ve kelimeler....kelimeler, seni istediğin şeyi aramaya teşvik etmeleri açısından yararlıdırlar ancak aradığını kelimelerle bulamazsın. Eğer bulabilseydin, bu kadar çabaya ve nefs mücadelesine gerek kalmazdı...

15 Temmuz 2014 Salı

Ramazan 16 yerleşik

Şu dünyada bir yolcu gibi ol
dese serin ellerin iki omzumdan tutarak
Kokunu içime çekerken her şey yerli yerleşik
Uzaklastiginda önüne düşüp agladigim eşik
Elimi tut ki
Erken doğmuş gibi bir his geç göçebelik
Civarında olduğun sereful mekan bil Mekin beyti Atik..

Evini boyamislar.
Önüne sofra kurmuş uzun uzak yollardan gelen vadi yorgunu atlılar adsizlar
Biliyorum komşusu olduğun şu evin yanından fışkıran su kadar görünmez ikramı var.
Ama iki buçuk yıl sütü bırakıp ihtiyacını gidermesi bir bebeğin,yükü ağır insanın, kendi, dağların da üzerinde bir hakkı var.

Bugün oturdum da baktım kara gözlerine uzunca
"Az"larin arasına girmek istedim.
Davud hanedanligina girmek hayal mi, dağlar ve kuşlara dedim, rüzgara dedim, beni de bakisiniza ekleyin..
Ve şakımaya başlayınca sesi en güzel sözün,
Evimi dedi,dönenler ve ayakta duranlar için temizle...
Dağlar kuşlar ve biz beraberdik de farkında bile değildik.
Yaşarken anlasilmiyor ki mahiyeti maiyyetin.
Kitap gibi durulunce gökler
Ey Bekke...
Ey kitabımı ilk okuyan şehir,
Ey küçük büyük her kelimeyi inceleyen murebbi
Ey kiyametten önceki kıyameti muminin
Ey hesaptan önceki hesap
Ey tazimi yüce şerefi büyük
Ey dağları dik yokuslari sarp belde
Ey insan üzerindeki Hakk ı yaratanin
Ey çöl ve deniz
Ey Nebi yi bağrında büyüten korunak
Ey magaralarina melek degmis sığınak
Ey cikarilmadan cikilmayacak anne kucağı Mekke..
Senin iklimin sureyi Hac iklimidir. Beni de bu iklime katman,yollar vadiler aşırman, kalpteki takvayi sinaman rahmettir rahmettir keramettir. Mücadele dir iklimin...Nidadir...Enbiya kervanidir..
Teslim olana kim bilir nasıldır,Verdiğin emniyetin tadı,kul olana nasildir şehadetin kalbe karışması...

Bugünün ganimeti Enbiya ve Hac..
Yerlesiklik,
Suyunun suyuna karışması havanın nefesine toprağın toprağına geleneğin damagina, dilin diline...kıldığın cenazenin tanıdık olmasi, içtiğin kahvenin helli,surmenin göze bakış olarak çekilmesi süs değil, buhurun içine od diye çekilmesi koku diye değil..ve gülümsemek küçüklüğüne, komikligine halinin, halkalar içinde bir zerre...ateş olsa curmu kadar yer yakan, ufleyince canı kalmayan kıvılcım..

"Biz her canlıyı su ile canlı kıldık"

Zemzeme çok muhtaciz...Tüm say'ımız tüm kosturmamiz bundan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...