23 Temmuz 2019 Salı

Sevmek üzerine

Insanız...
Beden ve ruh olarak eşyayla ilişki kuran varlık ..
Eli kolu ayağı gözü kulağı buna göre ayarlanmış olanız. Yaratildigimiz andan itibaren bir ilişkiler yumağıyla ilerliyoruz . Şimdi çok da ilgili olduğumuz , güvenli bağlanma , öğrenmede nesne devamlılığı vb hep ilk öğrenmeler ... Ruhun ilk iliskisi ise daha eski, bir ahit : Rabbiyle olan biatı..
Büyüyoruz.. Dünya talim yeri, sevmenin söz vermenin güvenmenin sözünde durmanın sabretmenin , olmanın talim yeri dünya..
Ilişki emek ister diyor danışmanlar , çiçek bakar gibi, emek emek .. Önce tanıyarak .. Nasıl ışık sever benim sevdiğim çiçek , ne kadar su, nasıl toprak , sürekli yerini değiştiremem, bu çiçek çabuk soldu hevesim geçti diyemem ... Onu bırakıp hiç düşünmeden günlerce tatile gidemem , bir sorumluluğu var çiçek sevmenin . Sularken eziyet , kahır çekiyor gibi sulamam seviyorsam . Sevmek uzun mesele .. Çiçek sevmeyi sevmeliyim çiçeği seçerken ...
Dünyanın üzerine kurulduğu düzen , kadın - erkek ilişkisi ... Bu kadar emegi hak etmiyor mu evlilik?
Annelik.. Her biri bambaşka bir sırla emanet verilen senden ama senden başka türlü bireyler , çocuklar bu türden bir emegin cok daha cesitlenmis halini beklemiyor mu ? 

Hepsinin mayası , ilacı , devası dermanı , hakikisi kulluk...
Rab- kul ilişkisini nasıl diri tutacağız , nasıl geliştireceğiz , nasıl müslüman öleceğiz ... Müslüman ölmek / aman başka türlü ölmeyelim/ illasıyla Rab tembihi ...
Müslüman ölmek benim içimde , içinde bir çiçekle / çiçekli bir bahçe arasındaki çizginin bir yerinde , bedeni toprağa , ruhu çiçeğe /bahceye / cennete/ bahcenin sahibine uyumlu bir ahvalde varmak demek ...

Nasıl olacak.. Günlük hayat ile bu azim ufuk nasıl uyumlanacak?Hevesler , istekler ve diğer hastalıklar nereye konacak , diğer ilişkilerdeki aksamalar bu ilişkiye nasıl tesir edecek? Yani ne bileyim evlilikte duvara çarpınca ezilir mi içimdeki tohum, çok sevdiğim gibi giyinince , en sevdiğim seyleri yiyince mesela, gece boyu uyuyunca , o cok kaliteli filmi saatlerce izleyip, tesbihsiz duasız hızlı kılınca namazı ışıksız susuz  kalır mı ,filiz verir mi, solar mı..

O ilk kulluk aşkı yangınını /ki herkesin bir hidayet öyküsü var muhakkak, müslüman olmak her kişiye hür bir iradeyle seçilecek büyük bir tercih sorusu olarak hayatının farklı safhalarinda karşısına çıkıyor çünkü / bir kor olarak nasıl tutacağız kalbimizde ..

Kalpteki o çiçeğe uygun sıcaklık o kora bağlı galiba, o sıcaklık ki dışarda üşümüş ellerini soba ateşinde ısıtmaya benzer , dışardan gelen her zorluğu sımsıcak sarmalar, her sıkıntıyı unutturur ..

Imanın halavetini tadar diye müjdelediği kimdi efendimizin , işte o tadın peşinde binbir tada alışmış usanmış damaklarımız..
Imanı her acı lokmayı unutturan bir helva gibi tutmak dilinin altında , bir ışık gibi gözünde , bir rayiha gibi teninde, yenilmez bir kuvvet gibi bedeninde ..

Günde 40 kez okuduğumuz fatihayı yaşamak , kelime kelime farkındalıkla , yara yara acıyarak kanayarak hepimiz için ve merhem gibi sürmek kabulünü yaralarımıza çünkü hem sığınma hem övgü hem dua hem cevaptır fatiha.. 
Namazlar bir vitamin olacak , oruçlar bir vitamin olacak diyor Allah dostu bir beyazlığın içinden .
Vitamin besler , hastalıklardan korur , çiçeğe vitamin verirsek çabuk açar güzel olur .. Fatiha şuuruyla yaşamak öz, ibadetler vitamin olacak. Imani aşkla yaşamak diyor , muhafazası zor, ama takva diyor ...

Korkacağız , sakınacağız , elimizde camdan bir saksı , içinde narin bir çiçek , bize düşen gayret, gayretle sevilir mi demeyin, gayretle sevilirmiş ancak , bir enstruman çalmaktan bir dil öğrenmekten çok daha fazlası sevmeyi öğrenmek , kulluğu öğrenmek ... ille gayret .. Gayretle edep, gayretle takva , gayretle tazim ... Dünyaya aşırı meyilli kendimize karşı ...

Sevmek üzerine çalışalım . Çünkü sevmek , sevene yarar en çok ... Bir ab-ı hayat olarak sevmek , daha güzel sevmek virdimiz olsun. Iki günümüz birbirine eşit olmaz o zaman...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder