ve kelimeler....kelimeler, seni istediğin şeyi aramaya teşvik etmeleri açısından yararlıdırlar ancak aradığını kelimelerle bulamazsın. Eğer bulabilseydin, bu kadar çabaya ve nefs mücadelesine gerek kalmazdı...

16 Şubat 2014 Pazar

Cam kırıkları...

Cam kumdan yapılıyor malum/mu?
Kumdan yani topraktan..
Hep bildik bir bilginin yeni ogrenilmis gibi olmasına ne deniyordu?
Böyle kesif karanlık bir şeyden böyle şeffaf bir şeyin çıkması ne umut verici ne latif..
Biz de topraktaniz ya, cam olabilme ihtimali şeffaf kul olma ihtimalini besleyebilir belki.Seffaf kul tabirini Abdülkadir geylaninin ,takva ;kalbini bir tabağa koyup aleme utanmadan sunabilme halidir, tanimini delil olarak sunabiliriz.sonra cennet libaslarinin özelliklerinden kac kat olsada içini gosterme halini, takvaya kuranda ısrarla libas denmesini..Aslinda toprak da canın libası değil mi..libas libas içinde...(Bir de sizler birbirinizin libasisiniz ayeti var ki bu başlı başına inceleme isteyen bir konu..)Buradan zihnim kat kat ortuyle sirlanmayla sureyi nura,cama da zucace diyerek ayeti Nura baglaniyor..

Biz toprağa ve cama dönelim.Bunca bahce metaforundan sonra bakara ve ali imranda,bedene ve cana..topragin cam olma aşamaları fikir verebilir mi Cânânda can olmaya, canda Cânân olmaya..

Bir formüle hep ihtiyaç var:Herhangi bir kum toprak değilmiş camın hamurundaki..burasi topragimin umudunda ilk kırılma, biraz beyaz mermer tozu diyor tarif, biraz şu kumdan ve biraz da sodyum sulfat..sodyum sulfat deterjanlarin ana maddelerindenmis temizlenmenin kaliciligini sağlıyor camin hamurunun olusmasini kumaşa boyanin daha iyi nüfus etmesini..sivilasma gibi bir anlam da var galiba.topragimiz bir amel kivami ve genetikse de sodyum sulfat tevbe, istigfar ve gözyaşı olabilir mi?
Ardından 1500 derecelik fırında erimek var..Buna aşktan başka ne denilebilir? Ardindan eriyen madene şekil vermek için silindirle ezilmesi..kesilmesi..Acı değil mi hepsi..Değmez mi?

Renksiz kokusuz olmak cam olmak ,su gibi..

Cam olma umudu kirilsa da balcik yanimin kimyasinin, simya sahiplerinden umudu var..
Elindeki taşlara okuduğu fatihayla taşlar altın oluyor hz Ali nin..Ben de okuyorum..ne camurlugum ne tasligim ne toprakligim geçiyor, buna kalp farkı deniyor..
Olsun diyorum, olsun..taşlı tarla benim kalp bahçem, camursa da killi kirecliyse de tohumumun başına dönüyorum, burada bekliyorum, senin nazarin 1500 dereceyi gulistan eder, sogugu meltem eder bıçağı koç eder, tohumu ağaç eder, kökünü gök eder, tohum öldü mü olsun, humus eder.. öldükce heveslerim , elmas eder altin eder..
Yazmak ne kolay diyor topraktan parmak,agactan kalem, yaşamaktan haber ver...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...