ve kelimeler....kelimeler, seni istediğin şeyi aramaya teşvik etmeleri açısından yararlıdırlar ancak aradığını kelimelerle bulamazsın. Eğer bulabilseydin, bu kadar çabaya ve nefs mücadelesine gerek kalmazdı...

31 Temmuz 2011 Pazar

Söz Orucu

Konuşarak daha az konuştuğunu ispata çalışan var mıdır?
Sırrı ifşayla sabrettiğini sanan?
Şikayet ederek rıza göstermeye çalışan?
Her trenin son vagonuna en az 5 dakika geç kalan?
İçi yanıp bin pişman olan,unutup aynı halle hemhal olan?

O benim işte....

Ramazan hilalinin gölgesinin üstümüze düştüğü şu günlerde,yeme içme yanında söz orucuna niyet etmeyi umarım,onca avaz kendime rağmen,en büyük engel kendime rağmen,sonsuz büyük Rabb den affedilmeyi umarım..Dostlardan dualarını....

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Dönmek

Yolculuk bitti,evimize döndük.Her yolculukta not tutulmalı,sonra dönüp bakılmalı,esas yola  ve yolculuğa dair kalıcı ipuçları elde etmek için.Şu eski notları iyi ki yazmışım.Her yolculuğun en güzel tarafı dönüşü mesela ,bir kenara yazılmalı..Neden dönmek istememek üzerine çok düşün demişim acaba:)belki diğer şartlara riayet edince,yolculuk yolculuğa benzemiştir de dönmek kolay olmuştur.Allah nasip etti de,sünnete uygun olsun diye perşembe sabah namazıyla yola çıktık.Bavul benim için oldukça düzenliydi:)önce H.Bayram ı veliye uğradık,baba eli öper gibi,yolda çocukların seslerini dinledikçe büyüdüklerini farkettik,sesleri de büyüktü çünkü:)ilk yol ziyaretimiz Darendede Somuncu Babaydı.Nice kurak,yüksek,üzerinden kayalar yuvarlanan,yol kapatan dağlardan sonra,yeşilli,balıklı,şelaleli,huzurlu serindi,Somuncu Babanın ocağı,yol boyunca,kitap dolayısıyla hz.Meryem azıktı,arkadaşlarım,kardeşlerim isim cisim hep yanımdaydı.Hatta dönerken başka yoldan döndük de Sivas evliyalarını ziyaret ettik,arkadaş ve kardeşler için Kızlar Tekkesini bulduk bir de:)
Malatya da kimseyi ziyaret edemedik neredeyse,ziyaret için içteki ziyayı kaybetmemek gerekiyormuş anladık.
Yaşlılığımız üzerine düşündüysek de duadan başka çare yok,duayıda O ndan istedik.
Ye dua et sev demişim önce,değiştiriyorum,dua et,sev,yemeyiver:)
Mesnevi yanımızdaydı şükür,daraldıkça danıştık,çocuk psikolojisi üzerine Adem güneşi dengeleyecek bir tarza ihtiyaç vardı bulundu,okundu,3 adet şiir kitabıyla birlikte:)
Başka bir şehir üzerine düşündük,burda ne işimiz var diye şaşırdık:)Kah ağladık,kah kızdık,kah tebessüm ettik.
Özledik...Döndük...

Dönmek lazımdı.Yol kapandığı anda huzurla başka yoldan devam etmek lazımdı,akmak..Bir doğru parçası gibi olamazdı hayat,kıblenin de anlattığı,bakarayla...Her neredeysen yönünü O na dönmek...Tabi odadan odaya geçince kıbleyi şaşıran ben için zor dönmek doğru yöne...Cüsse büyük olunca da zor dönülüyor bir de,ben in altına yazdığım her şey,zevk beğeni,hoşlanmama vs.büyütüyor cüsseyi,dön dönebilirsen sonra,onun için ayetlerde kıblenin tam karşısında heva...Son tefsirlerden en çok içime düşen kelimeyse şüheda,ama yazıya çıkmıyor,göründüğü kadar gizli galiba....

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Yolculuk

           Sadece uzun ince bir yolda olduğunu yeniden ve içsel bir biçimde hatırlamak için bile ihtiyacı var insanın yolculuğa.İslamın şartlarının içinde yoluna güç yetirip,yorgun binekler üzerinde dünyanın merkezine yolculuk emri olması da dikkate değer.Şükür ki bu yolla yol gidiyor hiç bir yere yol bulamayan en ücra köşelerdeki dedeler,nineler...Hac,umre,evliya ziyareti,sıla i rahim,ana baba,akraba ziyareti,bayram,tebrik isimleri kondukça anlamı daha da artan birşey yolculuk.Zahmeti ve rahmeti içinde barındıran.Yol gittikçe içindeki düğümler açılıyor sanki insanın,hiç ulaşamadığı bir yerlerine gidiyor yüreğinde.Kuru çayırların, ovaların, vadilerin, dağların, uçurumların, ormanların içteki izdüşümü ise bambaşka.Yol,ortaya çıkaran bir bakıma,arkadaşın yolculukta anlaşılması ondan,kendini de tanımanın bir yolu olamaz mı?Ne de olsa insan en çok kendine yabancı.Havanın suyun değişmesiyle değişmek,alıştığın düzeni terk etmek,nefsini zorda denemek değil mi,'canının istediğini' istediğince yürürlüğe koyamamak misafirlik,hatta namazda bile seferilik...Yol gitmek, yön tayin etmekle oluyor önce, yoksa adı yolculuk değil,kayboluş..Hazerde ve seferde diyordu tefsir şatrel mescidi haram tefsirinde,nereden çıkarsan yönünü mescidi haram tarafına dön,O na dön.Hz. İbrahim in milletindensen nereye gitsen,ben Rabbime gidiyorum de...Efendimizin omuzlarını tuttuğu sahabi,bu dünyada bir yolcu gibi ol dediği,gidiş yönü belli,rehber belli...Yolculuğun yönünü hiç olmazsa niyetle doğrultmak lazım,ki oraya doğru bir yolculuk da nasip olsun inşallah...Bu yıl da gidemedik....

Yarın yolculuk görününce bize,eski yolculuk notlarıma bakayım dedim.Ciddi bir yolculuk kitabı okumuş gibi hissettim,bazı maddeler hakikatten zor vesselam,ama ibret diye okutan Sahip,uygulatır da inşallah...Selametle,hürmetle...
 Ne güzel söz,
Yolcu yolunda gerek.................

14 Temmuz 2011 Perşembe

BOYA-N-MAK RENKLER VE HAYAT- 2



            Pervazında güvercinler olan bir küçük oda,içine sığdırılan kocaman bir gönül,bir zikir talimi,güvercinler bile sessiz,nefessiz...Lafzatulllahı gözle oku,oku,kapat gözünü zihinle oku,git kalp ülkesine yaz,orda oku,oku..Karanlıklar içinde nedir rengin,söyle şimdi...Yeşil,kırmızı,mavi,sarı,beyaz,siyah...Siyaha övgü,yeşil efendimiz denge,kırmızı aşk..İçimde bir alem varmış benim,bilemediğim ruhani azalar,kalpten başka ruh,sır,hafi ahfa,nefs...Ciğerimi böbreğimi bilir miydim birileri var demeseydi,ruh ilminin de alimleri var ledünni fotoğraf çekenleri,sonra renksiz sevdiğimin rengi,yıllardır hiç bir renk görmemiş ki...Renksizlikmiş,aslolan..Bu azaların rengi tanıyıp geçmek içinmiş.En son nefs gri,sonrası renksizlikmiş,su gibi aziz,berrak,şekilsiz,renksiz,dahası her insanın seviye rengi üzerinde belirirmiş...Kuran da renk sembolizmi geçiyor elime,yıllar önce almışım da okuma sırası yeni gelmiş,tozlanmış renkleri çıkarıp bir siyah gül basıyorum bağrıma,hayatın iki siyah arası bir beyaz olduğunu anlıyorum sonra,siyaha övgü..Kırmızıysa her renk Şeyh Galip e göre,hayatta üç renk var onun için beyaz,siyah,kırmızı...Medine yeşili,Kabe siyahı..sonsuzluk...Büyüleyen kelimeler beni diyorum,sıbgatallah,feseyekfikehümüllah,len fisameleha,hıtamühü misk....Renk,sağlamlık,koku...Rab den...Beklemeye başlıyorum hayatımın ayetinin tefsirini..Sıbgatallah...Ve geldi,ben sıbgatallah kanadıyla uçacağımı sanarken,haacce bulutuna takıldım hayatın,mücadele tarafına,sonra anlaşıldı ki renk,çekişmede çıkar meydana..İki kelime düştü elimize inikas ve insiba...Akis almak,boyanmak..Önce akis almak gerekecekti,ayna gibi pürüzsüz olmak,tüm çekişmelerden,ayna gibi çıkmak,sırlanmak,arkasından yansıtmak,yani boyanmak..Neyin aksini alacağımızı yönelişlerimiz belirleyecekti ancak,sonraki ayetlerin dediği gibi,herkesin yöneldiği bir yer vardır.Kıble ayetleri artık cismani birliğe yöneltmek istiyor bizi,çiçekler gibi yüzünü güneşe dönmeye,ağlayıp ıslanmaya,ve aldığı ışıkla,içindeki rengi dışarı vurmaya,boyanmaya...Öyle ya,her meyve,sebze içindeki vitamine göre renkleniyor ya..İç gıdalanacak,onun için mevlananın dediği gibi,güzel nefesli aranacak...Halife,şahit olmuş kişi aranacak,eteğine yapışılacak..Allah kalbimizi kullandırsın,çok çok sevmek gerekecek,kişi sevdiğinin rengini alır çünkü...Renksizi sevmekle renksizliği...Hiç susuz yaşanabilir mi?

10 Temmuz 2011 Pazar

BOYA-N-MAK RENKLER VE HAYAT- 1


      
         Renk ne çok şey ifade ediyor aslında...Küçükken en çok gözleri görmeyenlerin renkleri bilememelerine üzülürdüm,neredeyse aklım almazdı.Hep onlara bir dünya tarifi yapmak gelirdi içimden,ağaçlar yeşil,deniz mavi,gök mavi,güneş turuncu...Ama nasıl olurdu ki..Renkle kodladığımdan mıdır nedir her nesneyi,renk uyumuydu temel,hayatımın her evresinde ve her yerinde...Hayaller,rüyalar,gerçekler...Renkler..
        Yazılarım bile gece mavisiydi ilkin.mavi umuttu,hüzündü,hem içime inşirah veren gök,deniz,hem hüznüme ortak olan geceydi.Koyulaşmasa mavi nasıl girerdi hayatıma zührenin parıltısı,ayın ışıltısı..Yeni öğrendim ki,ölümün rengiymiş mavi,hem umut hem hüznün sebebi,öyle anlaşıldı..Yeşil girdi sonradan içten içe içime,hani insana vatanını,geldiği yeri hatırlatsın diye verilen yer hatırası,cennet hatırası..Huzurun rengi,açığı koyusu,tazeliğin rengi..Sonra çiçekler,önce gül,leylaklar,papatyalar sonra,kırmızılar,morlar,sarılar.Toprakla kahve,bulutla beyaz,ve giyinirken ille siyah,tüm renklerin anlaştığı zıt...Var mı bu kadar uyumlu bir zıtlık...
       Tabloyu duvara,perdeyi halıya,başörtüyü pardüseye uydurmakla çok vaktim geçti..Vah...Renklerin varlığı neyi anlatırmış meğer,eyvah..Bir mesaj üniversite 1 galiba:Biz Allah ın boyasıyla boyanmışız..Ondan güzel boyayan var mı ki?Bakara...Ben şaşkın,böyle bir ayet mi varmış,renkler alabora..Allah boyar mıymış,ne renk boyarmış...Gerisi yok,ısrarla sorulmayan soru havada,ama bırakmıyor kulunu ya Mevla,önce bir çift mavi göz giriyor hayatıma önce aşkla,rengarenk oluyor hayatım,sonra ölüyor,toprağa karışıyor o gözler inanamıyorum,ben şaşkın,renkler alabora....Sonra siyah,uzun süre siyah,beyaz,hayat eski  ve sıkıcı bir film gibi,seveceklerim tıkanmış gibi,ve bir müjde Irmak,hayat mavileşince yeniden,gürül gürül akan bir su gönderiverir Rahmet,cennetten gelsin ,aksın istetir,kötülükten kesilip iyiliğe aksın der,bir Irmak gelir kadir müjdesiyle..Bereketiyle,kabe siyahı çalınır gözlerime,medine yeşili hayalime..Ve toprak,hacdan,onca mücadeleden sonra en kamil insanı topraktan yaratan Rab,mavi gözleri gömdüğü topraktan kahve gözler çıkarır sanki,yeniden aşkı sokar hayatına,ayağı yere bastırır,Baki kendidir bildirir,bir çift kahve göz ve gülden bir yüzle dünyamı değiştirir.Hayata Kuran rengi sürülmesinden daha güzel ne olabilir?
Renkten renge sokarmış Allah,her renkte bir hal yaşatırmış.Renk renk yaratmış kainatı ki düşünsün de bulsun kendini diye kulu,ah....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...