Ben bugün
Bolca bun
Bulaşık, tezgah ve kanepe
Bolca bedel ve film sahnesi
Yeditepe istanbul ve kuzeyde bir otel
Elmalı kek ve kahve
Bolca kagit ve kalem ve dahi mektup
Isyan ve nisyan ve dahi hatırlama
Ben bugün yine tevbeyle zikir
Uhud ve Bedir
Ben bugun biraz
Şiir ve anı
Bolca fudayl bin iyaz...
"Ben Rabbime karşı kusur isledigimde bunu binegimin ve hizmetlimin huyunun degismesinden bilirim "
Ehlimden ve evladimdan..
6 Aralık 2015 Pazar
Uzak cumartesi
27 Kasım 2015 Cuma
Kaybolanlar mı bulunmuş
Yazıların da kaderi başından bellidir, bizim gibi..biz dilimizle çekerken kaderin oklarini ,yazılarimiz da dilimizin imzası ..
Biz onların onlar bizim kaderimizi bağlıyor ilmek ilmek harf harf ..
Su üstüne yazmak kaybetmeyi baştan kabullenmekti, kaybederken bulmayı ümit etmek.
Kaybederken bulmak, eksilerek büyümek gibi, vererek özgür olmak. Tek kilidi var bu olgunlasmanin galiba, Rıza..Ne ettiyse güzel bilmek.
Kaybederken bir bir seni sen yapan şeyleri, tavus tuylerini, O ndan razı olabilmek, o güzel görsün de, diyebilmek..
Yaz ortasıydi, bir çok seyimle beraber yazılarım da kontrolumden çıktı, kayboldu.
Böyle bakınca her söylenmiş sözüm de kayıptir,Hükümsüzdür...
Ve bugün ,tam da vaktiymis demek, tam da orta yerinde bir vazgecmislikle beraber ümidin,Uhud la beraber Bedr in,yeniden bulundu kelimelerim, hecelemelerim kısa cumlelerim ve uzun kekelemelerim..
Hayır olsun.
Hayra anahtar serre kilit olsun.
13 Ağustos 2015 Perşembe
Kurulmayan hayaller
Senede bir gün
Etkisi büyük
Anısı keskin
Gözlemi isabetli
Dönüşüyoruz
Değişiyoruz
Hiçbir şey durağan değil
Istafa ümit ediyoruz
Seçip süzmesini
Her an ölüp ölüp diriliyoruz
Şekil almayı diliyoruz
Bir bebeğin yaratılışı
Bir kalbin yeniden atışı
Güneşin yeniden doğuşu
Bir kötürümün yeniden yürüyüşü
Gibi umut
Ve güneş tepede her zerrence yanmak
Gibi acı
Hayat
Tat
Acıyı yudumlamak ...
Ummadığın yerden
Ummadığın kadar riziklanmak...
Bu yıl hayal kurmadım dedim
Kadim arkadaşıma
Kurulmayan hayal kırılmaz :)
Yasayacagimiz mutluluğu huzuru taksitlendirip önceden yaşama mı diyelim, beklentiyle nefsi ağzı açık bir canavar gibi rizkin önüne koyup -ki bu da Şükre mani-geleni engelleme mi ,hayat boyu yaptigimiz şey bu ..kendimize zulmederek oluşturduğumuz bir hayal kırıklığı silsilesi..gerçek acılar ve gerçek kalp tatminini teğet geçerek hayaller ve kırıklıklar üzerine manik depresif bir yaşam, hayat değil..evet ya erken konusarak ya büyük konuşarak ya hayal kurarak ya da vakayi nazara vererek yaptigimiz şey bu..
Bir Arafat duasiydi kalbimden taşan, en küçük planı benim büyük hayallerimden muhteşem olan ey...
Takdiri hayal sınırlarımdan geniş olan ey,
Zihnimi kalbimi affeyle temizle...
26 Haziran 2015 Cuma
15 Mayıs 2015 Cuma
Uçan balonda kadın olmak.. mirac..ip..
Receb bitiyor..madenini sevdiğim güzel şehir..başı sonu iki kandille gidiyor..HEP ekme ayı dedik Receb e..Bakıyorum ne ektim ben recebde..neyi sulayacagim nimet diye..
Taif acısı var usvei hasene sahibinin miracindan önce.Benim can acım var, be'suhum beynehum sedid..Ama bereket başımızda büyükler var, yüz akı duam var, sessizligim var kendimce zorlanip içime gomdugum bi şeyler.. o bi şeyler işte ektilerim..O nun için..
Sonra bir psikolog var uçan balonda kadın olmaktan bahseden. Bir kadının uçmasını engelleyecek yüklerden..her duygunun asiriliginin prangaligindan..illa denge illa aşk illa bağ..
Bağ..görünür görünmez. .hablullahtan mülhem bir ip metaforu içimde..ömür boyunca kotarmaya çalıştığımız bu bağ, tutunmak en sağlam ipe, rabita...tavaf ederken her hacerul esvede selam veriste bir kemendi daha geçiyor Kalbimizin boynuna manyetik ipe benzeyen nur siciminin..yedi kereye tamamliyoruz sonsuz olsun diye..bizden ona akıyor yüzümüzün karası onun altin olugundan bize Billur nur şırıltisi..oruç bir ip ki dar ağacı kuruyor içimizdeki canavarlara, namaz bir ip ki tutana zaman mekan aşırtan, zekât bir ip ki kardeşi kardeşe bağlayan..Aşk öyle bir ip ki..sözü yok..
Yüklerimi yokladim..düşmeye baslamis balonu havalandirmak için yeniden, kimilerini atmak gerek kimini yakmak..azigim ne , ne olmadan yapamıyorum, ne benim elimden tutan, nedir yükselten ne yere yapistiran...nedir ipimi saglamlastiran, nedir kesip koparan..
+
Günlük virdlere aksatmadan devam..salavat ve kuran..
Duha
Göğe ağaca bir minik kuşa bakmak
Erken yatmak..
Akşam ve sabahi farketmek
Ise Besmele
Yavaş abdest
Doğal az sukurle ve amacli yemek
Çocuk sevmek
_
Amacsiz internet
Günlük iliskilere takılmak
Batti balık demek
Ihmal
Dağınıklık
Kendini görmeyen takıntı
Hız, zaman i idrak edememe
Herşeye yetmeye çalışma
Aslolani yapmadan ekstraya yetişme
..devam eder..
Bu mirac hüzün..acizlik..
Bu Medine acılı ama mutebessim bir babaya hasretle sarılma
Bu mirac, süte özlem..
Fitrat a..
Ne kaldı fitrat bayramina
29 Nisan 2015 Çarşamba
Kısa Kısa...
Yavru 40 oldu..
Ne korkular
aylardır kendimden gizli
Allah a ayan..
Korkular sonunda sararan..
Bir ay..
dile kolay
Eve misafir..
Cennet kebabiydi değil mi, balık..
Icimde bir tuhaf kalabalık
Bir ıssızlık..
Okula başladık.
Yine başrolde değilim ..
Yerim en ön koltuğu tiyatro perdesinin.
Fonda kuran i Kerim var.
Ara ara yüksek sadakat, Mahir zain
Çocuklar büyüyor..
Anneyim
Öğretmenim
Ablayim
Kızım
Gelinim
Komşuyum
Arkadaşım
Azatlisiyim rollerimin..
Ben
aslında
Çok iyi toprağa yerlesince ölüvermis
bir bitkiyim
Yandı mı dondu mu
Bilmediğim..
Şimdi
Sular kesik
Depo boş
Teog bitti
Yarın tatil
Yarın Medine
Hiçbişeye yetememezligim..
Avuclarimda
Tuhaf rüyalar
Mutfakta bulasiklar
Ne diyorduk,
Devinim
19 Nisan 2015 Pazar
9 Mart 2015 Pazartesi
20 Şubat 2015 Cuma
11 Şubat 2015 Çarşamba
Uhud...
Şimdi uhuddayiz..
Okcular tepesine yerlestirilenleriz belki , belki denenecegimizin bile farkında değiliz. Yay gibi eğri miyiz ok gibi doğru mu..Kalbimiz ganimet karşısında yamulur mu..ölüm korkusunda savrulur mu..
Elif gibi dimdik durmustuk oysa, savunmadan çok savasmayi seçmiştik. Kalplerimizi telif etmişti birbirine Rab, acaba ehillesmis miydik, birbirimize düşer miydik..
Uhud..herkesin bi ayrı yere savruldugu dağ. Efendimizin sığındığı yarık..Diş düşünce rüyada bir yakını kaybetmeye yorarlar ..feminden sızan gül kokusu bizim yüzümüzden mi..
Uhud artik sehidlik..Uhud şahitlik..kendimizin , sabitligi ve kaypakligi kademimizin..Denenmesi elifligimizin..
Acı...
Istigfar...
Tevbe...
5 Şubat 2015 Perşembe
Hekim
Bir hekime görünsen diyen sesler..
Beni hekim gördü..
Sarıldım ağladım...
Uyandım
Ahir Zaman..
Doktor da gördü.
25 Ocak 2015 Pazar
Uçurumun kenarında
Yürüyoruz durmadan.
Kah ağır aksak kah bir ileri iki geri kah koşar adım, bazen aslî yolda bazen tali, ama Yürüyoruz..
Yolumuz denizlere uğruyor kimi zaman ağaçlara kırlara çöp alanlarına izbelere harabelere saraylara dağlara, ve tikaniyor adimlarimiz bazen bir uçurumun kenarında..
Bitecek bir yerde bu yol biliyoruz. Ölümlüyüz..elimizde bir levha sakin ha ölmeyin başka türlü , ancak müslümanlar olarak ölün..Teslim miyiz bilmiyoruz. Yürüdüğümüz yol bizden razi mi biz yoldan razi miyiz elimizdeki haritaya uyduk mu harfi harfine, bir güzel sona varanin ayak izini takip ettik mi?
Müslüman ol demiyor levha olun diyor bir topluluk olarak yurumemizi istiyor üstelik birbirimizi sevmemizi ..
Her seferinde üstümüzde bir rahmet eli, sevinirken uzulurken karada ve denizdeyken dağ başında ve çöldeyken de..
Kelimeler bir yara gibi düşer içimize bazen. Yaralaniriz da anlamını bilmeyiz. Ala şefa hufra var nice zamandır içimde.
Geldi zamanı..biz ..ayrışan adimlarimiz ve kendimizce tuttugumuz yollarimizla yine bir yön sorgulamasina giristigimizde , benim kiblem Nerede, gördük ki bir uçurumun kenarında toplanmisiz belki de...şimdi...Gökten sarkitilan ip..kim sarilirsa sımsıkı...sarilmanin tek çaresi bahaneleri terk..bahaneler adım düşmanı..Babamız a bakıp Âdem tevbesi getirmenin zamanı ve sonrası güllük gulistanlik mi, hayır ispat bedel zamanı...
Ali Imran 102-103-104 üzerine...
22 Ocak 2015 Perşembe
Sımsıkı sarıl
İçimde bin bir sanciyla devam eden günümde hazmina ugrastigim bir sürü mesele, desilmis yara ve beden halsizligiyle ulaştım hala isinamadigim evime...
Yanımda aynı benim gibi yaralı bir küçük modelimle yürürken,dik durmaya çalıştım en çok , vizirdanmamaya, anne gibi durmaya, "beraber uyuyalim mı" dedi , başka hiç bişey istemiyorum"
Sarıldik, beraber uzandik. Onu tamir edici bişeyler için dışarı çıkardık. Günlük yazmasını önerdim duygularını en açık haliyle yazmasını. Heyhat ki insanın tavsiye ettiğini yapması güç...kendimi okunacak yazı google aramasi blog yazılarıyla avutmaya çalıştım olmadı. Su iyi gelir dedim kendimi suya sürükledim. Evet...Mesnevi nin kapısını çaldım. Kalbimin payını aldım. Sonra bu evi ısıtacak şeyi buldum deyip tefsir kaydını kurşun kalemimi ve ajandami alıp masaya geçtim. Hatirlatici olsun, burnumda Hindistan cevizi kokusu var, kulagimda sivrisinek Viziltisi..
Yaza yaza okunuyor insan, kulak kesilmeden duyamiyor. Nerde ısıttin içini nerde sardın yaranı tüm mesele bu...
Vegtesimuu...sımsıkı sarildigin Allah ın ipi olsun...kendine açmaya çalıştığın bin türlü pencere değil, bil ki kendini avuttugun hersey vuracak seni, üşümeye kanamaya razi ol...O ndan razi olmaya, ve çekişmeye kendinle kavgaya ,hazma , hoslanmadiklarina, seni sen yapan şeylerin terkine...
Ve sarıl sımsıkı...sadece O na..gerisi fani, yerin , en sevdiğinin yanındaki...kapının kenarına iliş ama O na sımsıkı sarıl...
1 Ocak 2015 Perşembe
Bir duru su gibi...
Bir duru suya benzer özümüz bir damla bulanık sudan yaratılsak da..
Bir duru suda görünür yüzümüz, yunur yıkanır dahası bir duru suda..
Aynımız ayinemiz, gözümüz göz göz olan gönlümüz bir duru su arar ömrü boyunca..
Ömrüme bir duru su değdi, fazlindan suyla hayat verenin..umre diye davet ettiği beytine ikram diye zemzem verenin..Musa yı nice korku yolundan sonra medyen suyuna eristirenin fazlindan..
Ömrüme bir duru su değdi. Çölde serap gibi. Karışıklığıma düzen, bulanıklığıma berraklik, hirsima kanaat, isteğime tevekkül, sesime suskunluk, körlüğüme göz, zayifligima kuvvet, ofkeme huzur, isyanima şükür, yumusakligima sertlik, sertligime yumuşaklık gibi bir duru su...zemzem gibi..ne için icilirse sırrınca..
Bir duru su ki zemmeden kendimden beni, durduran içimdeki koşturan atları, yelelerini okşayan sabah yeli, akşam güneşi...
Bir duru suda saklı sevginin hakikati..Sevgi ne degildirden gide gide bulunan saf özelliği, renksiz kokusuz acı değil tatlı değil,bulanık değil, asitli değil alkali değil, bir duru su sevgi, karşılığı hamdden başka bir şey olmayan..
Bir duru su durgunluğu lazım hayatta akmak için, su gibi aziz ..kendi ritmince ..su akışını bozar mı hiç..hiç acelesi olur mu, telaşı, gerginliği..
Bir duru su sesi lazım gürültülere cevap, düşsün pesisira aşıkları suyun su sesinin kevserin...
Bir duru su gibi kanaatkar olmalı gönlü insanın, tüm hirslardan azade, ibadetten bile..kendinden gelen tüm aksi sebeplerle mücadele eden ama dışardan gelen her sebebe teslim musebbibe hurmeten...
Bir duru su gibi muratsiz olmalı gönlü dervisin..isteklerini hak yularinin bağladığı..her döndüğü kapıdan razi, kapıyı çalmaktan mesut..
Bir duru su gibi kirlenebilecegini bilmeli insan, üzerine gelen topraktan çamurdan kirden kacmamali , ellerini göğe açınca yukselip bulut olacağına yine dupduru su olacağını bilmeli, yanındaki çamuru toprağı dikeni kiri diriltmeli...
Bir duru su , saf süte benziyor en çok. Kan ve kir arasından tertemiz çıkarılan..zemzemin esyadaki kokusu anne sütü kokusuna benziyor sonradan
..Bundan mı acaba..Kâbe nin ana oluşundan mi?
Bir duru su ayna aslında..Sırrı kendinden kurtuluşunda..her kimse karşıdaki o olmasında..
Bir duru suyun en büyük özelliği mütevazı oluşunda..bile bile kaybolmasinda...
Bir duru su değdi içime Rebiulevvelle birlikte..O ndan gelen her şeyi öpüp başına koyan, ekmek gibi nimet gibi...
Bir duru su..
Bi'ru ahlaki sallallahu aleyhi ve sellem...
Cuma mübarek
Mevlid mübarek
Rebiulevvel mübarek.