Ağaçları , taşları , otları , çiçekleri, akşam gün batımında hayvanları, toprağı suluyor..
Bir küçük kız çocuğu yürüyor toprağın üzerinde iz bırakarak , izine bakarak .. Sırtını pınara yaslayarak .. Yüreğine doluyor suyun ruhu , kaynağından .. Bir duru su oluyor küçük kızın gönlü sonunda . Şehirler insanlar görüyor , dumanlı şehirler , soğuk kışlar , susuz çöller görüyor. Daralmıyor yüreği , izleri takip ediyor . Büyüyor, büyütüyor gönlüyle suyun etrafına toplanan gönülleri ..
Ne zaman özüne dönse hatırlıyor sesine ses veren dağları, çiçekleri bağları, suyu..
Su..
Su, tutar yüreğinin elini bırakmaz , tutar Medine ye götürür . Dünyanın keşmekeşi , sıkıntısı albenisi eğlemez , tutar medineye götürür su..
Yerleşmeye yayılmaya ebedî kalmaya meyilli beden kendini aşık suya verince , yolunu bulur meylini bulur , hedefini bulur .. Yol catallandikca yürek yorulur , susuz kalır , yol uzar , menzil kaybolur..
Su gibi billur bir ses duyulur susuz gönüllere , gönüllerin efendisinden ;
" Bu dünyada bir yolcu gibi ol "...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder