İnsanın iç sesi
Bir kuş sesine benzese
mesela
Adını mutluluk koyarlar mı
Koymazlar..
Kuş derken
der birileri
Yarasasi var
kargasi var
Var da var
Insan çok cahildir
Çoğu zaman
Bir bilse kendini
Bilmediğini kim-bilir
Kaç kuş var
Bilmediği bir dil
Bir kuş mantığı
Insansa çok zalimdir
Çoğu zaman
Ve en sevdiği cedel
Bir kuşu vurur
mesela
Geçip ölü bir kuşun
Karşısında durur
Kuş beyinli değildir
Çünki o
Akıllı olmanın hakkını verir..
Illa illa
Illa illa
Ehli aşk
der döner içime içimdeki kuş
Korkaktir o da
Çoğu zaman
Etrafındaki kedileri
Büyütür kafesinde
Biri ah der
Beni vursalar
Bir kuş yerine...
Göğe bakar bir kuş
Kafesin içinden
Ma yumsikihunne illerrahman..
kimse tutamaz kuşları
Ancak Rahman
Tutar nefesini
Bekleyerek
Son nefesini..
31 Mayıs 2014 Cumartesi
İç sesi
30 Mayıs 2014 Cuma
Kuş sesi 2
Şaban 1
Gerçek kuş sesi..
Hayat bir rüya demiştim değil mi sevgili günlük...
28 Mayıs 2014 Çarşamba
Kuş sesi
Artık yaşlanıyorum, iyice inandım sevgili günlük.
Iki gündür yaşam ağrısı denen şeyi uyumaya direnerek almaya çalışıyorum. Bi kek yapsaydi diyordu Dale Carnegie bi kek, belki intihar etmeyecekti. İçimde bin uçurum var dibine dibine yürüdüğüm. Olsun hatri kalmasın kekin ve dale in..yaşamak sevmek ve öğrenmek kitabının üzerindeki kız kaç kek yaptı kim bilir..olsun kek yaptım. Börek yaptım. Yapıp yesem intihar etmiş olacaktım insanı öldurmüyor kendisinden başkasının zehiri, birilerine götürmeye çalıştım.Goturdum goturemedim içimden iyi bişeyler çıkarmaya çalıştım, elim ancak buna yetiyor diyerek temizlenmeye çalıştım. Üzerindeki kıyafeti çıkarmak bedenini çıkarmak kadar zor gelir bazen, bunu başardım. Sonra...
Sonra ne mi oldu. .bi kuş sesi geldi bugün mutfakta kulağıma..yok şimdiden değil yıllar öncesinden, mavi evli o köyün uzak yerlerinden ..nasıl tatlı nasıl ahenkli ..kelime ve lisanlarin kifayetsiz oluşunun bir ispatı daha..nasıl der insan kuşun sesi "cik" diye..
Şimdi ben sana o sesi nasıl yazayım sevgili günlük.. cik cik ciik cik ciki cik cik cik..duyabildin mi?
Sanmam...
Uzun sessizlikler arasından öterdi bu kuş böyle bir cümle söyler gibi noktası virguluyle..bir şarkının dizesini notasini verir gibi..huzurun nakaratiydi sesi...
Yani ben bugün bu sesi duydum diye çok mutluyum.
Mirac gecesi kabeden eve zor döndüm. Goklerden yere tekrar inen Gülden nasipsizligime yanarak. Sonra nasıl avunur insan nasıl teselli bulur deyince içime içime, namaz geldi..Namaz teselli..Hayat teselli olmaktır diyordu hamedani Dale Carnegie intihar ederken Hamedani Hayy a tutunuyordu. Demek ki kekle teselli olamayan insan namazla oluyordu...ve teşehhudu namazın ezanla ve sehadetle ilk taze kan imanla uyumu..
Ela bi zikrillahi tetmainnel kulub mu diyordu o kuş?
Ela bi zikriiillahi
Tetmainne kuuulubi....
Şimdi duydun mu?
25 Mayıs 2014 Pazar
Oku
Oku..
Unutana kadar
Elif lam mimi gecip
Amenerrasulu ne gelerek
Unutmanin bile bütün hallerini
Senin onun öbürünün sınırlarını
Sana unutturani bulana kadar oku..
Oku ki bir Rabbin kerem sahibidir.
O kalemi ve yazmayı ogretendir.
Kusurunu setredendir.
Unutunca affedendir
Yayından çıkmış oku
Unutana kadar
Oku..
Unutursak ve yanilirsak bizi sorumlu tutma yı söylerken ağla, kalp kırıklarına basıp kanayan ayaklarin, affola....
Oku ki belki aslı hatirlarsin..umulur ki..miracdan bir hisse alasin. Ümmü haninin evine denk gelen bir köşede uykuya dalasin..Sen dalmisken, kendini unutmusken O nun olasin..
24 Mayıs 2014 Cumartesi
Uykuyu bölünce
Uykudan sonra
Elimde kalan
Hayatsin sen
Yeniden başlamaya
Değer ellerin
Icimde olunca
suya dokunmaya
alıp yüreğine serpmeye
bir karara varmaya
onu bulup barındırmaya
tutup cevrelemeye
güneş
ışığı beklemeye
böyle olunca
Ey leyl sultanı
Uykumu bölünce
Sen in nefesin
Duhaya yetişiyor
Bakışı kalbimin
Kabûl ettim
Acele ettikçe ben
Hiç
Yetisemedim..
kolaylaştırmana talibim
Sabah dar
Vakitlerimi
Gece kısa
Kelimelerimi
Gündüz ağır
Yüklerimi
Ruhundan bir nefes
Ruzgarindan bir ses
Rayihandan bir hisle
Sen HAYat
tut ellerimi
Bak kuyusunda bir gulam
Kalbimin
Daldır sarkit kovanı
Varsın kirilsin dikitlerim
Ben bu kokuya
Aşık değil miyim..
Her acı
daglanir da
Bir dağa yaslaninca
Bir hurma ağacına
Asılır
Unutmak istediğimiz
Adımız ya da
Yaşam agrimiz
Daglanmaz
Aşık olmayanın
Acısı
Onun için
Bir dağ başında
Yani yalnızlıkta
Yani bir başıma
Yani De ki ,O
Dediğin yerde
Bir tek
Ateşin lazım bana...
Uyandım
Suyun ve ateşin
Hatrına
Medyenle Turun
Tüm yürüyüşleri
Bilmediğim
Ruhumun
Hirayla Sevrin
Yalnizlikla zikrinin
Kokunla korkunun
Yolla refikin
Ve senin
ikiledigin ve tek bıraktığın
Ne varsa
Yemin ettiğin
Bir deve yavrusuna
Örneğin
Tan yerinin agarmasina
Zamana
Benim bilemedigim
Zamansizliga
Ermegi dilerim
Kolaylastirmani..
Ve leyl sırrına
Yürümeyi
Isra ile
Yükselmeyi
Kuyumdan
Uykudan sonra
Miracdan önce
Ölmeyi dilerim
Ölmeden önce...
22 Mayıs 2014 Perşembe
Uykudan önce
Hiçbişey söylemeden kivrildim
Kendimin yanına
Kırıldım kırılmasına defalarca
Olsundu bu
terkedemedigim kafesim
barınak
Sırtını dayamak
istemekten mutesekkil bir iş
cekyatta yatmak
Kendini duymak
istememek için
inşaat gurultusune doğru
Sağına dönmek
sonra soluna
sonra tekrar sağına
Düpedüz karşıya
geçmek bu uyku,
ölüm karşı kıyıda
Bir istinbat duvarı
kur içime nolur
Yaslanayim
Aglayayim
bir istinbat duvarı
Ağaçtan
Asilarak
Çekmek
Acıyı
Ağır ağır
Bir sonuç
Bir hal
Bir kal
Icimdeki derin sulara
Sal
-ma...
Bir an bırakma
Sırtımi sana dayarken
Yüzümü sensiz
Uyku duası
Adinla öldür
Adinla dirilt
Bir hal
Bir kal...
Çok uykum var
Nicedir
uyanmamacasina
Bir oyun uyku
Bir rüya umuduyla
Hilmine muhtaç..
Iyi geceler...
20 Mayıs 2014 Salı
Zamanlar 2
Gün aksamlidir.
Iyi ki..
Hayatımın şu devrinde
Otuz üçü geçmişken hem de
En sevdiğim zaman
Ikindi..
Gün parlaklığını kaybetmiş
Aksama dönmüş yüzünü
Otuz üçünü geçmiş yani..
Duası ,pencereden bakması,
Okuması, yemek yapması,
Tencere fısıltısı,
Suyun kaynamasi
Havanın kararmasi..
Aralık işte
Iki şeyin tam ortası
Karanlığa geçiş..
Duha vakti bir de
Diğer adı kuşluk , ondan mi
Okulda heba oluyor güzelim vakti günün
Iki tenefusten birine sıkıştırılıyor
Biri kahve
Biri nefes niyetine
iki rekat..
Mevsimlerden son bahar kış
Günlerden perşembe cuma
Hep sona doğru..
Haydan huya..
Gece ise nasibi sırrı Kutsi...
Nasibi muyesser ola...
19 Mayıs 2014 Pazartesi
Zamanlar
Bahar gelmişse çiçekler neselenmisse affet Allahım ölmek istemez kimse demiş biri. .
Ne demek bu..sebebin güzelliğine kapılıp musebbibi unutmak golgenin peşine koşup gerçeği unutmak değil mi ..
Tam da böyle bir zamanda ölmek isterim Allah ım affet beni..içim seninle bir hoş ser hoş ..dünya bezenmisken senin emrinle ..
Kaab bin malik geldi aklıma..acidi içim
Uyuyoruz nicedir bir acıyı bitirmek için..sanki bir muddeti var da acının uyuyunca bitecek için için..
Gel gör ki rüya var ..acının sonu yok..Bir tek O var acının son bulduğu..hem dert hem derman..
Uyku ölümün kardeşi..uyku geçici deva ölüm kalıcı..çiçeğe bahara toprağa insana...ah son nefesi güzel bir kokuyla alabilmek..
Hitamuhu misk..
Iste buna imrensin imrenenler...
11 Mayıs 2014 Pazar
Ayrılma vakti
Sevgili Günlük,
Madem her an bir yaratilistayiz her an bir firaktayiz öyle mi?
Öyle de bunu neden her an anlamaz da ille bir senaryoya replige aynaya fotoğrafa bir dizi resmi işleme muhtac oluruz.Acizlik budur sevgili günlük, ancak sözlerle bildiğin hakikattir aşk ise kuşları kiskanmaktan öte bir kalp acısı..anlamak anlayacağın..
Firaktan mi şikayet etmedesin günlerdir kendi kendine fefirru diyen ey, deme bana. Anın da hatırı vardır. Zamanın zamansizligin..nageh dedi bana zaman, zamansız bir apansizlik benimkisi sen bana bakmamayi öğrendin. Öyle yap o zaman.
Şehirlerin ulkelerin sur kapıları yok artık. Sembolik kalanlar bile nasıl kıymetli benim için bilsen buyucek bir kapının altından geçmek ve hıtta demek, siginmak af dilemek bir yerden bir diğerine geçmek ..ama kapıdan...burasını tam anlatamam. Belki ben de anlayamam çokça kendimi ,O bilir. Iste öyle. Modern zamanlar , pasaport tarihimiz dolmuş. Değişmek gerekiyormuş.
Kuşlar uçar kiskanirsin
İçin yanar geri dön.
Ara fon olsun.Esgalimin tam bilinmesi gerekiyor kuşlar gibi değiliz işte pecesiz, biometrik hesaplamalarla ayırdedilen kimliklerimiz var.Kaslarimin ucu ve elmacik kemiklerim görünmeli ve tebessüm etmemeliymisim..Şimdi yeniden,
Kuşlar uçar kiskanirsin
Icin yanar geri dön.
Herşey tamam. Iki dizimde iki çocuk, yüzlerine güneş vurmuş karanlık bir oda, nasıl mutlular, herkes birseyler dolduruyor boşlukta, kimbilir ne hikayelerle gelmiş bunca insan, yabancı bir tini gibi türkçe konuşuyorlar. Sekize sıra gelmedi mi diye mutemadiyen bağırıyor bir amca, amca nerelisin sen diyor biri, urfali! Hay ağzını opeyim! Araplar bunu ceviremezler, ben de ceviremem ,bir dilin başka dile cevrilemedigini evrilemediğini gün be gün ogrenmekteyim. Sıra bize gelmiş. Ama bir sorun var. Nüfusa kayıtlı olduğumuz yerlerden en küçüğü ortadan kalkmış, işte bir yabancilik hikayesi daha, baharli denen bir yermis, kim bilir nicedir orda bahar, kayisi agaclari da ortadan kalkmis midir, apartmanlara tirmanmis midir baharlililar asansor yapmis midir? Degismesi gerekiyormuş kimliklerin, hiç gormedigim baharliyi mi geçen zamanı mi işlerin bitmesini mi dusunmeliyim..Akmaliyim..Bir fotoğraf daha..Ne kadar zaman olmuş acaba ben fotoğraf cektirmeyeli? Yabancilik 2..Kaşimi yanagimi cekistirmeden bir fotoğraf daha..Kimlik için 2001de çekilmiş bir halim var simdikinin üzerinde, verilme nedeni evlilik, ben kendimi o sanıyorum o da belki ben sanıyor ama ikisi de değilim biliyorum. Yabancılık 3.Şimdi bu eski fotograf nasıl uzak ve ne yakın..Yeni evliyim, bir tuhaf telaş var yüzümde bir beğenilme isteği, biometrik bile cekilse belki tutmaz şimdiki halimi, o kadar diyeyim..1 aylık bir alt yazı tamamlıyor fotoğrafı,- hocam bu siz misiniz? -Gençliğim mi desem?-Yok da hocam bakışlar değilmiş , ne kadar değişmiş!
Yeni ve telassiz ve rötuşsuz halimi satın aldım. Alan memnun satan memnun, demem o ki sevgili günlük insan ne karmaşık, hem memnun değilsin kendinden hem gençlik kayıp gidiyor ellerinden..
Bir de sevgili günlük, verildiği yer cidde yazıyor ya çok yakışıklı duruyor, bir de son pasaport tarihime 31 agustos 2017 yazdılar da içime dokundu. Mahdut süreler de insanı çok korkutuyor. Sayılı gün çabuk geçer diyorlar ya, saymaya korkuyorum. Demem o ki sevgili günlük karmaşık bir içten sesleniyorum. Bir yandan ezan sesi geliyor..Her şey yeniden başlıyor ya o zaman..zaman falan da gidiyormuş ya, bir ses şöyle diyor , son fon
Yağmur yağar islanirsin
Kapim açık geri dön
Kuşlar uçar kiskanirsin
Icin yanar geri dön.
5 Mayıs 2014 Pazartesi
Gül dibi gibi
Gül dalına mektup bırakmak güvercin kanadina bırakır gibi..bir dalla resmetmek duani toprağa..
"Ben sana dua etmekten hiç bedbaht olmadım"demek..
Gül ki teri gül kokandir, toprak ki ona en çok yaklastigimiz alandır..Hızır ki bastığı yere yeşil bereket sacandir, Ilyas ki adı onunla anılan..
Ve faslı vasl..faslı gül her dem bahardir..
Dalından koparilan gullere care gülün dalına kosmaktir, solmamak için solumak farzdır..
Hızır ve İlyas nefesinden...
Hidirellez denilen böyle bi yadı Cemil olsa gerek..
Şimdi ben, simsiyah bir gülün dibine gidiyor gibiyim..
Şimdiye kadar ettiğim her duaya tevbeyle..
4 Mayıs 2014 Pazar
mevsimi na/geh
bir yarayı kaşiyorum
boyuna, enine
günlerin gecelerin
kabuk baglatmiyor ki
hayat dediğin
indiriyor sağanak sağanak
kalbimin
derinliklerine
acısı sagaltilmis
bir yerlerine
adına umut diyorlar
su gibi bir şey
acısı tatlısıyla
arada perdesiyle
korkunun ve titreyisin
bir his işte
öyle tarifsiz
sevgin
kan ve kir arasından
akan nehir
süt
seni bilişim
bir yarayı kasiyorum ben
gecelerse aylarca
süt sagmada kalbime
bir sagimlik canım var
ellerinde..
hem sen her yaraya merhemsin..
kimse ellemesin
bu mevsim
ki simdi adına Receb diyorlar
delili yok/muş bile diyorlar
belli ki solumuyorlar
hal bu ki ya Muhavvil
zuhurunun siddetinden
alıyor çiçeklerini bahar
bak gittikçe kısalan
cümlelerim var
bu üç ay ki içinde
kelimelerim var
suskunluklarim var
ve bir sırt yangını
bir buharlaşma isteği
bir tutma bir kavuşma eylemi
yaralarim ve devalari
korku ve umut
kadehte şarap ve süt
kalbinde asılı hilalin ucundan tut
tut ki
affedildin
yetmez mi
tum yaralara
değmez mi
ellerin
/
ellerin ki
ağaç gibidir
kök salar benligime
çiçek gibidir
adı adım olsun isterim
guvercindir kanattir göktür
bu yara ki tabibim
artık sizindir, bana yüktür
mudahalemden biçare yare
artık devasi mevttir setrdir örtüdür
ellerin diyorum
öyle derin
/
sen bana bakma
utanirim
ben sana
susayim
bilirsin
çok dayanamaz
uzaklığına
kalbim
bu mevsim
beni sen al,
bana bırakma
bir göz açıp kapama
bile olsa
acır kanar içim
sen bana bakma
al beni benden
ver bana seni
bak
tamamlayamiyorum
kelimelerini