8 Şubat 2011 Salı

Yumurta-Süt-Bal


Ne kadar kolay yazılıverdiler arka arkaya..Ne ağır anlattılar halbuki kendilerini insana.Kilitli kapılar açıldı içerlerden,tozlu sandıklar,sebeplerin soyut dili kocaman sembollerle avuçlarımıza döküldü.Çok uzun zamandır,sinema izlememiş,aksiyon,yükses ses ve animasyondan hiçbir zaman hazzetmemiş biri olarak,üç film de güzel bir kitap yolculuğu tadını verdi.Kainatın sesi,rengi,insana anlatmaya çalıştıkları vardı.Yer gök konuştu bol bol,ama insan sustu..Sustukça kaybolmazdı böylesi belki,sanki kulağını da  böylesi tıkamasaydı..

Yumurta..Sonucun vehameti böyle gösterilebilirdi ancak.Sondan başlamak Yusuf üçlemesi için iyi bir fikir miydi,dairenin tamamlanması için,sahnelerin oturması için evet,ama ya insan psikolojisi?Yıkık bir adam karşımızda,hem de bir önceki yaş yazısından sonra,40 yaşıyla ve hep sıfırda,hep yenik bir adam..Kümeste gezinen koca elleri hayatını arıyor gibi,yumurta ararken,gidişi,dönüşü,yemek yiyişi,pantolonu,gömleği...Evdeki kız,hayata bakışı,taşra saflığında umutları,açılmamış bir diş fırçasıyla sunduğu,verdiği terliklerle bütünleşen kendince beklentileri..Kurban,taziye,kendinden habersiz hediyeler..İnsanı böyle vefasızlaştıran neydi,böyle kendine duyarsızlaştıran..Ve kararması hayatın,en çok yıktığında yere sebepler ille kocaman bir köpek,kendi kendine yenikliği insanın,ille gece yarısı,ağlayabilmek,çözülebilmek,dönebilmek...

Süt..Fıtrata döndüren,beyaz,temizleyen,içten dışa dıştan içe akan,akıtan..Süte okunan dua,ille yazı,şifaya vurgu yapan..Vurucu bir sahneyle başladı,bunca susan insan resminde,ağızdan bir yılan çıktı,kadın,tüm düğümleri atandı,ve sıkışıp kalandı..Ve yılan genç Yusuf un yanında yöresinde dolandı hep,bir kayıp aşk vardı Yumurta da,adı Gül,kayıp kaldı,gençlikte de bulunamadı,çok yara aldı bir genç,çok yaralı yol aldı.Hayvanların dili,köpek ve yılandan sonra iyice anlam kazandı.Yusuf un balığı sarılarak öldürüşü ve annesine sunuşunda umut aradık,gerçek rüya birbirine karıştı,anne ve günah,beyaz ve siyah.. Yusuf,tutunamadı yazarak bile,okunmadı kalbi,hiç kimsece,mecbur kaldı,hayata başındaki maden feneriyle bakmaya,gözlerimizi almaya...Yaralandık.

Bal..Babayla kurulan bağ,kısık bir sesin pamuk ipliğine döndüğü yer,dipsiz derin bir orman,boş kovanlar,içten ezber dışardan tutuk bir sessizlik okuma..Okul kabus,Yusuf  7 yaşında.Fanustan görünen hep bir geç kalmışlık,aynı gömlek,aynı pantolon,bir sır rüya..Tamamlanan kareler,beyaz başörtülü nineler,bardakta süt,miraç,suyun yüzünden yakalanan dolunay...Yakup kayıp,annenin bildiği hayat yemek yapmak,susmak.Öğretmeninki ise kurdele takmak..Yusuf ormanın koynunda,uyuyan bir çaresizlik..Boş kovanlar ve bal...

İnsan bir kitabı bitirince,bir filmi izleyince ya da bir yolculuğu tamamlamalı,bir yere gitmeli,ama dönmeli,dönebilmeli,hayat bu döngüyle mümkün ancak.Gittiğin yerde kalmanın,kuyularda boğulmanın,sorunu tanımlamanın,ilaç bulunmuyorsa faydası yok.İnsanı çözmüş bu üçleme,en derinlerine inmiş.Çok tatmin görüntü ve seslerle sunulmuş hayat,katıksız..Anne yaşarken kayıp,baba ararken,aranırken,ve bunca bütünleşirken baba oğul..Babanın adı Yakup,oğlun adı Yusuf ken hem,kuyuda bırakmamalıydı yüreğimizi sanki.,Gökyüzünde ay hep asılıydı,o derin ormanda küçücük Yusuf un yüreğini okşamaz mı rüzgar,dili sessiz şiir olmuş delikanlı Yusuf a gülümsemez mi ay?Bir sebep,sebeplerin sebebinden yetişmez miydi?Hayatın kuralı bu değil miydi?Mahsun bırakıldığı her yer basamak olarak dönmez miydi önüne?Kuyuya ya bir ses ya bir nefes yetişmez miydi?Zeze nin portakal ağacı,Portuga sı gibi biri,Yusuf un gördüğü burhan gibi babasının hayali, hiç değilse,Yusuf a bir okşayan bir bakış da değemez miydi,hiç olmazsa şu ormandaki çiçeklerden?Yumurtadaki ağlayış,eve dönüşten,son lokmaların hızı ve peyniri kabul edişten kıpırdandı içim,belli belirsiz bir son da olsa..Yoksa çok mu umutlu/suz biriyim ben?

3 yorum:

  1. Bu muhteşem seriyi muhteşem anlatmışsınız. Selam ederim.

    YanıtlaSil
  2. SELAM,BİZDEN SİZE DE,TEŞEKKÜRLER,HOŞGELDİNİZ...

    YanıtlaSil
  3. Filmi izlediğimde umutsuzmusum belki şartlar belki ozdeslestirme..Halbuki sonu balda değildi yusufun ormanın kuytusuna bir el uzanmisti ki onu hayata döndüren bir son hazirlansin...bunca yaraya bir merhem..hem zeze çok daha umutsuzmus burdan bakınca:(

    YanıtlaSil