Hacim hesabı...

En × boy × derinlik ...

En basit hacim formülü..
Temel malzememiz kalp demistik . Kalp üzerine çalışacağız bir ömür boyu . Tasfiye , genişleme, ferahlama, selamet , derinlik , hep kalbe ait arzulanan keyfiyetler . Noktayı süveyda, bir kara delik..  Taşıyoruz sol yanımızda, içe bükük cisimleriz işte o noktadan , bir " nefahtu min ruhî " ile hayat veriyor , ışıl ışıl bir nur yanıyor kalpte Allah cc ilk yaratılıştan.. Kalbimizden başlıyoruz olmaya.. Ve arzulanan, soyununca dünyadan bir kalp haline gelmiş olabilmek istedigimiz:

" Selim "...

Kalbimizin enini boyunu derinliğini ölçelim o zaman.  Ayetler ilerledikçe, biri öbürüne bağlandıkça hayat sayfalarının en - boy ıman ibadet , derinlik ahlak gibi bir his ..

ذاع
Kelimesi geldi kalbimizin tam ortasına indi.. Pek çok kaymış halden birini ,sabitesini kaybetmiş nifaktan cüzlerden birini anlatırken..
Iyi- kötü, sevinçli- korkulu ne haber alsa " yayan" bir insan tipi ..
Sözlük anlamı yaymak , mikrofon , havuz suyunu boşaltmak..

Istenilen hal , bu nifakin çaresi, istinbat , işin aslını araştırmak, kaynağından öğrenmek, kulaktan kulağa haber yaymamak ..
نبط
Kaynağından su çıkarmak, derin kazılan bir kuyunun ilk çıkan suyu..

Derin bir kalp lazım, susabilmek için demek ki, bir derinliği ve durulugu olacak kalp suyunun, içine her atılan bulandiramayacak, dipten temiz kaynak suyu gelecek ..

Havuz gibi olmayacak da kalp, engin okyanuslara özenecek..özleyecek ...

Yol uzun , ağır ağırlıklar var kalbimizde , yitiklerimiz var çokça, kalp cabuk meyleden, alt - üst eden, dönen, döndüren.. Çaba +dua + samimiyet en muhim formül..

Nisa suresinde topluluk olmanın hukuku üzerinden kalp tasfiyesi nefis tezkiyesi için pek çok kriter var. Itaat bahsinden hemen sonra , itaatin kalbimize yerleşmesi için adım adım savaş ayetleriyle gelen ..

- Uyanık , hazır, teçhizatlı  kuşanmış bir nefer olun... ister tek , ister bir kaç ister cemaat ama her biriniz kendi şahsında bir nefer olsun .. önce şahıs sonra cemaat..

- Aranızda "yavaştan alanlar" olacak , bir davranış tipi daha nifak üzere, hem ağırdan alıp hem de sonuç üzerine kalp karartan : yetişemediği grubun sevindigine sevinmeyen, üzüldügüne üzülmeyen.. HIÇ SEVMEMIS gibi..

ود .....
Sevmenin kivamlarindan bir kıvam ki , menfaatten, çıkardan, beklentiden , o da beni sevsinden arınmış bir sevgi , onun icin isteyen .....
Allah cc Vedud ...

- Beraber bulunulan topluluğun kalbi dünya için değil ahiret için atacak . Dünyayı ahiret karşısında satmış olacak.  Velisi şeytan tağut olmayacak. Mücadeleden korkmayacak . Bizim kalbimiz de bu frekansta olacak ki topluluk olalım .

- Ölmek üzere yaşanacak.  Ölüm her şeyin aslını gösteren bir gözlük.. Kalp gözünde daim takılı olacak ..

- Nasib oku değdiğinde, iyilikler lütuf, kötülükler ayna ve cila .. Hayat bize bizi anlatmak için sunulan bir lütuf, ömür tamir imkanı.. Kul Rabbini sevecek .. Bütün sure bu örgüyle ilerledi , nasibine razı, kaderinden, kısmetinden memnun, Rabbinden emin, O nun hukukuna teslim bir kul profili...

- Kalp ile dil uyumlu olacak .. Peki denince gerçekten itaat edecek . Itaatin arapça anlamında zorlama yok, Türkçede olabildiği için şaşırıyoruz belki .. Tav'an , kerhen birbirinin zıddı.. Itaat ;içinde  hoşlanmama ihtimali olmayan bir gönül kıvamı..

- Kalp evimiz temiz olacak, ıçerde bayatlamayacak düşen lekeler , gecelemeyecek , tertemiz niyetler saracak ki kötüye fırsat kalmasın, istiğfar örtecek ki kötüye yer kalmasın..

- Kur' anı tedebbur edecek kalp .. Her kelime her anlam madalyon gibi , önü arkasıyla bir tek kalbin anladığı bir dil , Kur' an kalbe inen Kitab.. Efendimizin kalbine.. Efendimizin kalbine bir yol arayacağız... Ayetlerin Rebiul-evvel de salavatlarla gelmesi yol gösteren iz işaretler...

- Her duyduğunu söylemeyecek insan, kalbini onu dönüştürecek, araştıracak bir kıvama getirecek insan ,  hak neyse onu bulup çıkaracak..

- Tek başına kalsa da yolundan dönmeyecek.. Çünkü yolun başına, ufuk topluluk koymuştu sure: Nebiler , sıddiklar , şehidler, salihler , öyle güzel refikler var .. Hak yoldan dönülmeyecek, hak yola teşvik edilecek ..

- Hasene ve seyyie .. Hepsi Allah katından, nasiple.. Ama kim haseneye yardım ederse nasip alacak , kim seyyieye  kötülüğe yardim ederse ondan pay alacak , her kalp nasibini böyle böyle biriktirecek.  Neden ben demeyecek, hangi safta olduğunu kontrol edecek ...

- Bulunduğu yere, girdiği yere Hayat verecek mümin... tehiyyesi selam olacak .. Selametle girip selametle çıkacak..

Selim bir kalple Rabbine kavuşacak

إنشاء الله....


20 Kasım 2018 Salı

Musibet - zulüm- hasene - seyyie - aşk -


Kulun kulluk makamına göre " sevgilim gücümü ölçme benim " dediği,   " Allah' ım neden " dediği, " Neden ben " dediği, binlerce cümle kurabildiği, kendini görebildiği göremediği bir ince çizgi var , bir ağır damla belki ..İşte orda " Sen bana kızgın değilsen hepsine razıyım " diyor Alemlerin Rahmeti...

Bütün imtihanlarımızı üst üste koysak ... Nedir ederimiz ... Babasız, annesiz, denî olan şu yerin kanunlarında  kime neye dayanacak bağlanacak olsa onsuz kalmış bir emniyet, rahmet güneşi doğar mı içimize çektiğimiz bir acıdan...

"Iyilik de kötülük de Allah katındandır, iyilikler Allah'tan kötülükler kendindendir " in ince çizgisinde durduk , kimsenin içindeki nârı durtmemek için... 

Nisa nasib kısmet suresiydi zaten, burasi kaderden pay .. Ve kaderine razı kul , inci gibi kıymetli, ömürlük dersimiz bu :

راضية مرضية....
Hiç kuluna zulmeder mi Mevlası
Onun çektiği hep kendi cezası

Âlemlere rahmet güneşinin doğduğu gün, gece, tan yeri , kalbim , zulmetim, nura huzura ihtiyacım , ibadeti tenhada bir yere çekilip hayal kurmaktan ibaret sanışımla vuruluyorum, en çok kandil geceleri... Hastalıklar , tartışmalar, şikâyet edilecek konular , ağlamalar, sınavlar yazılılar...
Rabbim .. nasipsiz miyim sorusundan bu sefer bir farkla belki böyle daha sevimliyimdir dedim , çok iyimser olabilir ..diye hemen mesneviye sarıldım... Böyleyken böyle dedim..

Sinek gibi vızırdanışımı anlattı bana... Sineğin rüzgardan şikayet edişini,  rüzgâra zülüm atfedişini, rüzgar gelince sineğin hükmünün yok oluşunu... Sonra yok oluştaki güzelliği, aşkı, ölümsüz aşkın aşk olmamaklığını... Düşünsenize sinek bile olsam rüzgara aşık ruzgardan razı olsam , o gelince yok olsam, uçuşum artık onda var olsa... Sadr-ı cihan gelip okşasa solgun kalbimi...

Işte hasene - seyyie anlayışı sineğin.. Ruzgarın rüzgarlığı, zatının varlığı, kimine hasene kimine seyyie...

Mesnevî 3. Defter 4600 ler...

Süleyman aleyhisselâm’ın acıklanan sivrisineğe düşmanını da
mahkemeye getirmesini emretmesi

Süleyman, “ Ey güzel sesli, Allah emrini candan dinlenmek gerek.
Allah bana dedi ki: “ Ey adalet sahibi, hasmı da hazır olmadıkça kimsenin şikâyetini dinleme.
İki hasım da hazır olmazsa hâkim, hak hangisindedir, bilemez.
Birisi yalnız gelse de yüzlerce şikâyette bulunsa, yüzlerce feryat etse bile sakın ha, sakın... hasmı olmadıkça
sözünü kabul etme.

Ben fermandan yüz çeviremem. Hadi git, hasmını al, öyle gel” dedi.
Sivrisinek dedi ki: “ Sözün doğru, delilin tam yerinde… düşmanım rüzgâr, o da senin emrinde!”
O padişah “ Ey seher yeli, sivrisinek, zulmünden feryat ediyor… gel,
Hadi, geç hasmının karşısına da anlat, ona cevap ver, dâvasını reddet!” dedi.
Rüzgâr, bu emri duyunca çabucacık esip geldi… fakat sivrisinek kaçma yolunu tuttu!
Süleyman “ A sivrisinek nereye? Dur da ikinizi de dinleyip hüküm vereyim” dedi.
Sivrisinek dedi ki: “ Padişahım, ölümüm, onun varlığından… zaten günüm, onun dumanından kararmakta.
O gelince ben nasıl durabilirim? Benim kökümü kazan o! ”
Tıpkı bunun gibi Allah tapısını arayan da Allah geldi mi yok olur.
O vuslat ebedîlik içinde ebedîliktir ama o ebedîlik yokluk suretinde tecelli eder.
🌧Nur arayan gölgeler, nur zuhur etti mi yok olur.
Âşık, başını verince akıl kalır mı gayrı? Her şey helâk bulur, yalnız onun hakikati kalır.
Onun hakikatine karşı var da yok olur, yok da. Yoklukta varlık… bu, pek acayip bir şey!
Bu makamda akıllar elden çıkar, kalem buraya vardı mı kırılır, bir şey yazamaz olur!
Sevgilinin, kendine gelsin diye âşıkına iltifat etmesi
Sadr-ı Cihan, o âşıkı yavaş, yavaş istiğrak âleminden çekmekte, söz söyleme makamına getirmekteydi. 🍀
Padişah âşıkın kulağına dedi ki: “ Ey yoksul, eteğini aç, sana altın saçmaya geldim. 🕊
Canın ayrılığımla halecan içindeydi… İmdadına geldim, nasıl oldu da ürküp kaçtı?
Ey ayrılığımla dünyanın soğuğunu, sıcağını, kahrını, kahrını, lûtfunu gören âşık, kendine gel, dön geriye!🍃
Akılsız bir tavuk, deveyi evine konuk götürür.
Fakat deve, tavuğun evine ayak atar atmaz ev yıkılır, dam çöker!🌺
Bizim aklımız, fikrimiz de tavuk kümesinden ibaret. Salih’in aklıysa Allah devesini arar.
Deve, başını suya, toprağa daldırınca orada ne toprak kalır, ne can, ne gönül.
Aşk öyle bir fazilettir ki insanı faziletler sahibi yapar… fakat insan, bu haddinden fazla dileyiş yüzünden hem
pek zalimdir, ham de pek cahil!
İnsan hakikaten bilgisizdir; Hele bu müşkül avda büsbütün bilgisiz. Bir tavşan, aslanı kucaklamaya çalışıyor!
Eğer aslanı bilseydi, görseydi hiç kucaklamaya kalkışır mıydı, buna imkân mı var?
🌾🌾🌾🌾 İnsan, canına da zulmeder, nefsine de… fakat şu zulme bak, şu zulmü gör ki adaletlerden bile topu
kapar, adaletlerden bile üstündür, ileridir.
Bilgisizliği ilimlere üstattır… zulmü, adaletlere doğru yol gösterir.
Sadr-ı Cihan, bu nefesi kesilmiş âşık, ona ben nefes bağışlayınca dirilir, kendine gelir diye âşıkın elini tuttu....

🌾🌾🌾🌾🌾🌾🌾🌾🌾🌾🌾
“ Bu bedeni ölü, bu canı uyanık âşık, benimle diriliyor. Şu halde o, benim canım… bana yüz tutuyor.
Ben onu bu candan yücelteyim, bu cana muhtaç olmasın. Ona bir can bağışlayayım da ihsanımı onunla
görsün!🌧🌧🌧🌧🌧🌧🌧

Öl ki dirilesin....

18 Kasım 2018 Pazar

Düşmek

" Vechinin semaya tekallub ettiğini görüyoruz " ayetindeki tekallub ile kalp aynı kök, aynı kaynak ..
Sure-i Bakara ya selam ...

Aşk, yerden çok göğe, akıldan çok kalbe ait bir şey.. Aşkın mekani olan kalp ve gök, birbirinin tefsiri belki.. Aşığın ayakları yerden kesik . Uçmaya yakın. Aşkın insanı terki ile düşüyor insan kalbince derin bir yükseklikten .. Buna gayretten düşmek dersek somutlastiririz , çünkü aşk her ne kadar Allah 'ın bir lütfü nimeti olsa da , verilişi tesadüfi değil, gayrete , her açıdan denenmiş gayrete aşık aşk, kader dahi aşık gayrete..
Aşk kalbe dolan ama amele dönüşmezse tükenen bir atmosfer,bir enerji.. Onu  dönüştürecek bir mekanizma lazım aşığa...

Yel degirmenlerine selam..

Hizmet bunun için, muamelat bunun için, ibadet bunun için var . Duygular soyut  , filler somut ..Dönüstüremezsek sürekli dönen bir kalbimiz var zaten..

يا مقلب القلوب ثبت قلوبنا على دينك
Ey kalpleri döndüren evirip çeviren, kalbimizi dinin üzere sabit kıl..

Efendimize selatu selam...

Büyük bir mücadele bu , içle uğraşmak, iç görü elde etmek , temizlemek saflastirmak..

Mucadele ..Hac..
Ömür... Tamir..

Hac hayattir demistik hac suresinde , uzun yürüyüş, tahammül, yoksunluk , konfordan hatta elzemden vazgeçiş...

Ya sa'ydayız yaşarken, ya tavafta.. Düşersek eziliriz. Düşersek  kendi derdimizle/ aslında küçük ama büyük görünen- dünyayı net gösteren bir bakışla/ nefes aldırmayan zorlukların içine düşeriz. Artık her yerden bir ses bir dert yükselir, yerde trafik var kalabalık var , düştüğümüz yerde kaybolabiliriz .... Hac yolunda düşmek şöyle dursun, durursak eziliriz .. Yürümek zorundayız..

Hac yollarına selam..

Ille ayağımız basacak yere, istenen istikamet.. Yüzümüz göğe dönük, kalbimiz ve ellerimiz semaya , yürüyeceğiz, koşacağız, gayret edeceğiz...

Ya tahammül ya sefer der gibi,

Ya sa'y ya tavaf...

Bismillahi Allahu Ekber!!

Hala 10 kasım dersinden ilhamla ..
Nisa 81, 82, 83

17 Kasım 2018 Cumartesi

Vedasız Gider Aşk

Gelişi; sağanak bir yağmura, gökkuşağının altından geçmek için koşmaya, kızgın çöllerde yanmaya ve bundan haz duymaya benzeyen AŞK, giderken sessiz sedasız ,aynı rutin içindeyken belki, belki canın yanarak, bedel ödeyerek, kendinden vaz geçerek hayatına oturttugun bir iş üzereyken hem de , çekip gidiveriyor ...ne acı..

Ilişki beslenmeli diyor ya uzmanlar , Allah aşkında beklenen  kulluk halinin tek sermayesi kalp , kalbi beslemek zorundayız, ilk aşk ona sadece kapasitesinden haber veriyor galiba ... Sonrası onu, kulluğun zirvesi efendimizin gösterdiği " az da olsa devamlı yağan bir tatlı yağmur " ile beslemek, emek vermek ..

Itaat , huşu, ihlas , samimiyet, hep kalbin işi... Niyet sonsuz sermaye .. Fiiller kabuk , niyet öz..
Dönüp kalbimize bakalım, neyle geceliyor sabahliyor elimizdeki tek geçer akçe.. Kalbimiz hangi duyguların evi .. Yüzümüzle- kalbimiz , dilimizle kalbimiz birbiriyle uyumlu mu, inkar mi ediyor birbirini , peki deyince gerçekten peki mi ,itaat ediyorum deyince kalp itaat eder mi , şehadet ederim deyince şehadet ediyor mu kalp ,ömürlük dersimiz bu değil mi ...

المرؤ مع من أحب
Kimi seviyor , kim için ne hissediyor ,delili ne  aslında ne düşünüp ne söylüyor ? Neyle besleniyor ? Kime itaat ediyor ? Derdi ne ? Gel geç sevdalara mı kapilmis , dunya kimin etrafinda dönüyor ? Ezber cevaplar sadece örtü,gaflet perdesi.. Itiraf perdeyi fark etmek, istiğfar rahmet örtüsü ,
اللهم لا تكلني إلى نفسي طرفة عين برحمتك استغيث...

Göz açıp kapayıncaya kadar terkedemeyecegimiz bir ülke kalp , düşmanı yanı başında bekleyen..

Yeniden yeniden her gün her gece yeni bir akitle bakalım kalbimize , namaz bunun için var zikir bunun için, kendi gündelik derdinden cıkmış bir kul için, bir yuksek adım için..şahsiyet sahibi olup nefer olmak için.. Aşk ile ölmek için....

Nisa 80, 81, 82 den ilhamla...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...