Geçti ömrümün baharı...
Eyvah narım da yandı...
Dışarda sonbahar...
Gönlümde sonbahar...
Ötüyor kuşlar,
Ötüyor kuşlar...
Parça parça
Şiiri ömrümün,ahı...
27 Ekim 2014 Pazartesi
Telli dualı
24 Ekim 2014 Cuma
Dua arası
İki cuma arası
Karanlık rüyalar
Sığınan dualar
Yorulan uykular
Uykulu sabahlar
Iki cuma arası
Umudumuz cuma
ezan kamet
Öğle ikindi
Umudumuz dua
Iki salavat arası
Nahnu beyne yedeyk ya Rabbi...
17 Ekim 2014 Cuma
Cuma
Haftada bir manevi bir alışverişi olmalı insanın. Belli bir süre bir manevi atmosfere maruz kalmalı. Ekmeksiz yaşar da sohbetsiz yaşayamaz kalbi olan. Bu öyle üst bir durum değil asgari ihtiyaç. Vallahi!
Delilim de var, Cuma hutbesi...ayetle hadisle sabit...Nefes almakta zorlanan kalbimize iki kür halinde belli bir vakitte, hele burda Mekke de , dünyanın her yerinden gelmiş müslüman kardesinle yanyana yürek yüreğe omuz omuza aynı duayla...Dil kuranin rasulun dili dua kuranin ayetlerinin...aminler her milletin temsilcilerinin..
En azından haftada bir duymali insan inandığı doğruları , taze kan...
En azından haftada bir ağlamali sarsilarak...
Bugün hutbe güneş ay ve tabiata bakmakla tefekkurle başladı hatibin ses tonu ve ayetlerin ihtisamiyla yükseldi yükseldi bir yerinde hepimiz kendimizi kaybettik galiba, tefekkürü mevtti yapılan, imamın hickirikla sustugu yer cennet ayeti...ve o sessizlikte sadece gozyaslarinin sessiz sesi ve hickiriklar duyuldu uzunca...iki rekat cuma namazı.
.Tarifi imkansız bir temizlenme hissi...
Haftada bir en azindan bayram yapmalı kalpler, Cuma bayramimiz olmalı....
15 Ekim 2014 Çarşamba
11 Ekim 2014 Cumartesi
Hayatımızın hangi ayetindeyiz?
Hıçkırıklı gözyaşlarımı hatırlıyorum o büyük mescidin yaz sonu son tefsir dersinde, eylule kadar bir fasila bahsinde. Ayetlerin fasilasi var mıydı? Kurana ara veriyor muydu hayat? Nasıl ihtiyacım var benim diyordu içim bedenimle de bu havayı solumaya, ilk anda gerçeği otelemeye meyyal bir mekanizma var içimde artık biliyorum. Kuran fasilasiz devam ediyordu ayetler tatilsiz iniyor hayatımıza , zamanın neligi felsefesine dalmaya gerek yok. Dehr..dem..vakit nakdi hayatın ,akıyordu. Ne ki hazmı lazımdı ayetlerin yasanmadan geçilmesi, kayanin üzerine yağan yağmur gibi..hissiz, üzerinden akıp giden değmeyen..Halbuki biz o büyük mescidde cennet bahcelerinin kokusunu aldık tadını hissettik görünmeyen güzelliğini duyulmayan sesini munbit bir toprağı olmak istedik o bahçenin..ağlamak elzemdi. Ağlamadan yumusamadi toprağı kalbimizin..
Tefsir dersi fasıla verdi tefsir olaylarla devam etti. Isa as havariler mucize sofralar canlandı geldi. Ağladık sıkıştık daraldık kah bu sırrı içimizde sakladik kah söylemeyi denedik.Agladik.Ayrilik vakti geldi.Bu sefer Mekke ye bambaşka bir hal içre geldik. Ozleyerek , gözümüz arkamızda kalmadan. Sırrı bu yaşayan tefsirin aciz akıl unutuyor belki baglamayi ama kalp yaşıyor ancak üzerine düşünmekle bulunuyor sonra bağlantısı benim gibi hayat acemilerinde olaylarla ayetlerin.
Birr diye bir kavram vardı kocaman..Bizim hayatımızda türkçe karşılığı olmayan onun için zorlamak zorunda olduğumuz sinirlarimizi.Her tavafin sonunda istediğimiz ebrardan olma fikri bunun yanında.
Bakara ve Ali İmran öyle iç içe ki..o iki çiçeğin kokusu birbirine öyle karışıyor ki..
Birre iyiliğe ermek dersek,
Şu halde yalnız iman, tam, kâmil hayra, iyiliğe ermek için yeterli sebep değildir. İman ve ilimden sonra amel ve özellikle (Allah yolunda) sarfetmek ve harcamak da gerektir. Hem de bu harcamak ne kadar sevgili şeylerden olursa, o kadar kıymetli olur. Allah, harcanılan hoş veya nâhoş (güzel olmayan) herhangi bir şeyi bilir ve ona göre sevabını verir. Fakat asıl iyiliğe, yüksek hayra ulaşmak, sevilen şeylerden harcamaya bağlıdır. Bundan dolayı Bakara Sûresi'nde geçen "birr" ve "infak" âyetlerini (Bkz: el-Bakara, 2/3, 44, 177, 189, 215, 219, 261, 264, 265, 267, 270, 272, 273, 274.) hatırlamalı ve ona göre İslâm'ın hükümlerini yerine getirmeye hazırlanmalıdır.
Birr: Bakara Sûresi'nde (Bakara, 2/177) âyetinde de açıklandığı üzere ihsan (iyilik etmek), geniş hayır, tam hayır demektir. "Birr" ile "hayır" arasında şöyle bir fark da göstermişlerdir: "Birr", hayra ulaşan ve kastedilmiş fayda; "hayır" ise -kasıtsız bile olmuş olsa muhakkak faydadır. Birrin zıddı ukuk (isyan etmek), hayrın zıddı şerdir. Bununla beraber "birr", hıns (günah) karşılığı da kullanılır. Burada birr'e erişmek, hayır ve iyilik etme sıfatıyla sıfatlanmış olmak veya "İyiler mutlaka nimet içindedirler." (İnfitar, 82/13) âyetinin delaleti üzere iyiliğe ve ilâhî sevaba ermek mânâlarından her biriyle tefsir edilmiştir ki, ikisi birbirinden ayrılmazlar. "Allah asla sözünden dönmez." (Âl-i İmran, 3/9) âyeti gereğince Allah'a söz vermek ve anlaşmada tamamıyla ayak direyerek ilâhî vaade tamamen kavuşmak, ermek mânâsı, her ikisini de içine alır. Buna göre iman, dinin temeli; birr, dinin gayesi demektir. Hak tevhid, hayra erişmek: İşte din, bu iki esasın mahsulüdür. Ve bu şekilde bu âyet, kendisinden önceki iman konularının bir sonucu, kendisinden sonraki hükümlere dair konuların da mukaddimesi (başlangıcı) yerindedir.
Elmalılı h.y.tefsiri
Bekke ayeti ve istataa, Mekke ,un ufak olmak ve kudret, üzerimizde Allah ın hakkı. Birr, infakin en sevdiğinden, canın rahatin , hijyenin ,malın, bedenin ve haccın. Kurbanın..Bu kelime obekleriyle anlatmaktan aciz olduğum bir sürü bağlantı.Ali imran ayetleri kelime taramasi ve temmuz-ekim gundemiyle beraber okunmasi gereken.Ibrahim as..ve haccın menasikleri. Kudüs ve Mekke..Filistin ve Türkiye..yevmi buas..kardeşlik ve fitne..Yahudiler ve biz..Allah ın ipi...
(bknz Elmalılı tefsiri Ali İmran 92-103)
Sarılmak
Sımsıkı sarılmak
Sarılmak sımsıkı
Allahın ipine.
Dağılan kalplerimize
Taşlaşan yerlerimize
Ayetlerin surelerin degmedigi yerlerimize
Şifa niyetine
Velhasıl tefsir değil tefsir dersi ara vermişti. Bir fırsat, ayetler hazmedilir mi acaba diye. Ben yutkunuyorum hâlâ..
Tek çaresi var kalbimin Ali İmran parolası Ya hayy ya kayyum...sen içimizde beğendiğin kökü canlandır Rabbimiz, sen tut ayakta mufid bitkileri, bagrimizdan güller yetissin hayalimiz, bir gül bahcivani öğretmenimiz ve elinde dikenler gülsüz..sen ayetlerinden muhkem kaleler yap içimize siginabilecegimiz, mütesabihler içerisinden senin sevdiğini seçmeyi öğret bize..Bizi yağmur gibi ayetlerinle yıka,besle, ipini tutmamizi nasip eyle..
Şu an tefsir dersi bitmek üzeredir belki de... Uzagi yakını hepimizi halkaya dahil eyle..
9 Ekim 2014 Perşembe
Perde
Perdelerle dolu bir yolda yürümeye çalışmak yaşamak, ışığa hasret..Işığın orda olduğunu hissederek. Zuhurunun şiddetinden gaib olana Nur gerisine zulumat derken kastetmiyor muyuz perdeleri...Nurun tam hissedilecegi yerde öyle çok perde var ki..Hayatın her anında. Her sabah güneşi görmek için perdeyi açmak gibi her olayda geceden çıkmış ,yeni doğmuş olayın üzerindeki perdeyi aralamak belki hayat enerjisi..Hayatta olma belirtisi..
Arafat meydanindasiniz. O mübarek an.Dualarin kabul olundu mu diye düşünmenin hata olduğu tek yer..perdesi yol yorgunluğu perdesi çadır açlık uykusuzluk taş toprak tuvalet sırası..
Gecenin ortasi seher..yok mu affedilmek isteyen sevilmek sevmek isteyen diye seslendigi Rabbin..Perdesi katıksız uyku..
Içinizde bir canlı yaratılıyor.Bir canlı büyüyor bir mucize olarak her an. Perdesi bulantı halsizlik hastalık hali.
Bir bebeğiniz oluyor. Kucağınızda , sizin kokunuzu tanıyor , içinizden sadece o zaman kaynayan sütü emiyor. Gözlerinize bakıyor. Perdesi bakım zorluğu, beslemek uyutmak fazla kilolar donulemeyen eski alışkanlıklar..
Aşık oldugunuz kişiyle evleniyorsunuz ya da hep istediğiniz o mesleğe kavuşuyor ya da en gitmek istediğiniz o şehre yerlesiyorsunuz. Perdesi sıradanlasma , günlük hayat, güzelliği kolay tüketmek...
Kabe'de tavaf ediyorsunuz. O en muhteşem zamanı bütün ibadetlerin. Etrafında dönüyorsun kalbinin ve bu beytin sahibinin. Perde mi? Yandakinin sana degen terligi, arkadakinin senin omzuna vuran eli, önündekinin namaza duruşu, otekinin konuşması berikinin cep telefonu, sunun fotoğraf pozu bunun kıyafeti kültürü kokusu vs...
Ravza dasiniz.Efendimizin cennet bahçesi dediği yerin hemen önünde , önünuzdeki bentin açılmasını bekliyorsunuz. Vefatimdan sonra ziyaret eden hayatımda ziyaret etmiş gibidir dediği yer kainatın rahmetinin. Perde mi? Acele, ben geçeyim cennet bahçesine önce, aman Afrikalılar geliyor:) sen beni tut ben seni ...
Dünyanın kuralı bu nimet+zahmet, zahmetsiz nimet cennette..cennet bile cenne ortulmus olan , sarılmış etrafi nefsin istemedikleriyle. En sevdiğimiz yemeğin bile öyle çok perdesi var ki.. O en sevgilinin perdesine hayal güç yetmiyor , tek perde açma gücü var O nda..La havle ve la kuvvete illa billah ta..
Parola:
Ya hayyu ya kayyum da...seçen hayat veren ayakta tutanda.
Ilim bile perde artırırken nefs basamaklarinda. Tek care aşk dilenmekte, aşka tutunmakta....
Neyin perde yirtan namelerini kainatta duymakta..
Kolay mı? Zor..zor mu? O na zor yok...
not:bu güzel pencere fotoğrafının perdesi de onu kirpamayan olduğu gibi koyan zât:ben:)
Kurban
Kurban olduk mu dersin sevdicegim?
Yaklaştık mı dersin yürüyerek kuyuya..
Başımızı koyduk mu toprağa ..
Sağ yanımıza..
Bıçağın sırtına..
Hani bizi en sıktığı yerde hayatın
Hani en dar yeri geçtiğimiz kapıların
Teslim ol dediği yer olayların
Tevekkülle karşılaştığı o ince çizgi çabanın
Haklı olduğunu ispattan vazgeçtigi yer mantığının duygularının..
Hiç bişeye gam yemem dediğimiz o yer sen bana değilsen dargın..
Ince bi sızı gibi aktı mi kanimiz gözümüzün önünde
Titredi mi vucudumuz acıyla..
Ve sekineyi yaşadı mi toprağa uzanmanin huzuruyla..
Sağ yanına..
O na kavusturacak bıçağın sırtına..
Yaklaştık mı dersin kuyudan semaya
Kurban olduk mu dersin sevdicegim..
8 Ekim 2014 Çarşamba
Taşlama
Taş topladik bir kayaliktan gece vakti..
Taşlamaya azmettik taslasmis birşeyleri..
Taşın büyüklüğü önemliydi.
Taşlananın da öyle..
Saatlerce yürüdük elimizde taşlarla
Saatlerce ve günlerce
Üç gün bir gece
Dillerde büyüklük hece hece
Saatlerce yürüdük ateşten izlere
Icimize cemre düşmüş cemreler düşmüş
Bunun için yürüdük
Ateşi su söndürür
Suyu ateş..
Bir gün elimize bir yağmur aldık da yürüdük..
Yağmuru ateşin değil kuyunun başında bulduk.
Bir gece vakti taş azığı topladık
Ille gece ille cephane
Aziksiz yola cikmadik.
Cadirlarda kaldık tavanimiz göktendi.
Suyu temizleyici kılan Allah a hamdettik
Ayagimizin altı temiz kılınmış çöllerdi.
Çöldü, sicakti, kalabalikti, uzaktı
Allah ın kulu çok, kulları elleri açık
Ayaktaydi, yan yatar, oturustaydi.
Kullar yola düşmüş, yol onlara akmisti.
Bir marifet bir şuurdan sonra taş atabilirdik
Bir bilgi bir bilincten sonra savasabilirdik
Bu yol öyle kendine has öyle bizceden uzaktı.
Bu talim
Bu terbiye
Bu tatbikatı ölüm
Işte yüz suresin
Iz suresin diye
Ibrahimin ismailin hacerin
Bütün peygamberlerin
Ve efendimin
Peşinde...
Izleri öyle mübarek izleri öyle apaçıktı.
1 Ekim 2014 Çarşamba
Ben yağmurda doğdum
Ben yağmurda doğdum
Ben yağmurda geldim bu dünyaya...
Ilk gençlik yıllarımdan 35 .ekimime uzanan bir ezgi. Sonbahar hep en sevgili..Eylül hüzün ekimi. Yapraklar ağaçlar ve yağmur..penceremde yağmur damlası, hüzündeki huzur..Nerden beslendiği bulunamayan çocukluktan taşınan bir faslı hazan..
Dua dua dile gelen kalp yükü..30 undan sonra "elhamdulillahi ezhebe annel hazen"dedirten , kalıplaşmış mutluluk avuntularindan, beklemekten, beklememekten, leylaktan ve sonbahar yapraklarindan bile vazgeciren bir hal..
Ama yağmur başka...Rahmet demişiz adına..yağmaz kendi başına, indirilir inzal edilir Hak tan..yağmuru beklemekten vazgecmesin kimse..Rahmetten umut kesmesin." La tey'esu min ravhillah"..Rahmetin kokusundan..Yagmurun kokusundan..Musa gibi varıp medyen suyunun bulunduğu yere "Rabbi inni lima enzelte min hayrin fakir" Katından indirecegin her hayra muhtacim ben desin içimiz ille içini dokecekse..
Dönüp dururken beytinin etrafında Allah ım bize efendimizin kevserinden içir, la nezmeu bagdeha ebeda , bir daha hic susamayalim,diyelim.
Allahım sevgini bana soğuk sudan sevimli eyle diyen sevgilinin kevserinden isterken, Kabe de altinoluktan kalbimize akan buzlu bir su hayal edelim. Edelim ki su hayattır. Ve cealnalmae külli şey in hay..herseyi sudan yaratana içli içli yakararak yağmur bekleyelim.Hic vazgecmeyelim.
Bugün benim doğum günüm.
Bir perşembe günü doğmuşum , diğer persembelerden farklı değil özel değil.
Ama bugün doğum günüm. Perşembe .Zilhicce 8..Ekim 2..yevmul terviye..Terviye günü bütün günlerden farklı işte. Yine yuruyelim kelimelerle, terviye suya kandırmak demekmis.Arafata gideceğiz arefeyle.su için , için için yalvaracak sonra marifetini isteyeceğiz. O nu bilmeyi. Rahmetini..ki
Suyuna kandirsin..
Susuzlugumuzu tek duyan..
Bizden iyi bilen çöllerimizi...
Çöle düşen yollarimizi..
Kuruyan dallarimizi..
Çatlak topraklarimizi..
Rahmetiyle sulasin..
Suyuna kandirsin..
O nun suyu ki, kandikca kandirmaz..