''
O yıllarda Allahtan başka dostumuzun olmama sebebi, Allahtan başka dostumuzun hakikaten olmamasıydı. :) Evet, bizi çok aşırı insan kapasitesinin üstünde sevenlerimiz ve kendisini haddimizi aşarak deli sevdiklerimiz, anamız bacımız kardeşimiz, eşimiz dostumuz yoldaşımız varsa da, onlardan yana bir beklenti içerisine girmeye sıcak bakamıyorduk, çünkü çok ufacık azıcık bir beklentimizi bile karşılayamasalar nasıl kahrolacaklarını biliyorduk. Bunca imkansızlık içerisinde onları bir de biz üzmektense kafamızı kaybetmeyi yeğliyorduk, ki kafamız çok değerliydi, özel bir tasarım sonucu, özene bezene yaratılmıştı, mühim bir kafaydı kafamız, koleksiyonluktu. O kafayla her şeyi anlıyorduk, anlaşılıyorduk, çünkü araya fanilik girse de aramızı yine Allah yapıyordu, çok acayip yapışları vardı onun. En kral arkadaşımız, yegane dostumuzdu Allah, o yıllarda ve sonraki yılların tamamında ona resmen tapıyorduk. Biz ona azıcık emeklesek, o bize uçarak geliyordu. Hem "Size şurdan bir uçarım..!" anlamında ağzımızın payını veriyor, hem de "Yettim ya kulum!" anlamında derdimize derman oluyordu. İşimize el atmaya görsün, olanlar oluyordu celle celâlüh.''
mustasan da mustafasan da yazısı da başka bir alanıma iyi geldi..tugçe mutlaka oku:))insanların beni nasıl algıladıklarını önemsiyormuşum çokça,burda susmayı deniyorum..''Aslında ben'' cümlelerimi yutmaya çalışıyorum..
okuyacağım inşallah... yurt ortamında kaynatma potansiyeline üzülmüşsün, sanırım ben bi kaç kız buldum mu etrafımda hemen o moddayım :( ben de bu hafat ona üzüldüm biraz... haşarı çocuk, ince düşünce, kocaman yürek.. hangisi olduğum henüz bilinemiyor :)hep yaz, hep...
YanıtlaSilcanım bizde sizi çok özlüyoruz..her cumartesi,derse içim buruk gidiyorum,gözüm yaşarıyor,ama derse oturunca seni hissediyorum,halkanın içinde yanımda...tuğçeyle aynı fikirdeyim sen hep yaz...
YanıtlaSil