İçimde bin bir sanciyla devam eden günümde hazmina ugrastigim bir sürü mesele, desilmis yara ve beden halsizligiyle ulaştım hala isinamadigim evime...
Yanımda aynı benim gibi yaralı bir küçük modelimle yürürken,dik durmaya çalıştım en çok , vizirdanmamaya, anne gibi durmaya, "beraber uyuyalim mı" dedi , başka hiç bişey istemiyorum"
Sarıldik, beraber uzandik. Onu tamir edici bişeyler için dışarı çıkardık. Günlük yazmasını önerdim duygularını en açık haliyle yazmasını. Heyhat ki insanın tavsiye ettiğini yapması güç...kendimi okunacak yazı google aramasi blog yazılarıyla avutmaya çalıştım olmadı. Su iyi gelir dedim kendimi suya sürükledim. Evet...Mesnevi nin kapısını çaldım. Kalbimin payını aldım. Sonra bu evi ısıtacak şeyi buldum deyip tefsir kaydını kurşun kalemimi ve ajandami alıp masaya geçtim. Hatirlatici olsun, burnumda Hindistan cevizi kokusu var, kulagimda sivrisinek Viziltisi..
Yaza yaza okunuyor insan, kulak kesilmeden duyamiyor. Nerde ısıttin içini nerde sardın yaranı tüm mesele bu...
Vegtesimuu...sımsıkı sarildigin Allah ın ipi olsun...kendine açmaya çalıştığın bin türlü pencere değil, bil ki kendini avuttugun hersey vuracak seni, üşümeye kanamaya razi ol...O ndan razi olmaya, ve çekişmeye kendinle kavgaya ,hazma , hoslanmadiklarina, seni sen yapan şeylerin terkine...
Ve sarıl sımsıkı...sadece O na..gerisi fani, yerin , en sevdiğinin yanındaki...kapının kenarına iliş ama O na sımsıkı sarıl...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder