bazen upuzun cümleleri boğazına dizen kudret,bazen sus konuşturuyor,dilin cesaret edemediğine kalem ediyordu ya bazen,o da susmak istiyor..
bu zamanlar,
ölmek desem hevesle,karamsarlıkla değil,mavimsilikle,umutla,ama hayayla,sus diyor gönlüm bu daha iyice...
ayetler,insanlar,gök,ay,kar taneleri,hilal,can,canan,kitap kokusu,sus...
telefon çalmasın,kimse bişey sormasın,bişey yokmuş gibi yapsın,ayrılmıyoruz ki..
konuşurken konuşmuyoruz ki..
yazarken yaşamıyoruz ki...
oruç..elzem,yiyeceğe,içeceğe,en çok söze....
oruç elzem kaleme bile,
kalemin de kitabın karşısında bir utancı var...
yaşamanın ağırlığı ölememekten..
öl,kurtul...buraya gönlü kuvvetli biri mevlanamdan üç balık hikayesini anlatsın...
bu zamanlar...
oruç lazım,bir çağıran,bir çağrı,bir de çağırdığı an...
ve en mühimi çağrılan...şah damarından da yakın olan...
O EN BÜYÜK ÇAĞRILAN, bir adıma on adımla koşan..
buluşmak lazım,çok geç olmadan...
sesimi duyan var mı,ne çaresiz bir feryat,
sessizliğimi duyan var,
elhamdülillah...
ve kelimeler....kelimeler, seni istediğin şeyi aramaya teşvik etmeleri açısından yararlıdırlar ancak aradığını kelimelerle bulamazsın. Eğer bulabilseydin, bu kadar çabaya ve nefs mücadelesine gerek kalmazdı...
21 Ocak 2012 Cumartesi
13 Ocak 2012 Cuma
Kısas..
Hayatımızın tefsirinde yeni bir döneme girdik,kainat,insan ve kitap üçgeninde her biri birbirinin sayfalarını aça aça,hiç tanımadığımız kendimizle karşılaşarak,zorlana zorlana,ağlaya sızlaya,derde deva bula bula yepyeni bir döneme geldik..İşlediğimiz ilk medeni surenin,artık iman etmiş,imanı içine sindirmiş,insan vasfından mümin vasfına geçmesi gereken bireyleri olarak üzerimize yazılmış hükümlerle karşı karşıyayız..
Şimdi o göstermezse göremeyen gözlerle bakacağız üstümüze,ne yazılmış diye,ilk kısas çıkacak karşımıza ilginç,belki babamızın hikayesinde arayacağız ipuçlarını,hani tevbe etmişti Hz Adem yıllarca,tevbesi kabul edilince cennete dönmemişti de dünyada ispat düşmüştü payına,belirlenmiş bir süre...Dünyanın formülünü söylemişiz burada..Tevbe edip kurtulduğumuz kendimizle bir başkasında karşılaşıp pişmanlığın sağlamasının yapılacağından bahsetmişiz..
Kısas ayetlerinin zahiri yönünün dışında böyle bir anlam var sanki...Yaptığının karşılığını ödemek...Hüre hür köleye köle,ödeyeceğin şey yaptığının cinsinden hemde..Ve bu bir ceza gibi değil,intikam değil,temizlenme...Kısasta bizim için hayat var..Hayatta kısas var,ve bolca merhamet...Kesinlikle merhamet..Tarif edilemez,büyük bir merhamet...
Şimdi o göstermezse göremeyen gözlerle bakacağız üstümüze,ne yazılmış diye,ilk kısas çıkacak karşımıza ilginç,belki babamızın hikayesinde arayacağız ipuçlarını,hani tevbe etmişti Hz Adem yıllarca,tevbesi kabul edilince cennete dönmemişti de dünyada ispat düşmüştü payına,belirlenmiş bir süre...Dünyanın formülünü söylemişiz burada..Tevbe edip kurtulduğumuz kendimizle bir başkasında karşılaşıp pişmanlığın sağlamasının yapılacağından bahsetmişiz..
Kısas ayetlerinin zahiri yönünün dışında böyle bir anlam var sanki...Yaptığının karşılığını ödemek...Hüre hür köleye köle,ödeyeceğin şey yaptığının cinsinden hemde..Ve bu bir ceza gibi değil,intikam değil,temizlenme...Kısasta bizim için hayat var..Hayatta kısas var,ve bolca merhamet...Kesinlikle merhamet..Tarif edilemez,büyük bir merhamet...
7 Ocak 2012 Cumartesi
Jangumun Rüyaları ve Çocuklu Olmak
Bugün beni mazur görün,toparlayamadım kelimeleri ama her cumartesi olduğu gibi içimden bir kuş havalanmakta,pencereleri açılmış kalbimin,Rabbe ne kadar müteşekkirim...
Size de oluyordur,bazen insan tüm rollerini unutuyor,eş,kardeş,öğretmen,personel,arkadaş,gelin,elti,hatta anne olduğunu,öyle çok uzun değil,anlık bişey belki,ya da daha uzun dönemli,üzerimde ne vardı,araba nerdeydi,çocuğu aldım mı,ödevi verdim mi,mantom nerde,aaa yanıma aldığım kitap tefsir değilmiş.Nagihan,yüzün tükenmez kalem olmuş,not tutarken!!uyarılarıyla kendine gelmek,okuldaki görevli hanımın çekinerek hocam,benim mantomu siz mi giydiniz,iki gündür aradım da bulamadım diyince fark etmek ne giydiğini,yada sizinle konuşsun diye beklediğiniz biri,çocukların bekliyordur senin acelen var sonra konuşalım dediğinde çıkman gerektiğini hatırlamak,şaşkın ama güzel bir hal,tamam son kısımlar bunaltıcı ve doz aşımı olabilir,annem bu kadarı da fazla diyor,müslüman biraz temkinli olur..
Ama eve mutlu mesut gelmek,çocukların yanaklarına farklı bir öpücük kondurmak..Yazıları okurken,çoluk çocuk aile yönünü vurgulamak...Rabia'nın sanal tavsiyesiyle Şu siteyi ekledim listeme,evli ve çocuklu oluşuma destek versin,hatırlatsın diye,amatörce biraz ama iyi geldi...
Ve çizgi film izlemek... Ki çocukluğunda bile çizgi film izlememiş de olsanız,genç kızlık döneminde Candy,judy ve uzunbacak izlemiş biri olarak yıllar sonra çizgi filmlerden medet umabilirsiniz,bir kızınız ve oğlunuz varsa,ya da yoksa,içinizdeki çocuk yaşıyorsa,ve ille bişey seyredecekseniz yani,yoksa böyle malayani şeylerle vaktinizi almak istemem:))kızların kız olmaktan,erkeklerin erkek olmaktan mutlu olduğu,kızların yemek yapıp erkeklerin savaşmayı öğrendiği ve yaptığı şeyin içine ruh katanların ''kendi içinde'' mutlu olduğu,hayatın her zaman güllük gülistanlık olmadığını,kötü de olmadığını sıkı yönetimde bile nefes alındığını,''yemek''in önemini anlatan,tabi ki aşk,kıskançlık,dostluk,ihanet vs.vs..nin serpiştirildiği jangumun rüyalarını izleyin...Yemek ayetlerinin üstüne geldi bu çizgi film,replikleri yazabilseydim,iyi geldi işte o kadar diyeyim...
Size de oluyordur,bazen insan tüm rollerini unutuyor,eş,kardeş,öğretmen,personel,arkadaş,gelin,elti,hatta anne olduğunu,öyle çok uzun değil,anlık bişey belki,ya da daha uzun dönemli,üzerimde ne vardı,araba nerdeydi,çocuğu aldım mı,ödevi verdim mi,mantom nerde,aaa yanıma aldığım kitap tefsir değilmiş.Nagihan,yüzün tükenmez kalem olmuş,not tutarken!!uyarılarıyla kendine gelmek,okuldaki görevli hanımın çekinerek hocam,benim mantomu siz mi giydiniz,iki gündür aradım da bulamadım diyince fark etmek ne giydiğini,yada sizinle konuşsun diye beklediğiniz biri,çocukların bekliyordur senin acelen var sonra konuşalım dediğinde çıkman gerektiğini hatırlamak,şaşkın ama güzel bir hal,tamam son kısımlar bunaltıcı ve doz aşımı olabilir,annem bu kadarı da fazla diyor,müslüman biraz temkinli olur..
Ama eve mutlu mesut gelmek,çocukların yanaklarına farklı bir öpücük kondurmak..Yazıları okurken,çoluk çocuk aile yönünü vurgulamak...Rabia'nın sanal tavsiyesiyle Şu siteyi ekledim listeme,evli ve çocuklu oluşuma destek versin,hatırlatsın diye,amatörce biraz ama iyi geldi...
Ve çizgi film izlemek... Ki çocukluğunda bile çizgi film izlememiş de olsanız,genç kızlık döneminde Candy,judy ve uzunbacak izlemiş biri olarak yıllar sonra çizgi filmlerden medet umabilirsiniz,bir kızınız ve oğlunuz varsa,ya da yoksa,içinizdeki çocuk yaşıyorsa,ve ille bişey seyredecekseniz yani,yoksa böyle malayani şeylerle vaktinizi almak istemem:))kızların kız olmaktan,erkeklerin erkek olmaktan mutlu olduğu,kızların yemek yapıp erkeklerin savaşmayı öğrendiği ve yaptığı şeyin içine ruh katanların ''kendi içinde'' mutlu olduğu,hayatın her zaman güllük gülistanlık olmadığını,kötü de olmadığını sıkı yönetimde bile nefes alındığını,''yemek''in önemini anlatan,tabi ki aşk,kıskançlık,dostluk,ihanet vs.vs..nin serpiştirildiği jangumun rüyalarını izleyin...Yemek ayetlerinin üstüne geldi bu çizgi film,replikleri yazabilseydim,iyi geldi işte o kadar diyeyim...
2 Ocak 2012 Pazartesi
Yaşasın yemek yemek...
Bugün gazete haberlerine detaylı bakayım dedim.Malum pazar..Bir sürü dilek baloncuğu içinde boğulacaktım,farkettim ki 1 ocakmış,herkes ne varsa testisinde dökmüş ortaya,bir öğrenci okulunu bitirmek istiyormuş,çalışan bir anne oğluyla daha çok ilgilenmek,kibariye de tına turnerle şarkı söylemek istiyormuş...2012den umutluymuş herkes,2012 de bunu bilsinmiş..Bilsin,zavallı 2012:)sonuna gelince günah keçisi olmayı şimdiden sırtlanmış belli ki...
Satır aralarından öğrendiğime göre,efendim bu iki bin oniki yılı,artık farklı trendlere yelken açacakmışız.''Yavaşlamak'' ve ''Hiç bir şey yapmamak'' insanları daha çok rahatlatacakmış.Bu ikisinin nasıl aynı anlamı pekiştirmek için yan yana geldiğini anlayamadan devam ediyoruz.
Müzikte otantik tınılar en hareketli parçalar arasında bile duyulmaya başlanmış,dini müzikler ilahiler daha çok dinlenecekmiş.Kılık kıyafette el örgüsü moda olacakmış.Zaten herkesin kendi tarzını oluşturması uzun zamandır efdalmiş.Tabi bu durumda,hobi olarak da örgü örecekmişiz,ve tabi ki nerde,hobi cafelerde:)Fast food tarzı yemekler demode olalı çok olmuş,artık şölen,ziyafet tarzı yemekler modaymış.Yemek yemek artık hayatın merkezine oturacak,hızlı geçilmeyecekmiş...
Tamam şimdi inandım yaşam tarzımızın değişeceğine...Tam üstüne geldi.Yemek yemek,bireysel olarak bireyin,toplumsal olarak toplumun aynası.Nasıl yediğimiz hayat tarzımızı,niceliğimizi,ne yediğimiz niteliğimizi ortaya koyuyor.Diyetisyenler hastalarına akşama kadar ne yediklerini not tumalarını öneriyor,akşam şaşırsınlar diye:)Diyet yemeğe konan mesafe,mesafeli insanlara her zaman hayran kalmışımdır,kendine de..Tuhaf ki,bu benim için yeni bir bilgi,kendine mesafe koymak,yemeğe mesafe koymakla ilintili...Nefsin oruçla terbiye olması bundan..Yaşamak için yemek mi,yemek için yaşamak mı insanın gizli hayat felsefesi sorusu...En çok düştüğümüz haram,belki de haram saymamaktan doyduktan sonra yemek..En büyük israf,israf olduğunu bile bile canının istediğini yemek..Üstelik dünyada bile ağır bedeller ödemeyi göze ala ala,kilo almak,gibi..şişmanlamak,kullanılmıyor artık,şişmek istemiyoruz ki,kilo alınıp verilebilir:)Bedeni böyle yapıyorsa yemek, ruhu ne yapar ki...
Evliya akıllı insan,lezzetli bir lokmanın binbir oyunla kendine negatif bir his olarak döneceğini biliyor.Mevlana, akıl ,dediği her beytin ardından,ekmek ve kebabı,yağ ve balı kes diye boşuna demiyor,bir kez ışık lokması yesen yemekten kesilirsin...Yok,olmuyor der,nefsine yuları verirsen,sen namaza dursanda,ruhun sofrada kalakalır diyor...
Akılla yemeğin,yemekle muhabbetin çok alakası var.Ağza girenle çıkanın.Tüm cihazlar gibi,ne koyarsak onu almaz mıyız,işlenmiş halde?Muhabbetle yenen yemeğin bağı var,ikram edenin elinden yeniyormuş gibi bir mucizesi var.İşte o zaman bir tas çorbayla şölen gibi yemekler var.Bir portakalın kabuğunu soyarken,en özel hediye paketlerinden birini açar gibi açmak,kokuyu alınca hayran olmak var,başına vereni ismi,her zerreye sevgisi,sonuna şükrü var.İlginç ,böyle yenen bir yemekte,'daha,daha...'hissinden başka bir şey var..Aç olmanın kendine ait bir güzelliği var,bakınız Ramazanın ezana yakın alacakaranlığı..
Yavaşlamalı...Durup bir bakmalı,hiç bir şey yapmamak için değil,ne yaptığını anlamak için..Namaz hayatı yavaşlatma eylemi,dünyayla insanın arasına konan mesafe,en az 5 kere.Oruç,mesafe ,yemeğin kölesi değilim o benim idaremde...İradeli olmakla yakınlaşmak arasında da kuvvetli bir bağ var.Kendine uzaktan bakmanın,dünyayla kurduğumuz tüm bağlara,uzaktan bakıp başka birinin zevkleri,hoşlanmadıkları gibi algılamanın,velhasıl kendine mesafe koymanın kokusunda davet var...
Not:Yemek yazıları devam edecek,jangumun rüyalarıyla:)
Satır aralarından öğrendiğime göre,efendim bu iki bin oniki yılı,artık farklı trendlere yelken açacakmışız.''Yavaşlamak'' ve ''Hiç bir şey yapmamak'' insanları daha çok rahatlatacakmış.Bu ikisinin nasıl aynı anlamı pekiştirmek için yan yana geldiğini anlayamadan devam ediyoruz.
Müzikte otantik tınılar en hareketli parçalar arasında bile duyulmaya başlanmış,dini müzikler ilahiler daha çok dinlenecekmiş.Kılık kıyafette el örgüsü moda olacakmış.Zaten herkesin kendi tarzını oluşturması uzun zamandır efdalmiş.Tabi bu durumda,hobi olarak da örgü örecekmişiz,ve tabi ki nerde,hobi cafelerde:)Fast food tarzı yemekler demode olalı çok olmuş,artık şölen,ziyafet tarzı yemekler modaymış.Yemek yemek artık hayatın merkezine oturacak,hızlı geçilmeyecekmiş...
Tamam şimdi inandım yaşam tarzımızın değişeceğine...Tam üstüne geldi.Yemek yemek,bireysel olarak bireyin,toplumsal olarak toplumun aynası.Nasıl yediğimiz hayat tarzımızı,niceliğimizi,ne yediğimiz niteliğimizi ortaya koyuyor.Diyetisyenler hastalarına akşama kadar ne yediklerini not tumalarını öneriyor,akşam şaşırsınlar diye:)Diyet yemeğe konan mesafe,mesafeli insanlara her zaman hayran kalmışımdır,kendine de..Tuhaf ki,bu benim için yeni bir bilgi,kendine mesafe koymak,yemeğe mesafe koymakla ilintili...Nefsin oruçla terbiye olması bundan..Yaşamak için yemek mi,yemek için yaşamak mı insanın gizli hayat felsefesi sorusu...En çok düştüğümüz haram,belki de haram saymamaktan doyduktan sonra yemek..En büyük israf,israf olduğunu bile bile canının istediğini yemek..Üstelik dünyada bile ağır bedeller ödemeyi göze ala ala,kilo almak,gibi..şişmanlamak,kullanılmıyor artık,şişmek istemiyoruz ki,kilo alınıp verilebilir:)Bedeni böyle yapıyorsa yemek, ruhu ne yapar ki...
Evliya akıllı insan,lezzetli bir lokmanın binbir oyunla kendine negatif bir his olarak döneceğini biliyor.Mevlana, akıl ,dediği her beytin ardından,ekmek ve kebabı,yağ ve balı kes diye boşuna demiyor,bir kez ışık lokması yesen yemekten kesilirsin...Yok,olmuyor der,nefsine yuları verirsen,sen namaza dursanda,ruhun sofrada kalakalır diyor...
Akılla yemeğin,yemekle muhabbetin çok alakası var.Ağza girenle çıkanın.Tüm cihazlar gibi,ne koyarsak onu almaz mıyız,işlenmiş halde?Muhabbetle yenen yemeğin bağı var,ikram edenin elinden yeniyormuş gibi bir mucizesi var.İşte o zaman bir tas çorbayla şölen gibi yemekler var.Bir portakalın kabuğunu soyarken,en özel hediye paketlerinden birini açar gibi açmak,kokuyu alınca hayran olmak var,başına vereni ismi,her zerreye sevgisi,sonuna şükrü var.İlginç ,böyle yenen bir yemekte,'daha,daha...'hissinden başka bir şey var..Aç olmanın kendine ait bir güzelliği var,bakınız Ramazanın ezana yakın alacakaranlığı..
Yavaşlamalı...Durup bir bakmalı,hiç bir şey yapmamak için değil,ne yaptığını anlamak için..Namaz hayatı yavaşlatma eylemi,dünyayla insanın arasına konan mesafe,en az 5 kere.Oruç,mesafe ,yemeğin kölesi değilim o benim idaremde...İradeli olmakla yakınlaşmak arasında da kuvvetli bir bağ var.Kendine uzaktan bakmanın,dünyayla kurduğumuz tüm bağlara,uzaktan bakıp başka birinin zevkleri,hoşlanmadıkları gibi algılamanın,velhasıl kendine mesafe koymanın kokusunda davet var...
Not:Yemek yazıları devam edecek,jangumun rüyalarıyla:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)