4 Ağustos 2014 Pazartesi

Yolluk yoksunluk

Nereye sürsek gönlümüzü cocuklugumuza çıkıyor yolumuz. Annemiz Babamız cocuklugumuzun direkleri. Kimi kırık dökük kimi masum çocuk anılar..Sıla vasil eden geçmişe..kirdigin kabuğun parcalarini yapistirip kabul etmek...Bu benim kabugum Özüm köküm deyip zurriyetine dua etmek, istafasina senden sonra gelecek neslinin...
Şimdi...hem olduğun hem öldüğün an...
Çocukluk...acisina ve tadına asla ulasamayacagin vakti hayatın..
Yaşlılık...cocukluktan gençliğe erginlige onaramadigin farkedemedigin kiriklardan sızan kokular...
Evlilik..bir de onun çocukluğunu yuklenmek omzuna. Onun muhtemel yaşlılıgini kendininkine ilaveten. Düğümleri çözmek , sökülmüş bir ipten yeniden birseyler örmeye çalışmak..çocuklarının çocukluğuna iyi izler bırakmak istemek..
Elmalı pasta ve cilek receli kokusu
Pazar günleri merdaneli makine sesi
Yaprakları zikreden çiçekler
Kazan sincan otobüsleri
Hasta annane bakim sıraları
Çamurdan mutfak takımı
Taştan bebek
Dağdan gelen çiçek kokusu
Uzun sayılar
Kızlar kayasi yürüyüşü
Kesik kesik zamanlar...
Onunki ise bambaşka , el işi, yedi kat yabanci..

Malatya'da...
Keban yolunda..her yolda çocukluğunu arayan 40 yaşında birinin yanında bir iç yanginiyla bogusuyorum. Binbir türlü endişe bir kaç damla kanım. Insanım..dışarıdan bakınca gayet normalim, içeriden kendime bile gurbet..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder