ve kelimeler....kelimeler, seni istediğin şeyi aramaya teşvik etmeleri açısından yararlıdırlar ancak aradığını kelimelerle bulamazsın. Eğer bulabilseydin, bu kadar çabaya ve nefs mücadelesine gerek kalmazdı...

28 Kasım 2012 Çarşamba

Anneliğimiz

''Ben kimim?'' Sorusuna verdiğimiz cevabın çok önemli olduğunu söylemişti gelişim hocamız üniversitede..Bu soruyla yaptığı uygulamadan sonra,üç cevap istemişti.Bir arkadaş,müslümanım,türküm,bayanım demişti...Ve evet hoca bu cevabı çok beğenmiş,güzel bulunmuş bir kimlik demişti.. Ben kimim,deyince ilk ne geliyor aklımıza. Kulum,anneyim,öğretmenim,kadınım,eşim,gelinim,teyzeyim,ablayım komşuyum.. Bu bizim temel sorumuzdu.Ve cevabı Hz.Adem ve Havva kıssasında buluyorduk.Kainata gönderilecek bir halife olarak insan,kul,huzur veren bütünleyen olarak,zıtlıktaki denge,kainatın temel kuralını koyacak olan denge olarak,zıtlığın bir yanı olarak kadın..Celal ve Cemal..Zahir ve Batın..Enfüs ve Afak..Dağlar ve yollar,kavvamiyet ve itaat..Çöl ve deniz..Zıtların birliği,kainatın evliliği..Ve insan da dünyayla ukbanın evliliğinden bulacaktı çocuğunu,amelini...Dönüş azığını... Kadın kimliğimi taşıyabiliyor muyum,nedir kadın olmanın sırrı,Nur suresinde sırlanmıştı aynalarımız,Allah ın kendini en zahir ettiği en batıni ayet..Nur ayeti..Kat kat katman altında sırlanmak..Ev,evlilik,örtü,göz kapağı,kalp,sır,teslimiyet,itaat altında sırlanan bir kandil,kendilinden tutuşturulan bir ışık..cam gibi kırılgan,kristal gibi parlak..Nurlanacak.. Erkek kimliği,Nur suresindeki,onu taşıyan biri miydi,beni bütünlesin diye aradığım..Öyle erler vardır ki,onları alış veriş,alıkoymaz Allah ı zikretmekten..Dışarıda da kendini koruyabilen,içeride de Kavvam durabilen..Dağ gibi yaslanılabilen.. Kadın ve erkek,kainatın temel iki zıtlığı bir araya konuldu,kanun bu,bu zorluk aşılabilsin diye kalplerin arasına şefkat ve meveddet koyuldu.Ve adına ev denildi,Nur suresi yine,içinde Allah ın adının anılmasına izin verdiği evler dedi,o evlere..Yıldız gibi parlaması nurlanmasından iki kalbin evin içinde...Ve evin içinde kadına Rabbül beyt,denildi...Evin Rabbi,terbiyecisi... Sonra eğer dilemişse yaradan,eve bir insan daha,ne anne,ne baba,bambaşka ama onlardan..Şimdi,annelik..Bunlardan sonra...Geç mi kaldık,buralar olmadan mı oldu..Olsun tevbe..Yeniden olmaya.. Her seferinde kaçmışsak da kendimizden,şimdi yeniden yüzleşmek zamanı kendimizle,annemizle,babamızla,eşimizle,kendimizle,kendimizle... Benim hayatımın kırılma noktasıydı anneliğim..Güzel bir insan yetiştirmek istiyorum,ne varsa bende yanlış o yapmasın,ruhuna zehirli sarmaşıklar dolanmasın,ben yemek seçtim o seçmesin,televizyonun karşısında yemek yemesin,reklamla sömürülmesin,uyarıcıları gelişsin,benim gibi olmasın,en sağlıklısını yesin,sağlıkla huzurla büyüsün,evde kavga görmesin,namaz kılındığını görsün..Kitap okunduğunu görsün..Eee,biz nereye gidelim çocuk nerede yaşasın:)Evet çocuk öncesi içimde bir muhabbet vardı ve bu herşeyi hallederdi..Beni Allah,bu sevgimle ve sağlam beş kuralla hayırlı bir yere sevk ederdi..Hamileliğime hac nasip oldu,milyonların duasının bereketini unutamam..Anne olunca kurallar hayatıma girdi..Çocuğumu bırakıp işe gidemedim,okul zilinin ne kadar korkunç geldiğini anlatamam..Rabb,ikinci çocuklar evde kalış süremi uzattı,Sonrasına neler lutfetti... Önce kitaplar..''Çocuğumu ben yetiştiriyorum''ansiklopedi gibi..Sonrasında açevin anne çocuk eğitimi,montessori,Adem Güneş,anadolu pedogojisi..Sonra hayattan,Kurandan,sünnetten,evliyadan,canlı kanlı örnekler..Sonra yeniden yüzleşmek,herkesten uzaklaşarak,sen çocukların eşin..Arkamdan başlayan mesnevi dersleri,annelik dersleri.. Geç kalmış hissetme,yere çakılıp kalma,acele etme,yavaşla...Bil ki sen kulsun,acizsin,itirafını duanı bekleyen bir Rabbin var,ömür tamir demek,bak bugün de ölmedin...Daha ümidini kesmedi senden..Sen de ümidini kesme kendinden..Kalbinin,amelinin çocuğunun farkı yok toprağa tohumu atılmış bir çiçekten... Sana Rabbül beyt,denildiyse bir bahçivan gibi sabırlı olacaksın,eleştirdiğin eğitim sistemleri gibi elindeki çocuğu kalbi deney tahtasına çevirip bir gün şu bir gün bu ekolu denemeyeceksin..Tohumu her gün bir yerden bir yere çekiştirmeyeceksin,kararında sulayıp sevip dua edeceksin ve sen kulluğuna devam edeceksin..Bileceksin sen düzeldikçe düzelecek bir şeyler,güneşin doğuşu bile,ama sen olduğu gibi kabul edeceksin.Doğuyu ve batıyı,erkeği ve kadını..Küçüğü ve büyüğü.. Annesin,hem bahçivansın hem toprak belki..Kasas suresi,sayfa sayfa hz. Musanın hayatı,emzirilen bebeğin ki göbek bağından sonra ikinci önemli bağ,süt bağı,annesinden ayrılırken annenin boşalan kalbi,çaresizliği,kalbe inen vahiy türü,tevekkülle Allaha emanet etmek bebeği,ve hilelere rağmen buluşturmak anneyle bebeği..Temel güven diyorlar,ilk 4 yaş diyorlar evet,anne çocuğuyla beraber olmalı..Kadının hassasiyeti,annelik şefkati,dışarıda örselenmemeli.Uykusunun arasında kreşe bıralıkmamalı çocuklar,daha 'iyi' bir hayat için şimdiki hayatı feda edilmemeli..Annenin ve çocuğun..Anneler tuvalette süt sağmamalılar..Ağlamadan yazamıyorum,kandırıldık biz,bunun adı özgürlük değil,çocuk da yaparım kariyer de,cümlesi baştan bozuk..Çalışabiliriz,lise münazarama gidiyorum şimdi,nasıl hararetle savunmuştum,kadın çocukları ilkokula başlamadan çalışmamalı demiştim,3 ve 2 yaşına kadar yapabildim..Telafisi mümkün değil diye bir şey yok inşallah,tevbe kapısından bunu anlıyorum ben..Her şarta merhamet eder Allah yeter ki sığınalım,ben yardımına muhtacım istediğim bu,zor da olsa diyelim...Okula ilk başladığım dönem,müthiş bir psikolojik baskıyla karşılaşmıştım,duygusal anneyim diye..7 yaşına kadar çocuğunuzla oynayın,ondördüne (12 de olabilir)kadar arkadaş olun,sonra işlerinizde ona danışın diyor hz.ALİ..Kasas ikinci sayfa ergenlikten sonra genç olunca,yalnız artık hz. Musa,tüm heyecanı,delikanlılığı,hatasıyla,tek başına..Anne ergenliğe kadar mudahil terbiyeye,sonra kul olarak yeni başlıyor insan hayatına..Ergenliğin tüm isyanları,hayata karşı duruşunun hikmeti,Allahı tek başına bulma isteği belki..Putları kırmak gerek,yıldıza aya güneşe bakmak gerek İbrahimi bir tavırla,akılcı olmak gerek,büyük putun boynuna balta asacak kadar,hisli olmak gerek ateşte yanmayacak kadar,İbrahim diye bir genç varmış dedikleri,genç... *Şimdilik tüm anladığım,çocukla aramızın iyi olmasını istiyorsak,Allah la aramız iyi olacak.O an ne ilham ediyorsa Rab,yani asıl terbiye eden,onu yapabilecek kıvamda olacak anne,bu hal için dua....O zamandan sonra da,yakin gelene kadar,ölene kadar.. *Doğal akış diye bir şey var,suni isimlerle girmesin ilişkimiz hayatımıza,küçükken annem sulu köfte yaparken biz tepside yuvarlardık,pirinç ayıklardık,bunları montessori faaliyeti diye yapmazdık:) *Hayatımızdan eksilen bir kuşak var,kabul etmeliyiz,Ali Ulvi Kurucunun dedesi gibi bir dedem yoktu benim,abdesti bir buluttan süzülen yağmurla alıyormuş gibi alan..Ama Ahmet Muhtar Büyükçınar da var... *Çocuğumuzu olduğu gibi kabul etmenin yolu,eşimizi olduğu gibi kabul etmek,sonra onunla ilişkimizi gözden geçirerek iç dış ilişkilerde neyi nasıl yapalımı konuşabilmek..Bu bölüm hayatımın bu evresinde öyle iyi geldi ki...Çocuklar ne kadar anne ile beraber olurlarsa olsunlar dışarıda,sosyal ilişkide babayı örnekliyorlarmış.. *Terbiyede ödül,ceza,sınır mefhumunu ilk maddeye bağlamak uygun olur gibi..Ceza kelimesi arapçada karşılık demek,bizdeki ödülün de eş anlamlısı yani,bu anlamda yaptığının sonucuna katlanmak olabilir belki,tamamen yok ya da mutlaka var demek yanlış..Anne çocuk eğitiminde somut örnekler verilmişti,bize olumsuz davranışı ortadan kaldırmak,ya da olumlu davranış geliştirmek için..7-8 evreden oluşuyordu..alternatif üretmek,seçenek sunmak,üzerine konuşmak,sebebini öğrenmek,en son bir muddet alıkoymak gibi..cezada da merhamet şart:) *Pekiştirmek ya da söndürmek için yıldız boyamak,1. sınıfta okumaya geçenlerin elmasını kızartmak gibi bir şey,okullarda bu yasaklandı ama anasınıflarında hararetle yapılmasını anlayamıyorum,biz de camia olarak kendi değerlerimize yapıştırıveriyoruz,sunilik böyle oluşuyor,örnek olacağız,ortam oluşturacağız.. *Sabırlı ama gayretli olacağız,Hz. Hacerin çabasını kendimize örnek alacağız.Oturup ağlamayacağız,koşup ağlayacağız.7 kez,iki dağın arasında,iki kararın gitmenin ya da kalmanın,yanımızda eşimiz olmayacak belki,Rabbimiz bize yetecek ve çocuğumuza..günlük tüm zorlanmalarımızı say sayacagız... *Sen ..........yaptığın için ............oldu.cümlelerini olumsuz kurmaya alışmış olan bizler,bu cümleleri olumlu kuracağız,herkese:)Bu evi ve dahi kullanıldığı yeri dönüştürecek,gittikçe...Örnek: Sen bugün çocukların ödeviyle ilgilendiğin için,kitabımdan birkaç sayfa daha okuyabildim Allah razı olsun,ya da abartalım:sana en sevdiğin pastayı yaptım:))Babanın evin reisi olduğunu,otorite merkezi olduğunu önce biz kabul edelim,pratikte bunu gösterelim,'sen bilirsin' diyelim ki çocuğun ruhunda güvensizlik yer etmesin..Merhamet merkezi anne,otorite merkezi baba... *Çocuğumuzla büyüyeceğiz.Hayatı paylaşmak için fırsat kollayacağız:) *En zor zamanlarda çocuğumuzun gözünün içine bakacağız,sevgiyle susarak..Bu sihir gibi bir şey işte... galiba devam edecek,sonuna kadar:)

Bir çiçeğe bakar gibi...

Cok uzun zaman baktığım buyuttugum bir çiçeğim olmadı benim..penceresinin onu çiçekli evlere hep imrendim.gidip çiçekleri yapraklarını örtenlerden aldım,hediye ettiler,soldu..bu sefer tomurcuklularini denedim,açtı,soldu..yapraklilarin bile dayanamadıgi oldu..üzüldüm vazgectim..ben,ancak kaktüsle olabilirim deyip onları sevdim,adı sabırmis meger kaktüsün,uzun yıllar sabrettiler bana kaktüslerim...sonra hayatıma güneş doğan karlı bir kistan sonraya denk gelir ki anne de olmuştum o kısın önündeki yazda,en guzel çiçeği seçmeye çalışır gibiydi anneliğim bir çicekciden,botanik kitabı okuyarak,solmasın diye çiçek ,bir endişe vitaminler ,kaynamış yumurta suları döker gibi saksının dibine,yoruluyordum..elimdeki bakım kitaplarını rafa dizmeye karar verdim..bunca kitabın üzerine bir insanı okumak müthişti..dizdim,elim,kalbim,zihnim rahatladı..çiçek diktim..yanına bir tane daha,menekşe bir iki yaprağından..pencerenin önüne,fincanların icine,imrendigim çiçeklere benzemiyorlardı,keltos keltos bakıyorlardı ama onları oyle sevmiştim..bir pencereden bakisima tomucuklarini uzattilar nice sonra,sonra ciceklerini,biri mor biri pembeydi.sonra bir gün markette çiçekli menekşeler 4 tl ciceksizler 1 tl idi.uzuldum birinin haline kendini iyi hissetsin diye aldım,seni seviyorum ben dedim,çiçek acmayacak bile olsan..komşunun cicekleriyle ya da yanındaki çiçeklerle kıyaslamam seni..ben onlarla konuşurken kaktüslerim boy attı,bir portakal ağacı bile çiçeğe durdu sıkıştığı küçük salonun köşesinde..Ama bunlar sanırım beş yıla yayıldı.. Tohumun topragın filizin yaprağın çiçeğin bir zamanı, kendine özgulugu vardı,sevgiye ve tevekküle ihtiyacı vardi..cocuklar gibi..ogrenciler gibi..ailemiz gibi,arkadaslar gibi.. Güneşi ışığı suyu toprağı aynı diye iki çiçekten aynı çiçeği aynı duruşu beklemek Yanlis...aynı egitimi veriyorum diye iki kardeşden aynı tepkiyi,yakın durduğundan yakın arkadaşlığı ,kaynak aynı diye aynı dostluğu,aynı sohbetten bile aynı şeyi anlamayız cogu kez,bir çiçeğe senin Sari açmanı bekliyorum demek..açmayınca küsmek komik değil mi... Çiçeklerim Türkiye'de kaldı,burada ise iki çiçeğimi kaybettim,simdi sürgün veren bir sarmasikla dostlarımı kalbime aldım,yapraklanan bambularimla rüyalarım birleşti..bir çiçeği bir saksıdan digerine aktarıyorum ,ama bakıyorum ki icinde cok az toprak var,toprak bulmaya calisiyorum..çiçeklerine yavrularıma ve dostlarıma,sizin yerinize kimseyi koymaya calismamaliyim diyorum..toprak nasıl çoğalır,kayalar nasıl ufalanır,humuslu bir toprak için kaç canlının ölmesi gerekir...Bunlarla uğraşmaya çalışmalıyım... Ha,burda marketlerde plastik çiçek satılıyor,üzülüyorum..halbuki trafiğin bile arasından cikiveren cigdemler güller de var.. Plastik çiçekler!.su ölümlü dünyada sizin tesellinizin bile yeri var... Hepinizi cok seviyorum..

11 Kasım 2012 Pazar

öyle bir gün ki...

Say ki kalın kalın takvimler eskimiş,cumartesiyle çarşamba,pazartesiyle cuma arası kadar zor gelen perşembe cuma kadar kolay geçivermiş,sanki eskiyen sayfalar atılmamış,yakılmamaış,çantanda birikmiş..sanki borçlusun ve ödeme tarihi gelmiş...borçlu olma hissi ne, bilir misin... o mahcubiyet,almışsın verememişsin,hep almışsın verememişsin,vermek için didinememişsin..hep istemişsin,razi olayim demissin becerememissin,serinde sevgi var zannetmişsin ,kendini, severken bile alacaklı bellemissin... öyle bir gün... sakın..korun..ne kazandın bak..kazandığınla karşılaşacaksın,sen ve herkes..sadece kesbettiğimizle kalacağız..yani ektiğimizle ve dahi biçtiğimizle..En son kalan sana,kalbinden..seni en çok sevenin dilinden.. Sonlar önemli,son bakış gibi,son cümle,son sure son ayet..tevbe suresi mesela,kemal ayeti..doğruluk..zorluk..sıcak..sizin için dininizi kemale erdirdim ayeti..kemal..arafat..zorluğun ortasına koyulmuş duruş arafat,minanın ve havfın,yürüyüşün ve kıyamın,vadinin ve dağın..çölün..hemen paranın borcun önüne koyulması bu ayetin ne hikmetli..sadaka koyulmuştu, infak. yani fedakarlık ,ribanın,kolay olanın önüne..hatırla kolayla kalayladın sen nefsini..hep en kolayı istedin..en kolayından yaşamak tatlı geldi,zorluklarla inledin,bunun için borçlusun..en son yer,en zorlu yerdi,malla imtihandı müslümanın imtihanı.. öyle bir gün.. Borçlandığın zaman yaz dedi Rab,yazamadın sen,günlüklerin borç isteme üzerineydi,varlığını borçlu olduğundan..Oysa borçlanmalarını yazmalıydın,cama vuran damlayı,yüzündeki tebessümü,yüreğini göklere çıkaran mesajı,eline verilen iki yavruyu,onlara ne verdiğini,elindeki gökkuşağı gibi hayatı yazmalıydın,yolunun nerelere uğradığını,gözü,kulağı,gönlü,sevgiliyi,rehberi,borçlusun işte,hem de kainatın en zenginine,hiç ihtiyacı olmayanına,sadece bilinmekle kıymet vermek isteyenine...açıklasan da gizlesen de.. öyle bir gün.. İçinden geçenlerin tevbesini özleyeceksin,tevbenin tevbesini..hayallerine tevbe etmiştin hani bu hac en çok,en çok muhayyileni temizlemen gerekti,buz dağının görünmeyen kısmı,gizlediklerin,seni sen yapanlar,bana kalsınlar,davranışlarının sebebinin çoğu bunlar,davranışlarının yani amelinin..hani şiir gibi yaşamak dilemiştin de sırat bir salih amel manzumesidir demişti rehberin..nasıl çıkacak kalitesiz,başsız sonsuz türk filmi gibi hayallerden alt yazı olarak güzel bir şiir.. Allah yarım kalmış şiirleri affetsin dedi şair,sen amin dedin.. Otur yalnızlığınla,O na ne kadar muhtaç olduğunu,o günden korktuğunu,yarın sabahtan bu geceden bile kaçtığını,aciz olduğunu,ama umutsuzluğun da rahmetin üzerini örtmek olduğunu oysa ihtiyacın olanın Gafur olan O nun setr örtüsü olduğunu söyle..Başka gidecek kapısı var mı günlerin gecelerin bu kovalamacadan..Kesbettiğin kesbedeceğin acizliğin........

2 Kasım 2012 Cuma

Yola devam...

Simdi kalk..
Abdest al..
Bu sicakta usuyen ellerini ayaklarini burnunu ve kalbini al..
Abdest al..
Ellerini hilallemeyi unutma..
Yuregini seni en cok dileyene,en cok anlayana,hic yanlis anlamayana,senin huznunu negatif saymayana,umuduna hor bakmayana,korkunu kucumsemeyene,sevgine en derin yaklasana ac..simdi yatsi vakti..Hersey üstune bir ortu cekti.yarin Sabah namaziyla baslayacak hayat..gun dogmadan yola cikacak yavrular..size en cok merhamet edene soyle,nasil olacak diye..gucsuzlugunu,usudugunu,bugun dunden daha iyi oldugunu soylemeyi unutma,unutma itiraf ve şükürle duruyorsun ayakta...
Kendine  0 Dan baslama gucu dile..
Bu defa daha hareketli,daha sistematik,daha net olsun yapacaklarin..
Yuzunden tebessumu eksik etme
Kalbinde huzun huzura estir,dursun ama sakin bir gun ortasi melankoliye firsat verme.
Daha cok temizlik,hatta pasta borek,misafir..
Elinden fayda gorsun birileri..
Virdlerini,ihtiyacin olanlari ve bunlarin vakitlerini duzenle
Dil ogrenimi icin de kavli ve fiili duayi unutma..
Cocuklarla beraber yapilacak seyler icin yardim iste.
Günun sonunda o cok sevdigin mutfak penceresinin onunde,yaptiklarin ve yapamadiklarin icin ortunmeyi dile..
Yola devam et..nasil varacagim deme,yuru ve dile..
Sadece yuru ve dile, O da dilerse kosarsin bile belki de!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...