24 Ekim 2019 Perşembe

Istifta / istinbat/ Itaat


Ödev : istifta - istinbat - itaat

Sure- i nisanın sonuna doğru ilmek ilmek işlenen bir taat , itaat,  yaratılışına - nasibine- kaderine- Allah ve rasulünün verdiği hukme razı oluş , zıtlıkların arasındaki gerilimden/ kurb-cenb/ Allah ' a sığınan bir tarafla geldik..

Ebi Rahim , tek başına bir ummet olan, halil olan Ibrahim as a cıktı yolumuz ..

Surenin başından sonuna kadar her bir bölümü bir müşkile cevap .. Surenin son ayetinin son nazil olduğu rivayetine bakılırsa , burası çetrefilli burası denî , burası o yasak ağacın dallarının çatallaşacagı yer , ve hüküm koyan Allah cc..


Sonrası başına dürülerek tamamlanacak dedik.. Sure-i nisadaki iman -şahsiyet köse taşlarına  bakarsak,

 ذاع _ her hangi bir bilgiyi umarsızca yaymanın karşısında 

نبط en derine inmek, kaynağına başvurmak vardı..


نزع tartışma anlaşmazlık ve شجر işlerin çatallaşması karşısında işleri Allah ve rasulüne götürüp , 

طاع itaat etmek , içinde de hiç bir sıkıntı duymamak vardı ..


Yollar tam da buralarda ayrıldı . En çatallı çetrefilli yerlerdi dünyada mal- miras , eş - evlilik , yetim - dul ,akraba - komşu , kocaman bir çokluk ... Bu çokluğun içinden Allah a , nefsi vahideye , huzur ve itminana yapılan yolculuk için önümüzde net iki yol belirdi . Ya kendimiz/ menfaatimiz ya da Allah 'ın hükmü..


Hevasını kendine ilah edineni gördün mü ? 


Elmalili Hamdi Yazır 127. Ayetin tefsirinde şöyle diyor :



""127-İstiftâ, fetva istemektir. "Meselede filana istifta ettim, şöyle ifta etti," denilir. .......İfta ise sorulan bir müşkülü halletmek ve açıklamaktır ki, kuvvetli ve mükemmel, genç ve dinç olan "fetâ"dan alınmıştır. Ve gençleştirip kuvvetlendirmek demek gibidir. Sanki bir kimsenin müşkil (problem)ini halleden, onu dinç bir genç gibi kuvvetlendirmiş olur. Şu halde fetva, zor bir olayda doğru hükmü açıklamakla, amel edecek kimsenin kalbine bir kuvvet vermektir. "Müfti" (müftü)de bu kuvveti verebilmek için ehliyetine ve selahiyetine, ahlâk ve gücüne hakkıyla güvenilir bir zat olması gerekir ki, bu da (Bakara, 2/112) mânâsı üzere İslâm ve ihsan sahibi olmak ve (Nisâ, 4/83) âyetinin delaleti üzere istinbat (dini delillerden sonuç çıkarmay)a gücü yeten âlimlerden olmakla mümkün olur. Fakat müşrikler, kâfirler gibi kuvvetini haktan değil batıldan almak ve yalnız kendi arzularına kuvvet vermek emelinde bulunanlar, yapacakları işlerde ya hiç kimseden fetva almaya tenezül etmezler veya müftiler (fetva vericiler)ini acizlerden, dalkavuklardan ve hile öğretenlerden seçerler. Bunlar da ya doğru hükmü bilmezler veya bilseler bile fetva isteyenin nefsinin arzusuna hizmet için asılsız veya zayıf zayıf fetvalar verirler ve neticede bundan iyilik yerine fesad, kuvvet yerine zayıflık hasıl olur. Bunun için burada asıl fetva vermenin Allah'a ait olduğu ve Peygamber'in bile ilâhî fetva ile fetva vermesi gerektiği ve asıl hüküm ve kuvvet Allah'ın bulunduğu ardından açıklamasıyla anlatılmıştır.""


Buna göre istifta , Allah , rasulu ya da istinbat ehlinden fetva istemektir , fetva istemek müşkilini kabul etmek , müşkilini dinine uygun bir şekilde halleylemek istemektir . Bu da aczini bilmek hüküm koyucu olarak Allah ı tanımaktır . 


Kişinin Allah a kendini kul olarak bağlaması , O' ndan istemesi O' ndan beklemesi , O ' na sığınmasıyla mümkün olur ..

"Birbirinizin elindekini temenni etmeyin , Allahin fazlından isteyin "deki anlam .. 

Istigfar , istinbat , istihare , istifta aynı kalıpla aynı minvalde 

...اسأل الله....a bağlanıyor ..


Allah' tan istemek , verdiğine teslim olmak , nasibine razı , kaderinin kiymetini bilip Allah a giden bir yol tutmak ... Çokluklardan teklige.. 

Tek yol itaat...

Allah nasib etsin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder