25 Aralık 2010 Cumartesi

Taş ve Su...

         Asanı taşa vur dedi,sebepleri mucizesine perde eyleyen.Her şeyiyle lütfuyla yağmur gibi yağdırabilmesine mukabil ille küçücük bir çaba isteyen.Daha demin kalplerin bazısını taşa benzeten,bazısına taştan beter,kimi taş aşktan yuvarlanır,kiminin içinden su fışkırır diyen.Asayı hem sebep edip hem vakti gelince sebepten soyun at onu diyen,suları taş eyleyip dokunuşuyla asanın denizi yaran,taşları su edip içinden on iki pınar fışkırtan..Taşı suya suyu taşa sebep eden,asa yı Musa yla...Yediren ve sulayan.Farklı farklı meşrepler yaratan..
        Meşrep belirleyen,fışkıran pınarlarla.Akışı var insanların türlü türlü,bir yol tutuşu,ve kalpte yetmiş iki alem gizli,oniki meşrepten.Taş bile olsa,dokunulunca asayla,doğacak şarap pınarları,ille fışkıran kalpten...
        Bakara ağır gidiyor.Taşlar,kalpler ve kelimelerle hissettirmişti....İlerledikçe taş içimde bir yerlerde yer etmişti.İnsan,gizsiz,cehren..Boğazımızda düğüm gibi varlığımız..En konsantre haliyle,iç devinimleriyle,nankörlükleriyle,isyan ve nisyanıyla,ve ille Rab le ünsiyetiyle insan,en güzel ve açık dilden..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder