Gitmeli insan bir ıssızlığa, yanına üç değil hiç bir şey almadan dedi Nedim Hazar ,tamam dedim..Çiviler ve kesmeyen bıçaklar dedi Hilal,tamam dedim.Dücane Cündioğlu,kendi kelimelerinle tanımla dedi,Kafka nın gözlerine bak,yol ol,tamam dedim..
Biri Milenayı kıskandı,sevilişini,ben Kafkaya imrendim..Aşık olmak kazandırır,her gün mektup yazmak maşukuna,zaten nal izlerinin ters istikameti gösterdiği şu aldatmacalı dünyada,kaybeden kazanır...İnsan aşık olduğu kişiyle evlenmeli mi bilemedim bugün nişanlı bir arkadaşımla konuşunca.Ahmet Muhtar Büyükçınar geldi aklıma.Aşık oluyordu da genç yaşında,bu aşk,içimde öylece kalsın bitmesin deyip,kendisine de aşık olmuş maşukunu bırakıp ilmin peşinde koşmaya devam ediyordu..Kafka da Milenayı ısrarla uzaktan seviyordu kanımca..
Günlerdir sırtımda bir ağrıyı taşıyorum,içimde çırpınan bir kuşu,bir de üstümde sarı yapraklar sanki.Çay içiyorum bolca..İnliyor bir ses,mırıldanıyor acıyor kendine filan,şu hilalin videodaki hayvancağızın sesi gibi.Kalkıp buzdolabına baktım,sırtıma sürmek için bir ilaç buldum,elimin yetiştiği kadar sürdüm,sürdüm..Biraz sonra kızarmaya başladım,biraz alerji yaptı sanırım,evet her yeni durum için biraz alerjik bir bünyem var,alışkanlıklarıma sıkı sıkı bağlıyım bu yüzden,yani canımı acıtan o yerde,senelerce kalabilirim...Ama ağrı hafifledi.Bu kadar mıydı yani..Bir de karşı komşuma sormayı düşünüyorum nasıl bu kadar normal bir hayat sürebildiğini...Normal bir hayat yaşama konusunda çok beceriksiz hissediyorum kendimi..Onu da İbrahim Tenekeci abi söylesin,
''yükseklik korkusu olan bir kuş gibi yaşamak hayatı'' benimkisi...Ama kararım şu,insan varsa eğer aşık olduğu biri onunla evlenmeli,daha aşk dağında çıkacak çok yol var belli ki...Doruğu hedeflemeli,eteklerde piknik yapma hayaliyle ömür bitmemeli,bir de unutmamalı psikolojik sebepleri sıralarken kas gevşeticiyi...
Biri Milenayı kıskandı,sevilişini,ben Kafkaya imrendim..Aşık olmak kazandırır,her gün mektup yazmak maşukuna,zaten nal izlerinin ters istikameti gösterdiği şu aldatmacalı dünyada,kaybeden kazanır...İnsan aşık olduğu kişiyle evlenmeli mi bilemedim bugün nişanlı bir arkadaşımla konuşunca.Ahmet Muhtar Büyükçınar geldi aklıma.Aşık oluyordu da genç yaşında,bu aşk,içimde öylece kalsın bitmesin deyip,kendisine de aşık olmuş maşukunu bırakıp ilmin peşinde koşmaya devam ediyordu..Kafka da Milenayı ısrarla uzaktan seviyordu kanımca..
Günlerdir sırtımda bir ağrıyı taşıyorum,içimde çırpınan bir kuşu,bir de üstümde sarı yapraklar sanki.Çay içiyorum bolca..İnliyor bir ses,mırıldanıyor acıyor kendine filan,şu hilalin videodaki hayvancağızın sesi gibi.Kalkıp buzdolabına baktım,sırtıma sürmek için bir ilaç buldum,elimin yetiştiği kadar sürdüm,sürdüm..Biraz sonra kızarmaya başladım,biraz alerji yaptı sanırım,evet her yeni durum için biraz alerjik bir bünyem var,alışkanlıklarıma sıkı sıkı bağlıyım bu yüzden,yani canımı acıtan o yerde,senelerce kalabilirim...Ama ağrı hafifledi.Bu kadar mıydı yani..Bir de karşı komşuma sormayı düşünüyorum nasıl bu kadar normal bir hayat sürebildiğini...Normal bir hayat yaşama konusunda çok beceriksiz hissediyorum kendimi..Onu da İbrahim Tenekeci abi söylesin,
''yükseklik korkusu olan bir kuş gibi yaşamak hayatı'' benimkisi...Ama kararım şu,insan varsa eğer aşık olduğu biri onunla evlenmeli,daha aşk dağında çıkacak çok yol var belli ki...Doruğu hedeflemeli,eteklerde piknik yapma hayaliyle ömür bitmemeli,bir de unutmamalı psikolojik sebepleri sıralarken kas gevşeticiyi...
Tam da facebookta paylaştığım ayete rast geldi.
YanıtlaSilDe ki: «Herkes bulunduğu hal ve niyetine (karakterine, fıtratına) göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir.» İsra.84
Herkes kendi normalini yaşıyor, bireysel ve grup olarak. herkes kendine iyi gelen iyi hissettiği normalini yaşıyor, genel ilahi kuralların dışına çıkmadıkça sorun da değil:) ama bu ayet bana iyi geldi, gördüğüm her güzel insana benzemeye çalışınca başaramadığımı ve huzursuz olduğumu gördüm. zaten demek ki herkes fıtratına göre yaşarmış. güzellikleri taklit etmek iyi de tıpatıp olmazmış ve buna da takmamak lazımmış (bu kısımları kendime yazdım sanırım:))
herşeyin doğrusunu Allah bilir, gönlüne iyi geleni yaşamak lazım belki de; "normal" olan, bize iyi gelen iyi hissettirendir belki de..
dua ile uhtim.. gecmiş olsun.. (elinin ulaşamadığı yerler icin beni cağır ben sürerim ilacı:))
kendini rahat bırakmak lazım rahatlatmak, Allahın bizim üzerimizdeki güzel eline güvenerek özgürce uçmak uçmak. normal olmak sıradan olmak tuhaf geliyorsa insan sanırım kendini bir yerlerde mükemmel olmaya veya sıradışı olmaya zorlamış oluyor bende böyle oluyor en azından. oysa idealist olduğu için değil. kendini sıktığı için kastığı için... kendinden beklentilerini fazla yüksek tuttuğu için. leonard cohen'in bir şarkı sözü: "herşeyde bir çatlak vardır. Işık, içeriye böyle sızar." bizse çatlakları sıvamakla uğraşırken ışığı kaybediyor olabiliriz.
YanıtlaSil