2 Ocak 2012 Pazartesi

Yaşasın yemek yemek...

Bugün gazete haberlerine detaylı bakayım dedim.Malum pazar..Bir sürü dilek baloncuğu içinde boğulacaktım,farkettim ki 1 ocakmış,herkes ne varsa testisinde dökmüş ortaya,bir öğrenci okulunu bitirmek istiyormuş,çalışan bir anne oğluyla daha çok ilgilenmek,kibariye de tına turnerle şarkı söylemek istiyormuş...2012den umutluymuş herkes,2012 de bunu bilsinmiş..Bilsin,zavallı 2012:)sonuna gelince günah keçisi olmayı şimdiden sırtlanmış belli ki...

Satır aralarından öğrendiğime göre,efendim bu iki bin oniki yılı,artık farklı trendlere yelken açacakmışız.''Yavaşlamak'' ve ''Hiç bir şey yapmamak'' insanları daha çok rahatlatacakmış.Bu ikisinin nasıl aynı anlamı pekiştirmek için yan yana geldiğini anlayamadan devam ediyoruz.
Müzikte otantik tınılar en hareketli parçalar arasında bile duyulmaya başlanmış,dini müzikler ilahiler daha çok dinlenecekmiş.Kılık kıyafette el örgüsü moda olacakmış.Zaten herkesin kendi tarzını oluşturması uzun zamandır efdalmiş.Tabi bu durumda,hobi olarak da örgü örecekmişiz,ve tabi ki nerde,hobi cafelerde:)Fast food tarzı yemekler demode olalı çok olmuş,artık şölen,ziyafet tarzı yemekler modaymış.Yemek yemek artık hayatın merkezine oturacak,hızlı geçilmeyecekmiş...

Tamam şimdi inandım yaşam tarzımızın değişeceğine...Tam üstüne geldi.Yemek yemek,bireysel olarak bireyin,toplumsal olarak toplumun aynası.Nasıl yediğimiz hayat tarzımızı,niceliğimizi,ne yediğimiz niteliğimizi ortaya koyuyor.Diyetisyenler hastalarına akşama kadar ne yediklerini not tumalarını öneriyor,akşam şaşırsınlar diye:)Diyet yemeğe konan mesafe,mesafeli insanlara her zaman hayran kalmışımdır,kendine de..Tuhaf ki,bu benim için yeni bir bilgi,kendine mesafe koymak,yemeğe mesafe koymakla ilintili...Nefsin oruçla terbiye olması bundan..Yaşamak için yemek mi,yemek için yaşamak mı insanın gizli hayat felsefesi sorusu...En çok düştüğümüz haram,belki de haram saymamaktan doyduktan sonra yemek..En büyük israf,israf olduğunu bile bile canının istediğini yemek..Üstelik dünyada bile ağır bedeller ödemeyi göze ala ala,kilo almak,gibi..şişmanlamak,kullanılmıyor artık,şişmek istemiyoruz ki,kilo alınıp verilebilir:)Bedeni böyle yapıyorsa yemek, ruhu ne yapar ki...
Evliya akıllı insan,lezzetli bir lokmanın binbir oyunla kendine negatif bir his olarak döneceğini biliyor.Mevlana, akıl ,dediği her beytin ardından,ekmek ve kebabı,yağ ve balı kes diye boşuna demiyor,bir kez ışık lokması yesen yemekten kesilirsin...Yok,olmuyor der,nefsine yuları verirsen,sen namaza dursanda,ruhun sofrada kalakalır diyor...
Akılla yemeğin,yemekle muhabbetin çok alakası var.Ağza girenle çıkanın.Tüm cihazlar gibi,ne koyarsak onu almaz mıyız,işlenmiş halde?Muhabbetle yenen yemeğin bağı var,ikram edenin elinden yeniyormuş gibi bir mucizesi var.İşte o zaman bir tas çorbayla şölen gibi yemekler var.Bir portakalın kabuğunu soyarken,en özel hediye paketlerinden birini açar gibi açmak,kokuyu alınca hayran olmak var,başına vereni ismi,her zerreye sevgisi,sonuna şükrü var.İlginç ,böyle yenen bir yemekte,'daha,daha...'hissinden başka bir şey var..Aç olmanın kendine ait bir güzelliği var,bakınız Ramazanın ezana yakın alacakaranlığı..

Yavaşlamalı...Durup bir bakmalı,hiç bir şey yapmamak için değil,ne yaptığını anlamak için..Namaz hayatı yavaşlatma eylemi,dünyayla insanın arasına konan mesafe,en az 5 kere.Oruç,mesafe ,yemeğin kölesi değilim o benim idaremde...İradeli olmakla yakınlaşmak arasında da kuvvetli bir bağ var.Kendine uzaktan bakmanın,dünyayla kurduğumuz tüm bağlara,uzaktan bakıp başka birinin zevkleri,hoşlanmadıkları gibi algılamanın,velhasıl kendine mesafe koymanın kokusunda davet var...

Not:Yemek yazıları devam edecek,jangumun rüyalarıyla:)

2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. bu yazıyı okuduğum günden beri hep aynı sözün beynimde dönüp duruyor. "bedene bu kadarını yapıyorsa ruha kimbilir ne yapıyordur?" insan fazla kilolarından rahatsız olduğu kadar ruhundaki izlerinden de rahatsız oluyor yeter ki bir durup baksın.

    YanıtlaSil