Ne cüretkar aslında cümlelerimiz..
Ne makul,ne mümkün ve ne de masum şu bir türlü oluvermeyen isteklerimiz..
Halbuki bir de baksak her küçük istek yan yana geldikçe doymak bilmeyen bir şeyiz..
Bir düşünsek,önce belki sadece yemek yemek,üzerine..
Çorba yemek pilav salata tatlı menüsüne arada bir dur deyip dışarıda yemek isteyişimiz..
Ya da çorba içince otomatik olarak yemeği bekleyişimiz,yanına pilavı ekleyişimiz,salata sağlıklı,cacık yakışır,yemek bitti,hemen çay,yanına tatlı bir şey var mı acaba deyişimiz..
Ya da çorbanın şunu eksik,tarhana en iyi tabirle klasik,pilav boş karbonhidrat ,yenmez,salataya farklı bir sos lazım,üzerine belki mısır,şerbetli tatlı sevmem,şöyle lıght bir sütlü tatlı,yanına bergamot aromalı,şekersiz çay,renk tutmamış ben açayım,az yiyorum,yediğimi seçiyorum,yemek yemek zevk işi deyişimiz..
Ya da aynı yemeği üst üste yiyemeyişimiz..
Ya da sade tatları artık görmezden gelişimiz,süt içemeyişimiz,yumurta yiyemeyişimiz,ekmeği bile seçişimiz..Peyniri pastada kullanıp ekmek arasında yiyemeyişimiz..
Ya da oruç hali,iftardaki ilk yudum su,bir hurma,bir kase çorba hem de ne büyük lezzetle..Bırakırsan orada lezzet damağında,sonuna vardırırsan adet edindiğin gibi yine o şımarık lezzetsizlik her yanında..
Neden en çok sevilen çocuğun sevilmiyorum diye sitem etmesi..
Neden genelde 100 alan çocuğun 93 alınca ağlaması,95 alanı kıskanması..
Neden elbisesi çok olanın bir türlü hayalindeki elbiseyi bulamaması..
Neden annesi babası ona pervane olan tek çocuğun hoşnutsuzluğu,marka tutkunluğu,ve neden 5 çocuklu bir ailenin ortancasının diğerinin verdiği eskiyle mutluluğu..
Neden bir hastalık sıkıntı gelmeden için için yakaramayışımız..
Neden mesela bir gece mutluluktan uyuyamayışımız,çok sevdiğimiz ayı seyre dalamayışımız..
Neden namazı doğru düzgün kılamayışımız..
Neden vücut sağlıklı,akıl başta,ruh arayıştayken bom boş işleri esas alıp aralara namazı katışımız..
Neden doyunca daha zor namaz kılışımız..
Neden namazda konuşamayışımız,neden en az vakti ona ayırışımız..Onca anlatılmasına ve tek ip olmasına rağmen bir türlü sarılamayışımız...
Neden işlerin halli için namazsız bir aralığı daha uygun bulmamız,sonra namazsız aralığı rahat bulmamız,sonra hep aynı dibe ,belki daha da dibe inişimiz...
Neden dua diye hep şikayet edişimiz..
Neden himmet değil,hep nimet isteyişimiz..Nimetin devamına kendimizi liyakatli hissedişimiz,yatıp kalkmamızı namaz zannedişimiz..
Neden yatağın ve sofranın ve geçici arkadaşlıkların hakkını verip sıra namaza gelince yan yatışımız..
Nimetten,bol nimetten,şükredilmeyen nimetten,görülmeyen nimetten....
Farkedemedik mi...Eksiltelim o zaman..Yine bir matematik formülü candan..İçinde devam eden sonsuz bir 'şu nimetin fazlasının fazlasının fazlasının fazlasının............................fazlası' problemi var.Ters işlem yani.Eksiltelim o zaman..Elde kalan asıl nimeti bulalım,artık bir sonuç alalım.Allah ım yalvarırım..z.
Bağlantı:Ey İsrailoğulları anın,hatırlayın nimetimi ki....
tutup omuzlarımdan sarstın beni... ne denir.. allah razı olsun..
YanıtlaSilşımarığız,nankörüz,herbişeyiz... yazdıklarını okuyunca utandım,ağladım,hiç oldum bir anda.Ne doğru söylemişsin, ne güzel konuşturmuş Rabbim.Ama benim içimi asıl acıtan ne biliyo musun? Yanlış yolda olduğumu bile bile yola devam ediyor olmam.Ölmeden önce ölmeyi becerememem.Allah hepimize hidayet nasip etsin inşallah Sevgili Nagihan,Allah senden razı olsun.
YanıtlaSilnasıl güzel bir yazı.tekrar ve tekrar okudum. Allah razı olsun.
YanıtlaSilAllah bunları bana söyleyenden,ve böylesi kendine dönen sizlerden razı olsun...
YanıtlaSilYüreğinize sağlık..
YanıtlaSilNe güzel anlatmışsınız doyumsuzluğumuzu..
Nefsimizle mücadele edemiyoruz veya etmek istemiyoruz sanırım..
Sürekli gözümüz daha fazlasında malesef..
Rabbim bugünlerimizi de yarınlarımızı da hayreylesin..
Muhabbetle..
zeliha,bil mukabele,duayla..
YanıtlaSil