25 Temmuz 2012 Çarşamba
evinde..
evde olmak güzeldir..
sevdiğinizin evinde olmak herşeyden güzeldir...
kapıdan girmek başka,içeri buyur edilmek başka,bir ikram almak başka,yediğiniz lokma,içtiğiniz yudum bambaşka..
her köşesi ayrıdır o evin,kokusu..kendine özel,size nimet..muhteşem davet..
bir tarihi vardır o evin sizin sevdiğinizle,üzerine izi değmiştir sevginin,sevdiğinizin..
anılar her dem yaşar,eşyanın bünyesinde..
ev ve insan..
barınak ve sığınmaya muhtaç olan..
su ile susuz..
aç ile yemek..
aşık ile maşuk...
evinden ayrılması insanın gurbeti..
cennetten ayrılışı,yanışı yakılışı...
dünya evi,cennete en çok benzeyen yerde..
tevbenin kabulu ve fakat geri dönemeyişi..
arafatı,bilmesi,tanıması kendini,eşini,kendinden meydana geleni..
ilk insan,ilk peygamber,ilk sığınan,ilk barınan..
ve ardından gönderilenler,yükü Allah kelamı olan..
makamı ibrahim,oğlu ismail..
işte taşlarını yükseltiyorlar beyti atikin..
dua ediyorlar,bunu bizden kabul et diyorlar,
bize kul olma yolunu öğret..
işte hacer koşuyor hala,
iki dağın arasında,susuz oğluna...
öğretiyor kuluna kulluğun yolunu Rab,
dön sonsuz kez,beytimin etrafında...
dünya gibi,ay gibi,güneşin etrafında..
pervaneler gibi ışığın etrafında..
kuşlar gibi kalbinin etrafında..
ve koş,umut kesip oturma,çabala iki zıttın arasında..
safa ve merve işarettir,koşana...
dua et dua et dua et yalvar yakar gizli ya da alenen..
ve şerefli işi verir haliline Allah..
beytimi temizle!
tavaf edene ,namaz kılana ve orada oturup rabbinden umana..
hizmet etmekte şeref..
sonra kainatın efendisi,
işte şuralara ayak basmış,
bu dağlara çıkmış,
belki şuraya bakmış,şurada ayakları kanamış,
devesini şu yoldan götürmüş,
yemen köşesine dokunmuş,hak kokusu,bir nefes
hacerül esvedi öpmüş...
kapısına gelmiş,dayanmış,kollarını açmış,gül yanağını dayamış,
ağlamış
ağlamış
ağlamış
işte sırtında işkembe,Fatıma koşuyor,
işte vefakar annemiz Hatice,
yeşil bir çerçeve içinde hüzünlü bir gül..
işte ibrahim denen genç,sesleniyor..
insanları çağırıyor,eve,Allah ın evine..
ve insanlar koşuyorlar,
gurbette içlerine düşmüş kara sevdaya...
dağ başlarına dağılmış cüzlerini topluyor Allah can kuşlarını insanların..
ramazan...
gayba iman..
görünmeyeni büyütmeyene çalışan..
aman fazla yemeden içmeden gelin demiş ev sahibi..
yedireceğim içireceğim doyuracağım kandıracağım...
hızla döndükçe görünmeyen bir nesne gibi..
sıcakta eriyen bir katı gibi..
kalabalıkta kaybolan biri gibi..
dua bile edemeyen,sadece amin diyebilen bir ihtiyar,
sadece ağlayarak isteyen bir bebek gibi,
çocuğuna su arayan mütevekkil ve çabalayan bir anne gibi,
ömre ömür katan umre...
imsak ettiğini iftar eder insan..
iki sevinci var oruçlunun çünki,biri iftar biri ölüm..
tut O nu ölene kadar...
sevgilinin evine girmek kolay değil..
bir sürü engel var,70bin perde...
binlerce çok güzel kulu var,utan yer ararken kendine..
işte ses,ezzin dedi Rab,ezan okundu..
sofralar serildi..
evinde Rabbin,kullar..
kimi dönüyor hala kimi elinde zemzemler
ramazan 1433 mekke de ilk kez
dön yan ağla dinle hurma zemzem zeytin kahve
daha güzeli yankılanan Hak kelamı..
anla ağla dinle yan
bakara..
kalbin ve beytin duvarlarında..
binlerce insan,
bir de senin gönlünde gezdirdiğin dostlar..
senden de bir kul çıkar mı diye,
aşık olabilir misin diye,
oluşturulan..
ramazan..
gayba iman
görünmeyeni büyütmeye çalışan..
gecen gündüz..
ne varsa kalıba dair,
uçup gitmiş aklından..
kunutta kanitinden olma duası,
sukut huşu kıyam dua..
kimsenin kendi derdi yok artık,
ummeti muhammedin izzeti,selameti var..
arakan filistin biladişşam..
ağla ağla yan..
elhamdülillah
geriye kalan...
bu ev çok geniş..,
gelmek isteyen herkesi manen sarmalayan..
boyu etrafındaki gökdelenleri aşan..
içine girince sukun itminan ve emniyet bulunan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder