28 Kasım 2012 Çarşamba

Bir çiçeğe bakar gibi...

Cok uzun zaman baktığım buyuttugum bir çiçeğim olmadı benim..penceresinin onu çiçekli evlere hep imrendim.gidip çiçekleri yapraklarını örtenlerden aldım,hediye ettiler,soldu..bu sefer tomurcuklularini denedim,açtı,soldu..yapraklilarin bile dayanamadıgi oldu..üzüldüm vazgectim..ben,ancak kaktüsle olabilirim deyip onları sevdim,adı sabırmis meger kaktüsün,uzun yıllar sabrettiler bana kaktüslerim...sonra hayatıma güneş doğan karlı bir kistan sonraya denk gelir ki anne de olmuştum o kısın önündeki yazda,en guzel çiçeği seçmeye çalışır gibiydi anneliğim bir çicekciden,botanik kitabı okuyarak,solmasın diye çiçek ,bir endişe vitaminler ,kaynamış yumurta suları döker gibi saksının dibine,yoruluyordum..elimdeki bakım kitaplarını rafa dizmeye karar verdim..bunca kitabın üzerine bir insanı okumak müthişti..dizdim,elim,kalbim,zihnim rahatladı..çiçek diktim..yanına bir tane daha,menekşe bir iki yaprağından..pencerenin önüne,fincanların icine,imrendigim çiçeklere benzemiyorlardı,keltos keltos bakıyorlardı ama onları oyle sevmiştim..bir pencereden bakisima tomucuklarini uzattilar nice sonra,sonra ciceklerini,biri mor biri pembeydi.sonra bir gün markette çiçekli menekşeler 4 tl ciceksizler 1 tl idi.uzuldum birinin haline kendini iyi hissetsin diye aldım,seni seviyorum ben dedim,çiçek acmayacak bile olsan..komşunun cicekleriyle ya da yanındaki çiçeklerle kıyaslamam seni..ben onlarla konuşurken kaktüslerim boy attı,bir portakal ağacı bile çiçeğe durdu sıkıştığı küçük salonun köşesinde..Ama bunlar sanırım beş yıla yayıldı.. Tohumun topragın filizin yaprağın çiçeğin bir zamanı, kendine özgulugu vardı,sevgiye ve tevekküle ihtiyacı vardi..cocuklar gibi..ogrenciler gibi..ailemiz gibi,arkadaslar gibi.. Güneşi ışığı suyu toprağı aynı diye iki çiçekten aynı çiçeği aynı duruşu beklemek Yanlis...aynı egitimi veriyorum diye iki kardeşden aynı tepkiyi,yakın durduğundan yakın arkadaşlığı ,kaynak aynı diye aynı dostluğu,aynı sohbetten bile aynı şeyi anlamayız cogu kez,bir çiçeğe senin Sari açmanı bekliyorum demek..açmayınca küsmek komik değil mi... Çiçeklerim Türkiye'de kaldı,burada ise iki çiçeğimi kaybettim,simdi sürgün veren bir sarmasikla dostlarımı kalbime aldım,yapraklanan bambularimla rüyalarım birleşti..bir çiçeği bir saksıdan digerine aktarıyorum ,ama bakıyorum ki icinde cok az toprak var,toprak bulmaya calisiyorum..çiçeklerine yavrularıma ve dostlarıma,sizin yerinize kimseyi koymaya calismamaliyim diyorum..toprak nasıl çoğalır,kayalar nasıl ufalanır,humuslu bir toprak için kaç canlının ölmesi gerekir...Bunlarla uğraşmaya çalışmalıyım... Ha,burda marketlerde plastik çiçek satılıyor,üzülüyorum..halbuki trafiğin bile arasından cikiveren cigdemler güller de var.. Plastik çiçekler!.su ölümlü dünyada sizin tesellinizin bile yeri var... Hepinizi cok seviyorum..

6 yorum:

  1. Yaa çok güzel bi yere baglamissiniz konuyu.. Ben de aynı dertten muzdaribim, çok severek aldığım çiçekleri hep
    solduruyorum. Sonra farkettim ki ben çiçeği bir dekorasyon objesi olarak güzel durduğu icin seviyormuşum, belki de bundan beceremiyorum bakmayı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her an değişen bir dekorasyonu var kainatın..oyle muhteşem ki..biz küçük dünyamızdan çıkıp göremiyoruz malesef...

      Sil
  2. karanfıl gul acmaz Allah ızın vermezse, ıyı kı de acmaz; farklılık guzeldır. Paygamber )SAV) ogrencısı yuzlerce sahabe; aynı kaynak ama farklı ıstıdatlar, farklı ozellıkler, farklı yasayıslar.
    var olan ne ıse onu en dogru ve en hayırlı kullanmak, en guzelı olsa gerek..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var olan ne ise onu en hayirli kullanmak..Allah nasip etsin ...

      Sil
    2. ınsaallah Rabbım amın..

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil