ve kelimeler....kelimeler, seni istediğin şeyi aramaya teşvik etmeleri açısından yararlıdırlar ancak aradığını kelimelerle bulamazsın. Eğer bulabilseydin, bu kadar çabaya ve nefs mücadelesine gerek kalmazdı...

19 Aralık 2012 Çarşamba

Aslında Neyim Ben? Geçen cumartesi gündeme düşen soru tam olarak buydu aslında.Bakara suresi ilk sayfasıyla bir konsantre manayla felaha eren müminleri tarif etmiş,içten dışa bir örüntüye işaret etmişti.Elif,lam ve mim,derinlerden açığa,kalpten dudağa doğruydu.Müminleri anlatmak için 3,4 ayet,ardından kafirleri anlatmak için 3,4 ayet,ardından münafıkları anlatmak için 13,14 ayet ve misaller..Zor görünüyordu,ilk okuduğumda da hissettiğim,kalp ve kelimeden anlayabildiğim de buydu. Kendimizi nasıl bildiğimiz bile önemli değildi çünkü nifakın en önemli özelliği şuursuzluktu.Çocukluğumdan kareler geldi gözümün önüne,bir yaşlıyı dedikodu konusunda uyarmaya karar vermiş,şöyleymiş böyleymiş diye anlatmıştım,orta okuldaydım galiba,ve aldığım cevap şuydu,hiç sevmem dedikoduyu,hele de yapanı uzak olsun,evet farkında bile değildi,sonra kendimde izleyecektim bu farkında olmadan hallerini ve kendini kınayıp durmaları..Velhasıl iki şuur bir arada bulunmuyor,hem sıcağı hem huşuyu hissedemiyoruz,kuranda münafık tariflerinde ısrarla la yeşurun diyor,şuurunda değiller diyor,onlara bozmayın deyince biz yapıyoruz derler diyor,nasıl açılır şuur..Ve ben neyim aslında,kalabalıklar arasında ya da yalnızken kendi halimde,evimde,ya da kendi arkadaşlarım arasında,en önemlisi en yakın dairemde..Eşim,çocuklarım annem babam kardeşlerim nasıl tanıyor beni..Ve ben kendimi nasıl tanıyorum,tanıyor muyum ya da? Çok gerilere gittim ama o an hala taptaze ve acılı zihnimde,hani kabir sualleri vardır,şimdiden öğrenilir ki kabirde söylenilsin geçilsin diye ya,işte ben o kabir suallerinin dil ile değil,hal ile cevaplanacağını ilk öğrendiğimde kendimi çok kötü hissetmiştim. 1-Rabbin kim?Yani senin hayatını yönlendiren,yani yemek yerken,uyurken severken,insanlarla ilişki kurarken,evlenirken kimin kurallarına uyuyorsun,kim terbiye ediyor seni? El cevap:Sağlıklı yemek kuralları,diyetisyen,gurme ve doktorlar,kitaplar,filmler,zaman.. 2-Kitabın ne? Yardımcı olayım,yani bir kitapçıya girdiğinde yöneldiğin reyon,hangi kitabı almaktan hoşlanıyorsun? Elcevap:Sağlık,güzellik,dekorasyon,şifalı bitkiler,burda.. 3-Kimin ümmetisin? Kimden besleniyorsun,örnek aldığın,hayran olduğun,hayata dair hissettiğini hissettiğin,takip ettiğin,örnek aldığın,yani uykulu bir halinde çıkar mı dilinden Hz.Muhammed..sav. Cevap yok.. 4-İtikatta mezhebin ne?Hangi ekole tabisin,hangi kuralları benimsersin ve bunlar hayatına ne katkı sağlar,senin ekolünün diğerlerinden farkı ne,Maria Montessori kadar mı tanıyorsun,İmam Ebu Hanifeyi.. İşte ne vahim bir durumda olduğumu anlamam bu sorularla oldu.Şimdi bu yazıyı kızım ve oğlum,öncelikle size belki benim yaşımdan önce farkeder de düşünürsünüz diye,ve nerelerden geçtiğimizi unutmayalım diye yazıyorum.Anlatan Kuran oldu,beni kendime getiren sure Tevbe,ardından Enbiya,Hac,Müminun,Nur,Furkan,Şuara,Kasas,Neml,Ankebut ve şimdi yeniden Mekke den Medineye,Bakara..Tüm bu sancılı süreci yazdım yazdım ve defterimi kaybettim.Ve şimdi yine de kaybolabileceğini düşünerek suya yazar gibi yazıyorum.Ve en önemlisi kendimin farkında olmak için yazıyorum galiba,bir nevi sesli düşünmek yazmak,iyidir yazmak,bakar üzülürsün,gülersin,hayret edersin ,hatırlar,merhamet edersin,yazmakla iyi edersin..Okumakla da.. Kalbimi ve marazlarını düşünüp nasıl kurtulacağım derken,dilime bir dua,elime iki kitap düştü.Duam,ey kalpleri evirip çeviren Allahım,kalbimi dinin üzere sabit kıl,kitaplarım Kadın psikolojisi ve Kuranda kalp ve mühürlenmesi... İkisini beraber okumak bir zenginlik oldu,nasip oldu.İlk önce fıtratı ve temiz gelişi hatırlamak,kalbin bozulma safhalarına gelene kadar kadın ve erkeğin ayrılan yollarını farketmek iyi geldi.Kadın kişilik tiplerini okurken 'Allah ım bir de kadınım!!!'diye ekletti kitap.Kalpteki marazı anlamak için kadının kendisini anlaması lazım galiba,tam üstüne Kuran,kadını benden oku dedi ama her okuyuşumda bir yere oturamayan sure Nisa da kalbimde bir yer etti,onu kendime ilaç kabul ettim,sürdüm yaralarıma bekliyorum hala...Nisa yı bir başka zaman yazmalıyım..Kitapta,geçmişten bugüne kadına bakış,kadının kendini konumlandırışı,sömürülüşü,moda,giyim,çalışma hayatı,evlilik,romantizm,duygu kontrolü ve aşk sanki yazarla söyleşiyormuşçasına anlatılmış.Annelik ise bambaşka,sadece manevi zannetiğimiz duyguların maddi karşılığının olması çok iyi geldi bana..İrtibat kurmanın bilim kurgu tarafı:)Tüm bu süreçte özellikle Nisa suresiyle birlikte Allahın rahmeti,fazlı koruması altında kaynayan bir kazan gibi hissettim kadını,bir eli diplerde,his dünyası karmakarışık ve girift,uzağın uzağı,bir eli aşk kanadı gökte gökkuşağı..İki uç bulunmak zorunda,insan da öyle değilmi ya,ne kadar aşağıya eğilebiliyorsa o kadar da çıkabiliyor yukarıya,hatta daha yukarıya.. Sonraaa,Kuranda kalbin,hem akleden,hem hisseden,hem de ruh manalarıyla kullanıldığını farketmek,kalbin,kulüb dönen anlamı,inkilaplar yaşaması,kalpteki en büyük marazın nifak olması,ve iki çıkışlı köstebek yuvasına da nifak denmesi korkutucuydu.Biri olmazsa öbürü olurum,münafık işiydi.Kalp birden bire bozulmuyordu. Önce zeyğ,ufak bir sapma,sonra rayn,rics,her günah bir kara leke ve tevbeyle temizlenmeyen kalp kir,pas,sonra kasvet,katılıl,taşlaşmışlık,taştan beterlik,ateşin eritemediği tek madde taş,artık hiç bir şey kar etmiyor,ve tab ve mühür,artık kalbi kör,sağır,ve dilsiz olmak.. Kurtulmanın çaresi bol istiğfar,kendinin farkında olmak,kendinin farkına varmak.Geçen haftadan en çok kalansa ya neyin içini doldurduğunun farkına varırsın,döner boşaltır tekrar doğru düzgün doldurursun ya da ALLAH İÇİNİ ZAMANIN BİRİNDE ORTAYA ÇIKARTIR,o zamansa,hayat dersin geçersin ya da neden ben,ben ki..dersin,ya da artık herkes böyle dersin,ya da üzülür yine farkeder dönersin,döndürülürsün,çünkü sen dönüp duran kalbinin bütünüsün.. Allah hep kendine döndürsün,her döndüğü yerde vechini gördürsün.. demişim ağustos 2010 da..iki buçuk yıl önce... şimdi aynı ayetlerle yüzyüze gelince,daha amenerrasuludeki iç yangını sönmeden,son başa ulaşınca farkettim ki bakara çift dikiş olacak,sınıf tekrarı şart okumayı sökemeyene,ve Allah dedirtti ki...Allah içini zaman zaman ortaya çıkarır,ne merhametlidir O RAB,üstünü örtebileceğini,sevgiliden uzakta bu işin üstesinden gelemeyeceğini bilir de,döker sen, ortaya,sen toplamaya çalışırsın bataklıklar içinden seni...uzaktır sevgiliden,hekimden madden uzakta olmak,manen ol diyorlar el hak,ama kolay mı,niye tekkeler dergahlar yapılmış o zaman..dizinde yatmaya,yüzüne bakmaya,koklamaya,uyarısıyla ağlamaya doyamadığım..artık yalnızım..Bu dersi kabullenmiştim,öyle sandım...İlim ve amel imrendiğimdi benim,bulunduğum her ortamda,en zayıf halkaydım hep,yetişmeye çalıştım,burda şaşırıp kaldım,bana biçilen payeye alışamadım..sanki geri geri gidiyor gibiydi kalbim,dimağım..Her vericiyi sevgiliyle kıyasladım,hayal kırıklığı kızgınlığa dönüştü,kusurunu görmeye,bakış açısındaki sığlığı,bu kadar teknik meseleden bir şey çıkaramıyorum,bu benim eksiğimmiş,neye şükretmeli,ya rab hiç karşıma çıkmayabilirdi beni can evimden vuran sevgili,her acıya değer...severek acı çekmek,hiç sevmeden mutlu olmaktan iyidir...vurur seni yerden yere buna mı yaradı sevgin der biri,ölü sinekle oynayan kedi gibi hissedersin kendini... Tutup tutup sarıldığım,burdaki tek dert ortağım mesneviydi...17 aralık şeb-i arus törenine talib olurken hiç aklıma gelir miydi,hazreti pirin bana iksir içireceği,sırtıma tuz ve sünger yükleyip beni deneyeceği,tilkinin bana vaad ettiği yeşilliğin gafleti,iki aşık olduğunu iddia edeni birbirine sürtüp,bir ateşi tutuşturacağı...Kimse hikayelerin mesajını merak etmedi..Ben biliyordum,sormadılar,sen biliyor musun dedi mevlana,hadi ispatla yaşa...Hepsinde düştüm..Kendimi başkalarında seyrettirip haddimi bildirene kurban olayım.. Burası Mekke...temizleneceğiz..de ya rabbi setret,merhamet et,sen örtmezsen yaranı her gösterdiğin bir çizik daha atıyor,iltihap akıyor...Bir tek burada pragmatist yaklaşılabilir,bencil olunabilir galiba,sen de şöylesin deme sakın,sadece kendine bak,kendi eksiğine....Yalnızlığını dost edin,yanında durmaya çalışana teşekkür et,neyin varsa sakla ki kendin sakın görmeyesin...seçici geçirgen bir zar vardı değil mi hücrede,işte öyle bir zar çevir kendine...Ve cok sevdiğim bir dostuma değince nazar demiştim ki,gizlemeli kendini,tenhada melankoli ,kalabalikta neseli...boyundan büyük işlere kalkışma,mevlana mesela,otur tenhada an....tevbe, tevbenin tevbesi...tevbeler tevbesi... safer ayı,selam ayetleri..vesaire..vesselam...

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...