24 Mart 2019 Pazar

Zamanın izafiyeti /1


Nisa 103.. Namazın vakitli yazılmış olması tefekkuru...






Adım nagehan.  Zamanı kaybetmiş olan . Ansız apansız ama, ıbnul vakt, ümmül vakt olmaya hayran...

Dünyanın iki kutbunda, kadın tarafına düşen.. Belki onun için hiç ummadığım bir rızıkla Nisa Suresi beni toparlayan .. Nisa suresi ki insana nasibine razi olmayı hedef koyan .. Insana her bir zerreyle /insanın kendisi dahil / hukuk koyan ...

Insanin dünyaya değen , kirlenen elini ayağını yıkayan , yakınlığını uzaklığını ayarlatarak Rabbinin karşısında konum belirleten sure nisa  ...

Her zor yerde elini tutan , namazı bir göksel ip olarak önümüze koyan Nisa...

Ve şimdi beni bambaşka bir boyutla toparlamasını umdugum bir haliyle namaz , kitaben mevkuta.. Vakitle yazılmış haliyle namaz ...

Ki sanırım başladı bile daha başlarında, en zayıf yerimden beni tutup içime bir ajanda oturtmaya .. 

Içimi açıyorum şimdi namazın sonsuzluguyla muvakkit olmaya..

Şimdiye kadar icimde birikenleri derlemeye düzene koymaya , hayata aktarmaya, yenileriyle diriltmeye , gün güneş  gibi bir rehber ışığında...

Zaman , vakit nedir desek ,okumalarımdan iki vakıa arasında beynimizin oluşturduğu sıralama, kıyas olduğunu anlayabiliyorum. Gözümüzde bir sınır var , o sınır arasını görüyoruz. Renk görebilen bir göz verildiği için dünyada renk var diyoruz , kulağımız belli bir desibeli duyuyor , belki nice şiddetli sesleri duymuyoruz , beynimizin bir depolama alanı var ki adına hafıza diyoruz , onunla şu an var olanı yaşıyor, bir önceki yaşadığımızdan beynimize kaydolani yaşadığımızı kıyas ediyor ikisi arasındaki mesafeye zaman diyoruz .. Hafıza olmasa zaman yok ..

Bir zaman algısı var dünyaya koyulan, ama içeriği değişen uzayan kısalan bereketlenmek, geçmek bilmeyen..

Müneccimle muvakkit ne bilsin şeb-i yeldayı,

Mubtelayı gama sor kim geceler kaç saat...


Kur'an söylesin:

Gökten yere işleri çekip çevirir. Sonra sizin saymakta olduğunuz bin yıla denk bir günde/dönemde O’na yükselirler. (32:5)

 Melekler ve Ruh, süresi elli bin yıl olan bir günde/dönemde O’na yükselirler. (70:4)

 Andolsun Evren’i, yeryüzünü ve ikisinin arasında bulunanları altı dönemde/günde (yevm) yarattık, hiçbir yorgunluk da dokunmadı. Onları toplayacağı gün sanki sadece birbirleriyle tanışacakları gündüzün bir saati kalmışlar gibi gelir… (10:45)

 Dedi ki “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?” (23:112)

 Dediler ki “Bir gün veya bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor.” (23:113)

....

Kendimizce anlayabileceğimiz, rüya.. bir anda pek çok vakıa.. 

...

Tefekküre devam...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder