ve kelimeler....kelimeler, seni istediğin şeyi aramaya teşvik etmeleri açısından yararlıdırlar ancak aradığını kelimelerle bulamazsın. Eğer bulabilseydin, bu kadar çabaya ve nefs mücadelesine gerek kalmazdı...

27 Ağustos 2010 Cuma

Kendimden Memnun Değilim!

Ne oldu oldu sanki büyü bozuldu.Ramazanın ortası,kupkuru bir dal öylece bi yere konulmuş taş gibiyim.Küçüğüm darım,sanki nefesim yetişmiyor,dua ediyorum ağlayamıyorum.Çocuklar için okul seçmem gerekiyor yine,yine..binlerce detay,birine uyan öbürüne uymuyor,biri kız biri erkek,biri yaşından büyük biri küçük,ama bunlar yalnızca perde,altı ben,bir kaç damla kan binbir endişe,insan..

Hilal geldi bugün,tam bu endişeli halimle mağaraya sığınmaya çalışırken,çıkıp Meryem e ulaşmaya çalışırken,Hilal..Ben yeterince dökünce eteğimdekileri,sen dedim sen nasılsın,ve içimdeki ben konuşmaya başladı,ille duymayınca böyle sesli söyletiyor Allah...

Kendimden memnun değilim,nagihan.Bir başkası olsam,kendimle ilişkilerimi mümkün olduğunca azaltırım,mesafe koyarım,gel gör ki kendimim ve kendimden kaçacak yerim yok.Çok darım.Onca biriktirdim zannettiğim,zaten dar kaptaki dolu su,dibi onca delik,gitmiyor yetmiyor.

Sarıldık sonra,birbirimize olan hüsnüzan ve sevgimizle olabildiğince,çocuklar izin verdiğince sarıldık.Ben seviyorum,çocuklar da seviyor Hilal i,benimle paylaşmadıkları şeyleri paylaştılar.Biri ineğinin neresinden çiş yaptığını gösterdi,biri de kedisinin burnundaki böcüleri çıkarmak için icat ettiği aleti:)Ben şaşkın,Hilal doğal..

İşte böyle daralmışken ve bunlara sebep ararken,dost lazım,söyleyemediklerini söyleyebilen,seni sana getirebilen,sığındığın bir Rab lazım,her hal insan için çünkü...

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Ezberbozan İmam Aranıyor!!!


Neden topluca ruhuna deyemeyiz ki bir şeyin?Tamam topluca olmuyorsa böyle şeyler kelebek etkisi olsun,imam ritüele bir şey katsın,döne döne sadece bizim dilimizde namaz sureleri olarak bilinen ortak özelliği 'kısa' olması olan,ve yıllarca alışmaktan insanların anlamını bile merak etmediği sureleri ikişer kez hızlıca okumasın.Ya da anlamını hikayesini filan anlatsın sonunda.Ezber bozsun,yani ezber yapsın ne bileyim,ya da ezbere bildiğinden şöyle yüreğine deyen bir ayet okusun,anlamazsak da ağlayalım.Sonra hızlı hızlı okuyup okuyup sonunda me'kuuuuuuuuuuul diye uzatmanın anlamı nedir,soluk almak mı,secde ruku jimnastik yerine geçebilir zira doğru nefes taktiklerini bilmek lazım.Evet iyi değilim..
Mekke ve Medine de kılınan namazlardan sonra geçen yılki teravih namazını unutamıyorum.İmamlardan birisi hem her gün bir cüz okuyor,o gün o cüzden seçtiği ayetlerden alışılmadık bir uslupla anlatıyor,belki hiç bir kitaptan okumadığım yerlere sesi titreyerek dokunuyordu.Yaptığı duanın kapsamı sınırları zorluyordu.Ne diyeyim,Allah razı olsun...
Sonra dönüp bakıyorum kendime içe,içe ezberbozan ve ezber yapan kul aranıyor,madem güzel namaz kılmak istiyorsun,neden kendin ezber yapmıyorsun ve neden namazın ruhundan tek başınayken uzaksın,neden ,neden...Neden kul olmayasın..

Günler Geçerken Çocuklar



Ben içsel devinimlerimle uğraşırken sizler neler neler yaşıyorsunuz ve hepimiz kendimizce bir dünyada yaşıyoruz.Canımsınız,parçamsınız ama hepimiz yalnızız aslında..Dün ramazanı dolunaydan içip şimdiye kadar hiç duymadığım bir ezgiyle dua ederken,siz oyun parkında tavşanlarla oynuyordunuz.O derin sessizliğe salıncak gıcırtısı,kaydırak tıkırtısı ve çocuk sesleriyle fon veriyordunuz.Büyüyorsunuz,size kendi tabağımdan yemek yedirirken,sen karnını doyurabiliyor musun diye sorabilecek,üzülmene üzülüyorum sohbet dinlerken üzülmesen diyebilecek,ben hocamızın elini öpücem yiiyit,çünkü Allah önu çok seviyodur bize hep Allah ı anlatıyo ya,diyip el öpecek ve ne maneviyatlı kız, ben öpeyim senin elini iltifatını alacak çağa gelmiş kızım.Eteğime yapışmadan,erkeklerle namaz kılacak,bir arkadaşımın kucağına oturup onunla sohbet edecek ve ben seni çok seviyoyum,diyecek çağa gelmiş oğlum.(Teşekkürler Fatma)
Daldığım düşüncelerden beni buraya getirense bir varoluş sorusuydu,Irmak tan..Bütün tavşanların anneleri var mı,evet,ama ilk tavşanın annesi yok di mi,yok,yani anne aklım almıyo,ilk köpek de annesiz,evet canımm,tekrar dönüyoruz Hz.Adem ve Hz.Nuh a,zamanıdır,bir üst aşamayla..Erkek çocuk zorluyor beni,bu sorudan sonra oğlum,siyahım olsa kötü adamnayı öödüysem,ye güsel oluy di mi anne(s ler peltek),yok kkk oğlum gel camdan bakalım,bu soruya verecek izahatı toplayabilecek zihinsel aktiveteye sahip değilim,şu an!

22 Ağustos 2010 Pazar

Hayat Uçurum ve Aşk



Her yükselen şeyin düşmesi hayat kuralı galiba.Aşıkların bunca acı çekmesi.Ne kadar güzel her şey der demez büyünün bozulması, güzellik oranında allak bullak olması her şeyin..Masalların birleşince bitmesi mutlu bitsin diye,uyuyan güzelle prens ne olmuştur 10-15 yıl sonra,ya da 5 ay sonra.Tuttuğum her başlık teker teker düşüyor bu ara hayat hakkında ve ben aslında yine yeniden bir adım dahi ilerlemediğimi aksine yürütüldüğümü ve ne yollar aştım dediğim anda,eski zaman masallarında olduğu gibi aynı yerde durduğumu hayretle görüyorum.Ve elimde sorularıma cevap bir hatta iki kitap veriliyor.Kadın Oradaydı,biri ve ordan nasibim Ayşe,sırtımda bir yangınla nasibim..
Peygamberimize Ayşe nin aşkı malum,aşık ve maşuk,bir güzel yolculuk,kurada ismi var,oturuyorlar,o duru,canlı ve neşeli diliyle yemenli onbir kadın hikayesini anlatıyor Ayşe.Neşesine diyecek yok,maşuk keyifle dinliyor onu..Tüm kadınlar şikayet ettikçe kocalarından tebessüm ediyor hala,sıra onbirinciye geldiğinde o başka,yad ediyor kocasını ve haykırıyor hasretini,kocası başkasını sevmiş çünkü,onu almış yerine..Bakıyor peygamber Ayşe ye,benimle senin halin,onbirinci kadınla kocasının hali gibidir.Bir farkla ki ben seni boşamam,biz hep beraber olacağız..Nasıl romantik değil mi..Ama burası dünya..Sonra mı,kalbini dünyalara sığdıramayan Ayşe,boynunda gerdanlığı tutamaz,kaybeder,yolculuk sonrası çıkacak söylentiler gibidir gerdanlığın taneleri, bir türlü toplayamaz.Kervan gitmiş,kendi kalmıştır,kervandan sorumlu olan kişinin terkisinde varır yuvasına..Yorgun,hasta..Sonrası ifk hadisesi..Hakkında ayet inene kadar kavrulur,yanar,aklandığında teşekkür et peygambere denince,yalnızca Allah a hamdederim,der.Burası dünyadır,aşk aynı aşk ama bağlanılacak sadece Allah tır.Hem aşık hem maşuk için,çünkü aşkın aslı Vedüd olandır,O nadır,gerisi yalnızca nimettir teferruattır...Benim neden böyle oluyor demem haddini bilmemezliktir,ahmaklıktır..

20 Ağustos 2010 Cuma

Aslında Neyim Ben?



Geçen cumartesi gündeme düşen soru tam olarak buydu aslında.Bakara suresi ilk sayfasıyla bir konsantre manayla felaha eren müminleri tarif etmiş,içten dışa bir örüntüye işaret etmişti.Elif,lam ve mim,derinlerden açığa,kalpten dudağa doğruydu.Müminleri anlatmak için 3,4 ayet,ardından kafirleri anlatmak için 3,4 ayet,ardından münafıkları anlatmak için 13,14 ayet ve misaller..Zor görünüyordu,ilk okuduğumda da hissettiğim,kalp ve kelimeden anlayabildiğim de buydu.
Kendimizi nasıl bildiğimiz bile önemli değildi çünkü nifakın en önemli özelliği şuursuzluktu.Çocukluğumdan kareler geldi gözümün önüne,bir yaşlıyı dedikodu konusunda uyarmaya karar vermiş,şöyleymiş böyleymiş diye anlatmıştım,orta okuldaydım galiba,ve aldığım cevap şuydu,hiç sevmem dedikoduyu,hele de yapanı uzak olsun,evet farkında bile değildi,sonra kendimde izleyecektim bu farkında olmadan hallerini ve kendini kınayıp durmaları..Velhasıl iki şuur bir arada bulunmuyor,hem sıcağı hem huşuyu hissedemiyoruz,kuranda münafık tariflerinde ısrarla la yeşurun diyor,şuurunda değiller diyor,onlara bozmayın deyince biz yapıyoruz derler diyor,nasıl açılır şuur..Ve ben neyim aslında,kalabalıklar arasında ya da yalnızken kendi halimde,evimde,ya da kendi arkadaşlarım arasında,en önemlisi en yakın dairemde..Eşim,çocuklarım annem babam kardeşlerim nasıl tanıyor beni..Ve ben kendimi nasıl tanıyorum,tanıyor muyum ya da?
Çok gerilere gittim ama o an hala taptaze ve acılı zihnimde,hani kabir sualleri vardır,şimdiden öğrenilir ki kabirde söylenilsin geçilsin diye ya,işte ben o kabir suallerinin dil ile değil,hal ile cevaplanacağını ilk öğrendiğimde kendimi çok kötü hissetmiştim.
1-Rabbin kim?Yani senin hayatını yönlendiren,yani yemek yerken,uyurken severken,insanlarla ilişki kurarken,evlenirken kimin kurallarına uyuyorsun,kim terbiye ediyor seni?
El cevap:Sağlıklı yemek kuralları,diyetisyen,gurme ve doktorlar,kitaplar,filmler,zaman..
2-Kitabın ne? Yardımcı olayım,yani bir kitapçıya girdiğinde yöneldiğin reyon,hangi kitabı almaktan hoşlanıyorsun?
Elcevap:Sağlık,güzellik,dekorasyon,şifalı bitkiler,burda..
3-Kimin ümmetisin? Kimden besleniyorsun,örnek aldığın,hayran olduğun,hayata dair hissettiğini hissettiğin,takip ettiğin,örnek aldığın,yani uykulu bir halinde çıkar mı dilinden Hz.Muhammed..sav.
Cevap yok..
4-İtikatta mezhebin ne?Hangi ekole tabisin,hangi kuralları benimsersin ve bunlar hayatına ne katkı sağlar,senin ekolünün diğerlerinden farkı ne,Maria Montessori kadar mı tanıyorsun,İmam Ebu Hanifeyi..
İşte ne vahim bir durumda olduğumu anlamam bu sorularla oldu.Şimdi bu yazıyı kızım ve oğlum,öncelikle size belki benim yaşımdan önce farkeder de düşünürsünüz diye,ve nerelerden geçtiğimizi unutmayalım diye yazıyorum.Anlatan Kuran oldu,beni kendime getiren sure Tevbe,ardından Enbiya,Hac,Müminun,Nur,Furkan,Şuara,Kasas,Neml,Ankebut ve şimdi yeniden Mekke den Medineye,Bakara..Tüm bu sancılı süreci yazdım yazdım ve defterimi kaybettim.Ve şimdi yine de kaybolabileceğini düşünerek suya yazar gibi yazıyorum.Ve en önemlisi kendimin farkında olmak için yazıyorum galiba,bir nevi sesli düşünmek yazmak,iyidir yazmak,bakar üzülürsün,gülersin,hayret edersin ,hatırlar,merhamet edersin,yazmakla iyi edersin..Okumakla da..
Kalbimi ve marazlarını düşünüp nasıl kurtulacağım derken,dilime bir dua,elime iki kitap düştü.Duam,ey kalpleri evirip çeviren Allahım,kalbimi dinin üzere sabit kıl,kitaplarım Kadın psikolojisi ve Kuranda kalp ve mühürlenmesi...
İkisini beraber okumak bir zenginlik oldu,nasip oldu.İlk önce fıtratı ve temiz gelişi hatırlamak,kalbin bozulma safhalarına gelene kadar kadın ve erkeğin ayrılan yollarını farketmek iyi geldi.Kadın kişilik tiplerini okurken 'Allah ım bir de kadınım!!!'diye ekletti kitap.Kalpteki marazı anlamak için kadının kendisini anlaması lazım galiba,tam üstüne Kuran,kadını benden oku dedi ama her okuyuşumda bir yere oturamayan sure Nisa da kalbimde bir yer etti,onu kendime ilaç kabul ettim,sürdüm yaralarıma bekliyorum hala...Nisa yı bir başka zaman yazmalıyım..Kitapta,geçmişten bugüne kadına bakış,kadının kendini konumlandırışı,sömürülüşü,moda,giyim,çalışma hayatı,evlilik,romantizm,duygu kontrolü ve aşk sanki yazarla söyleşiyormuşçasına anlatılmış.Annelik ise bambaşka,sadece manevi zannetiğimiz duyguların maddi karşılığının olması çok iyi geldi bana..İrtibat kurmanın bilim kurgu tarafı:)Tüm bu süreçte özellikle Nisa suresiyle birlikte Allahın rahmeti,fazlı koruması altında kaynayan bir kazan gibi hissettim kadını,bir eli diplerde,his dünyası karmakarışık ve girift,uzağın uzağı,bir eli aşk kanadı gökte gökkuşağı..İki uç bulunmak zorunda,insan da öyle değilmi ya,ne kadar aşağıya eğilebiliyorsa o kadar da çıkabiliyor yukarıya,hatta daha yukarıya..
Sonraaa,Kuranda kalbin,hem akleden,hem hisseden,hem de ruh manalarıyla kullanıldığını farketmek,kalbin,kulüb dönen anlamı,inkilaplar yaşaması,kalpteki en büyük marazın nifak olması,ve iki çıkışlı köstebek yuvasına da nifak denmesi korkutucuydu.Biri olmazsa öbürü olurum,münafık işiydi.Kalp birden bire bozulmuyordu.
Önce zeyğ,ufak bir sapma,sonra rayn,rics,her günah bir kara leke ve tevbeyle temizlenmeyen kalp kir,pas,sonra kasvet,katılıl,taşlaşmışlık,taştan beterlik,ateşin eritemediği tek madde taş,artık hiç bir şey kar etmiyor,ve tab ve mühür,artık kalbi kör,sağır,ve dilsiz olmak..
Kurtulmanın çaresi bol istiğfar,kendinin farkında olmak,kendinin farkına varmak.Geçen haftadan en çok kalansa ya neyin içini doldurduğunun farkına varırsın,döner boşaltır tekrar doğru düzgün doldurursun ya da ALLAH İÇİNİ ZAMANIN BİRİNDE ORTAYA ÇIKARTIR,o zamansa,hayat dersin geçersin ya da neden ben,ben ki..dersin,ya da artık herkes böyle dersin,ya da üzülür yine farkeder dönersin,döndürülürsün,çünkü sen dönüp duran kalbinin bütünüsün..
Allah hep kendine döndürsün,her döndüğü yerde vechini gördürsün..

17 Ağustos 2010 Salı

Hüma 'ya..



Hep yüksüzdün kardeşim
Hep hafif
İnsan yükü ağır derler
Sen ağırlaşmadın
Çocuksuydu havan
Düşüncelerin sabrın
İncitmedin hiç
Hep güzeldin
İncinmedin dahası
Hep esen bir yeldin
Hep latif,naif,zarif..
Ağustos 2009

16 Ağustos 2010 Pazartesi

5 Yaşında Hayat-(Hayır 6!)-Irmak...


-Anne sen ne okuyorsun?
-Kitap tatlım..
-Görüyorum yani,bakiim,ka-dın pskkk ne bu ya,ko-lo-ji-si..
-Psikolojisi..
-Ne demek annecim?
-Ruh bilgisi diyebiliriz.(Açıklamaya bak!)
-Yani,tahtadan bir kadın yapmışlar da ruhu yokmuş da hareket edemiyomuş,gülemiyomuş gibi mi?
-Ruhsuzluk demedim :)))

-Anne karşı balkondaki dedeler de ramazan geldi diye balkonu süslemişler..
-Gerçekten mi?
-Evet,bizimkinden güzel,balkona kocaman boncuklar asmışlar,demirden sarkıtmışlar.
-Bakayım..Aaaa..Onlar biber kızım,kurusun da kışın yiyelim demişler,hem de süs tabii!:))

-Alara kim,ben hatırlayamadım.
-Annee,hatırlamadın mı,Alara sulune salavat...:)))

13 Ağustos 2010 Cuma

Ramazan Köşesi,Ramazan Neşesi ve Baba Sohbeti





Ramazanın insanı eve döndüren bir tarafı var.Bir eve dönüş isteği,içimizde hep varken,Ramazan bunu iyice gözle görünür hale getiriyor.Bunun kalp ve ev benzerliğiyle ilgili olduğu muhakkak,her şey ve herkes kendine dönmek istiyor.Evde nasıl yaşansın ki boşa gitmesin o dönüş,eli boş kalınmasın,hani hep kurtarıcımız olan çok değilse de kaliteli zaman nasıl oluşturulsun diye düşünüp duruyorum.Kendime bakıyorum ve etrafıma da.Ne kadar çok şey için koşturuyor kadın..Zaten artık her alanda koşmaya koşullanan kadın bir de anne olunca annelik duygusunun kuşatıcılığıyla,evdeki herşeyden sorumlu hissediyor kendini.Evet,gerçek olan şu ki,evin ruhi yapısını,havasını kadın oluşturuyor.Manevi dinamikleri kadın hareketlendiriyor.Çünkü duyguları kuvvetli ve baskın.Çocuklarla baba arasında köprü kuruyor ki bu bizim toplumumuzda kadının asli görevi.Çalışma hayatıyla beraber,bütçe,planla ilgili maddi kararları,hatta yıllar geçtikçe zevkleri,çocuklar oldukça ailenin tipini çoğunlukla kadın belirliyor.Ama ne durumdayız,mutlu muyuz yani,kaliteli bir dönüşü oluyor mu bunun?Her şeyi bilen kadın olmak,gerçekten eve katkı sağlıyor mu,erkeğin arkada kalması aileye zarar vermiyor mu?Çocuklar hep aynı sesten farklı farklı konuları bilen ve salık veren ağızdan,hele ki öğretmense bir de anne,duyunca iyi geliyor mu?Sanki çok konuşuyoruz bu durumda,her konuda bir fikrimiz var,dahası daha doğru bir fikrimiz var.Erkekler de artık rahatlamış,sen bilirsin ,sen yaparsın..İyi mi,iyi görünüyor,ama çok ve her şeyi konuşan biri en önemli şeyler vurgusunu nasıl yapabilir?Mesela aile sohbeti..Yıllardır istediğim,aile sohbeti,hani eski hikayelerden kalma bizim için,baba,hatta gözümde canlanan nerdeyse bir dede niyeyse! oturur, çocukları karşısında sessiz,edepli,Peygamber yanında ashab gibi,anlatır,ayet,hadis,peygamberler tarihi...Anne mi yapsa iyi,baba mı yapsa iyi..Anne de yapsa olur elbet ama,babanın böyle bir rolü olsa,o çocuklarda denge daha iyi oturur gibi geliyor bana,biz rolleri çok karıştırdık galiba..Cemal sahibi kadın,Celal sahibi erkek olacaktı,bu konu uzun ve benim zihnim dağınık,Kadın Psikolojisi okuyorum zira,olacak inşallah..
Bu ramazan bir başlangıç olsun.Mutfaktaki iki kişilik açılınca dört kişilik olan ailemizin neşeli küçük mutfak masamızın köşesini Ramazan köşesi yaptık.Ramazanla ilgili bulduğum kitaplar,dergilerimiz,tuzumuz,şekerimiz,ve baba tarafından yapılan on dakikalık sohbet...Konu seçmece,çocuklar bayılıyorlar bu tefeül işine..Çok iyi geldi..İnşallah devam eder,sevgili eşim bu işleri hep bana bırakıyordu,onun sesiyle güzel oldu,çocuklar bayıldı..Aziz Mahmut Hüdai ve oruç nasibimizdi.
Ramazan bizi neye alıştırır?Sorusuna,
Irmak,yemek yememeye,su içmemeye dedi.İlk gün ilk 'tekne'orucunu tuttu.Öğlene doğru,oruç olan yatabilr mi,tuvalete gidebilir mi gibi sorular sordu,ezan okunurken gözleri dolu dolu çok susadım diyordu..
Yiğit,namaz kıldırır dedi,çünkü ramazan geldiğinden beri ilk tekbirle selam arasında bayağı oyun oynamayı öğrendi:)
Takvimimize dönüp baktık.Ve süsleme için çocuklarla alışverişe çıktık.Ne yapsak derken,bizden bir şey olsun diye,mahyaya benzesin diye rengarenk ışıklar aldık..İşte öyle...

12 Ağustos 2010 Perşembe

Çiçekler ve Çocuklar ,Ramazan 3






Ne kadar azım
Ya Rabbi..
Ne kadar uzağım
Ve sen ne kadar yakın..
Nimetlerin,affın
Tüm bildiklerimden aşkın
Ramazanda,aç,susuz ve kalbi taşkın
Rızkımız olsun aşkın...
Bakarken çiçeklerine ve çocuklarına
Hayran,dalgın..

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Ramazan Dosyası 2

Geçirdiğim o zor günün  sırlarından bir kısmı açıldı.Yine Mevlana,yine Mesnevi..Anlayabildiğim kadarıyla,tatil buhranlarımın,düşüşlerimin,çabalarıma rağmen sınırı aşışımın,ve olumsuz havayı teneffüsün bir tezahürüydü o gün.Nereden görünebilir ki bir anneye kendisi,en iyi çocuğundan..Evet feci halde çuvallamışım.Ve evet,genişlemek için daraldığını hissetmek,temizlenmek için kirlendiğini hissetmek gerekli..Daraldım,sığındım,açtım..
-Nefesin kokuyor dedi.(Fil hikayesi)-1
-Yeniyi eskitmişsin,senin anlamanla anlam yitiyor dedi.-2
Ağır söyledi.Çok canım yandı,ne yapayım dedim..
-Ağla dedi,çocuk ağlamadan süt coşar mı dedi,ama hikaye peygamberin evinde 7 kişilik yemeği yiyip odada kilitli kalan ve yatağı odayı pisliğiyle batıran kafirin hikayesiydi.Peygamberi pislikleri eliyle temizlerken görüyor,utancından kan ağlıyordu...Ağlamakla hidayet buluyordu.(Mümin bir mide için,kafir yedi mide için yer)
Evet,Akçay da kokudan duramadım,kokan benim nefesimmiş,batak içimmiş..Sabırlı olamadım,şikayetlendim.Üçüncüsü alenen çıktı,Ramazan geldi,af da çıkar inşallah...

Ramazan Dosyası açacak olursam,
*Ramazandan ne bekliyorum?
*Kuranı anlamak için ne yapabilirim?
*Kadir gecesini nasıl arayabilirim?
*Kuran,namaz ve orucu çocuklarıma nasıl sevdirebilirim?
*Hangi kitapları okursam iyi olur?
*Zamanı daha iyi değerlendirmek için ne yapabilirim?

Okuyanlar fikir verirse,ve dua ederse çok sevinirim...

10 Ağustos 2010 Salı

Ramazan Dosyası 1


Bir şeyi etraflıca görmek için karar almak ve uygulamak için,yazmak iyi geliyor,söz uçar yazı kalır,yazı kalır,amel devam eder,niyet sonsuz bir genişlikle hayatı yaşanır kılar ya da tam tersine içinden çıkılmaz yapar.

Ramazanın kelime manasını öğrenince şaşırmıştım.Kızgın taş ve yağan yağmur...Bir taraf yanacak,yok olacak,bir taraf yağmurla can bulup sürgün verecek.Şartlar ve ortam bir labaratuvar gibi bunun için hazırlanmış,bizim tarafımızdan bozulmaz ifsat edilmezse..
*İnsanı en çok oyalayan yemek ve onun çıkardığı temizlik işlerinden gün boyu kurtulanacak..-Eğer yemek bloglarındaki iftar,sahur sofralarının cazibesi yerine sade,serin telaşsız ve dualı sofraların kısa misafirliğine önem verilirse..
*Bir kişiye bir hurmayla bile iftar verilirse,onun oruç sevabı da eksilmeden aynı ecir verilecek-Körler sağırlar birbirini ağırlar iftarlarından vazgeçelirse..
*Gece yine bir yem olarak yemek için uyanılacak,gecenin güzelliğinden faydalınacak.-Eğer geceye en kuvvetli sünnet olan teheccüd ve özellikle dua katılabilirse..
*Şeytanlar bağlanacak-mış hadis-insan hevasını ilah edinmezse..
*Teravihler kılınacak-Jet imamların arkasında spordan öteye geçebilir,içe sinebilirse..
*Hatimler,mukabeleler yapılacak,hatim mühür,bitirmek demek,bitirdiğimizde Kur'anın mührü olmalı düşüncemizde değerlendirmemizde,mukabele karşılıklı demek ya bir bağ kurulması lazım kopmayan,len fisameleha,Kuranla ve müslümanla..Düşünebilir ve bir mektup gibi okunabilirse..
*Fitreler,zekatlar verilecek,eşitlenmeye çalışacağız yanyana sıkı saf tutabilelim diye,veren alana dua edecek..-Eğer ihtiyaç sahipleri bulunabilirse..
*Rahmet yağmur gibi yağacak-Gaflet şemsiyesi açılmazsa..
*Gizemli,gizli ve bin aydan hayırlı bir gün verilecek ki bir ömre bedel-Eğer aranırsa..

Peki biz ne yapalım.Kadın ne yapsın,kendisi için,çocukları,eşi,akrabaları komşuları için nasıl bir ramazan olsun bu ramazan..

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Çocuklu mu Sorunlu mu Normal mi

Uyarıyorum anne olmayana iğrenç ve zor gelecek bir yazı bu.Bugün çocuklarım,en olumsuz davranışlarının doruklarındaydılar.Ve ben velilerimin,öğrencilerimin,öğretmen arkadaşlarımın yanındaydım,elimden geldiğince sabırlı ve olumlu davranmaya çalıştım,en son olay ise sorunun bende olduğunu ele veriyordu,çocuktu,elinde değildi tutamadı.Yazmak iyidir.Belki uzaktan bakmamı sağlar,ve belki siz çocuklarım bu yazıyı okuyunca naapmışız ki diye düşünmezsiniz..

Önce ikinizde bana şiddetle sarılıp,üzerimi bile çıkarmama izin vermediniz.
Hoşgeldiniz diyenlere bağırdınız.
İlk 15 dakika insanlarla göz teması kurmama bile izin vermediniz.
Öğrencilerimi yanıma yaklaştırmadınız.
Biriniz tuvalete gitmek istedi,diğeri hem tuvalete gitmek istemedi,hem de bensiz kalmak istemedi.Yani beraber ağladınız.
Oyuncakla biraz oyalanınca aynı oyuncak için kavga ettiniz.
Çocuklar için hazırlanan masaya oturmadınız.
Ben namaz kılarken,evet oğlum sen kusura bakma söylemek zorundayım (ilk defa yaptın)iç çamaşırını indirmiş pipini tutuyordun,selam verdiğimde ne yapacağımı şaşırmıştım,velilerim gülüyordu:)
Birinizin ayakkabısını giydirmeme yardımcı olduğum için diğeri küsüp evin en ücra köşesine gitmiş gelip beni burdan alıcaksın..diye bağırdı.Kızım bu da sensin.
Bana bağırdınız.
Birbirinize vurdunuz.
Sizi sevmek isteyen herkesi garip bir ses çıkararak uzaklaştırdınız.
Sonra,normal,öğrencilerimi kıskanmış olabilirler,yorgun olabilirler,hasta olabilirler dedim sizi uyuttum,uyandırdım,güzelce konuştum.Neye,neden,ne hissettiğimi anlattım.Akşam yine çıkacaktık,arkadaşlarınızda vardı,mutlu olursunuz dedik,ve Şenay Teyzenize gittik.(O da zümrem)
Karnım ağrıyor diye ağladın oğlum.
Midem bulanıyor diye ağladın kızım.
Etrafa kötü kokular saçtın oğlum.
Veeee,misafir bulunduğumuz özenle dekore edilmiş,tertemiz evin halılarını paçandan akan kakalarla bezedin.(Bunu da ilk kez yaptın.)Anne özüy dileyim biyas altıma kaka kaçıydım.Bidiya yapmicam diye beni çağırdın.Genelde yapamadığın bir şeyin akması ilginç oldu herhalde.Herkes dondu.Sonra farkettik ki bir kaç kişinin ayağı batmıştı bile.Herkesi olduğu yere mıhladım.Seni yıkadım.Süslü kurdelalı bir kız şortu bulup giydirdim.Seni babanla eve yolladım,yani anneannene.Çıkarken elindeki kuzuyu gösterip,bak anne,bu kuzu da kaka yapmış ama bidiya yapmaz diyordun.Yine beni gülümsetiyordun.Bütün halıları ve yerleri sildim.Çocukların ayaklarını yıkadım.Artık o suçluluk psikolojisiyle bulaşıkları filan da hallettik.Yeni geldik.
Kızım ,kapıdan çıkınca su istiyorum geri dönelim diye ağladın,evimiz yakın diyince,aman ne de yakın diye bağırdın..
Oğlum uyumuş,ben annemi öpcem diye diye..:(
Şimdii,ben acaba bir annenin ya da çocuğun zamanın birinde beğenmediğim bir davranışını yaşıyor olabilir miyim?Yoksa sabırlı davranıyorum diye çocuklarda olumsuz davranışlar geliştirmiş olabilir miyim?Ya da aslında sabırlı davranmamış olabilir miyim?Ya da artık büyüttüm,rahatım moduna girmiş olabilir miyim?Acaba ben çocuklarım için son zamanlarda özel dua etmemiş olabilir miyim?vs.vs.vs.

8 Ağustos 2010 Pazar

Başucu kitabı...

Düşünmeden koyabilir mi insan başını yastığa,ya da yaslayabilir mi görkemli bir ağacın gövdesine,ya da alabilir mi iki elinin arasına...Alıp başını gidebilir mi uykunun gizemli kollarına okumadan..

Uyuyamıyorum okumadan..Sıcaktan,kendine kalamamaktan,endişeden,kendine dışardan bakamamaktan,ne yapacağını bilememekten,bazen ümitsizlikten,bazen meraktan,bazen iştahtan..Çok iyi olmuyor her zaman uyumadan önce okumak,bazen bir çelme hissediyorum.Uyuyacağı ve uyanacağı bir düzeni olmalı insanın,satırlara boğulup,geceyi ve içindekileri okumayı kaçırmak var.İşte başucu kitabı bundan önemli.Orada dururken,toparlamalı seni,hem düşündürmeli,hem de sıcak bir dost gibi cevap vermeli sana,doğruya doğru,eğriye eğri demeli.Göremediğin yerlerini sana göstermeli,iğneyi başkasına çuvaldızı sana batırmalı,sonra öyle de acılı bırakmamalı,sarmalamalı.Abartıp söyleyeyim çünkü var çok şükür böyle kitaplar,bir himmeti olmalı kitabın,okuyucusunu darda bırakmamalı.

Başucu kitabım Mesnevi..Sanırım 3,4 yıldır.Mevlana hazretleriyle özel bir bağdan sonra,en zor anlarımda hep yanımdaydı.Cevabı Mevlana dan almak ne demek,tereddüt etmemek demek,bu ne demek,endişe tevekküle,ümitsizlik ümide,sıkıntı duaya ve çabaya dönüşüyor.Elhamdülillah..

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Mevlanam..

Demedim mi?

Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?

Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?

Demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?

Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben'im demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
senin kolun kanadın ben'im demedim mi?

Demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben'im,
sıcaklığın ben'im demedim mi?

Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?

Söyle, bunları sana hep demedim mi?

Mevlana Celaleddin Rumi

İncir ve zeytine dair..

İncire ve zeytine..
Ve ikisini bağrına basmış yücelere..
Bir de denize ve üstündeki ize..
Kalbine,şu emin beldeye,kaygan zemine..
Ve de iki uç arası asılı kalmış ademe..
En güzel kıvamda var edilene..
Sonra aşağılardan aşağı düşene..
Tükenmez bir ecre koşabilene..
Ya da bir yolda yürüdüğünü yalanlayabilene..
Ve şimdi de hüküm vericilerin en güzeline..
O nun yemin ettiklerine..
Yemin ederim ki,
Ayağımızdaki prangalarla indiriliyoruz
Yerimiz deniz seviyesinden aşağılık
Az ilerisi bataklık
Ağlayan sazlık
Kokan aymazlık
Terleyen şehir,yazık
Azığımız isyan,kışa hazırlık
Yanıyor insanlık
Serinletiyor deniz
Yanıyor tekrar tekrar
Serinlemiyor içi
Arıyor herkes en güzeli
Hüküm vericiyi
Ama hapis,kilitli
Yeri,kendi dibi
Haykırıyor incinişini
Sırtında çanta,sıcak çadırın içi
Tam beş gün sefil
Hacdan beklenen fedakarlıkla
Bir rock festivali..
Ağlıyorum tüm sesler
Kalplerin sessizliği
Karanlık,dipsiz karanlık
Ve ağır bir koku..
Musa yürümüyor çünki..
Hapsettik en derinimizde şimdi,
Görmüyor ilerde yanan ateşi
Katmer katmer içre camdan kalbi
Ve onu tutuşturan
Zeytini...
Akçay,zeytinli..
Ay soyulmuş bir hurma dalı şimdi..
Ramazanı müjdeliyor gökyüzü şiiri..
6 ağustos 2010..Şaban 1431

6 Ağustos 2010 Cuma

Annelerin yanında anneliğim..

Anneanne ve babaanne,özellikle anneanneler annelik duygusunu torunla taçlandırıyorlar.Doruk anneliği torunla yaşıyorlar.O yüzden onların yanında annelik iptal,teneffüs!Aslında çok hoşuma gitmeyen bir durum bu benden çok anne olan birileri var,çocukların gözünde anne ve duble annelerin kıyası var..Koruma kollama,yedirme içirme,sevme öpme koklama,onore etme,iltifat etme..Hiç bir şey yok yapabileceğin..Ama ne güzel bir zenginlik çocuk için bu..Ne büyük bir nimet,anne için de,her şeye rağmen:))

Anneliğim..

Akçaydayım,incir ve zeytinle ilgili bir yazı yazmayı düşünmüştüm ama anne cafenin yazısını okuyunca anneliğim başlığı hoşuma gitti.Keşke bir de link verebilsem,:)
Ne olmak isterdimle neyimin cevabı çok farklı,ve evet tüm adımlar bir yolculuğu gösteriyor.Anneliğim de bir yolculuk,tıpkı evliliğim,gençliğim,çocukluğum,eğitimim gibi..
Ama dönüp bakınca,
Anneliğim kitap olsa,galiba üç kitap olurdu,birbirlerinden çok farklı.İlki en yeni ve doğru bilgiler,konsantre bir çocuk yetiştirme kitabı,ikincisi rahat ve huzurlu bir pencere kenarında yazılmış,denemeler..Üçüncüsü ise devamı sürekli gelen,öğrendim ki...kitabı..

Anneliğim bir şarkı olsa,müziği kemanla başlayıp neyle devam eden,sözleri bir içe bir dışa dönük,nakaratsız bir şarkı olurdu..

Anneliğim bir araba olsa arka koltuğu geniş,ev olsa odaları etkinliklere göre ayarlanmış ve bahçesi geniş,çanta olsa bölmeleri geniş olurdu..

Anneliğim bir baharat olsa tarçın,koku olsa ev yapımı kek ve pasta kokusu olurdu herhalde..
Anneliğim bir giysi olsa,araya taraya zorla alınmış,sonra tekrar tekrar tadilattan geçmiş,ama çok sevilmiş bir elbise olurdu.

Anneliğim bir yemek olsa,o gün içinde yenilenlerin otomatik olarak gözden geçirilip eksikleri tamamlamak için hazırlanan sağlıklı ama sevilen bir yemek olurdu.

Anneliğimde en sevdiğim şeyler beraber gelişmek,iki insanın yetişmesine tanıklık etmek,onlarla hayatı ve duayı paylaşabilmek ve en sevmediğim şeyler sabırsızlığım,endişem ve adaletsiz oluyor muyum korkusu..

En farkettiğim şeyse kendimde,yeter,anneliği tattım diyemiyorum.Her çocuk başka bir dünya ve zenginlik,ve kardeş de..Paylaştıkça kısıtlanan imkanların yanında,paylaştıkça artan nice imkanları var.Arabanın arkasındaki iki küçük insanın konuşmaları,paylaşımları birbirlerine yardımları ve ille tartışmalarını dinlemek müthiş bir şey..Üçüncü olsa ne olur diye merak ediyor,Rabbimden hayırlısını diliyorum:))
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...