ve kelimeler....kelimeler, seni istediğin şeyi aramaya teşvik etmeleri açısından yararlıdırlar ancak aradığını kelimelerle bulamazsın. Eğer bulabilseydin, bu kadar çabaya ve nefs mücadelesine gerek kalmazdı...

31 Mayıs 2010 Pazartesi




Ve bugün..31 mayıs 2010..yeniden başladık,inşallah takva üzerine kurulmuştur bu defa..Tazeleyene hürmetler,Rabbime şükürler,hamdler...


ah o gemide ben de olsaydım
açık denizlere yol alsaydım
vız gelirdi her şey inan bana
yeter ki ben sana varsaydım.
gazze için söylenince,her kelime yürekten damlayan bir damla kana bürünüyor,gazze kıyılarına deniz kızıl vuruyor..

30 Mayıs 2010 Pazar

Ankara da bir pazar sabahı...


Yine garip bir sabahtı.Beni garip etmek için planlanmıştı.Tamam dedim,el hak..Bu gördüklerimin hepsi benim.Bu kötü duyguların hepsi benim..Gidebildik sonunda,ve geldi işte..

Bu sefer çok farklıydı ya da bana öyle geldi.Önce çok üzgün görünüyordu.Sonra konuştukça açıldı beyaz yüzü yüzü pembe pembe,kendini kainata dahil etmiş bir kul,öyle bir tefekkür,öyle bir teşekkür halinde..

Rızıktan bahsetti uzun uzun,sadecei insanda bulunan büyük endişe,ankebutun içindede derin derin anlatılan rezzak..Ve bu endişenin tek sebebi Rezzak ı tanımamak.
Esmadan bahsetti sonra..Hani ezberliyoruz ya ne kadar tecelli ediyor üstümüzde,hiç duymadığım şeyler miydi,hayır.Ama yaşayandan duymak başka.Hatice ablam hazırladı dün bu sohbete Osman hocam teyit etti.Yaşayandan ayırma ya Rabbi.Allah ı zikredenle zikretmeyenin hali ölü ile diri gibi değil miydi?Zikir ise Allah ı kalbinde anıp ona göre tavır almak değil miydi?Ölüysek de dirilerle dirilt bizi..Afüv,Gafur,Rahman,Rahim,Kerim e tecelligah olmak..

En önemlisi LA İLAHE İLLALLAH diyerek yaşamak,ve bunu diyerek ölmek..Bunun alt yapısını bu hafta Ethem hocamız hazırlamıştı.Uğraşacağımız şey ilah(lar),ulaşacağımız ALLAH..fekad arefe nefsehü nefsehü vekad arefe Rabbehu..La ilahe illallahla yaşamanın belirtileri,
Tüm mahlukata merhametli olmak..
İslamın güler yüzünü göstermek,hep mütebessim olmak,
İmanın bedelini ödemek,minnet duygusu içinde olmak,

ve malesef işte benim gibi duyduklarımda yarım yamalak,en çok aklımda gönlümde kalan kainata akmak,güneşi,ayı,ağacı,hanımelini,ağustos böceğini,iğde ağacını,güllerin şebnemlerini,izlemek,yağmura ellerini uzatmak..ve gece..bu bütün her şey en yoğun kendilerini hissettirdikleri vakit,uyumak insana yakışır mı?Neler kaybeder,koptukça kopup gider..Bağları sökülür gider..

Hani dün de demiştik,ve istişarede de okumuştuk ya,
her türlü zorluğa rağmen abdest almak
mescitle ev arasındaki adımları çoğaltmak
bir namazdan sonra diğerini beklemek
zalikümül ribatü zalikümül ribat..
İşte bağlılık,işte bağlılık,ya da işte sınırda nöbet,ya da işte rabıta..Burada bir de benim biricik sahabim Abdullah bin Ömer i anmadan geçemem,hem dün hem bugün,hep parlayan yıldızım.Her vakte taze abdest,her namaz arası Kur an tilaveti..

Ankebut suresinin sonunda en çok kalan uzun bir yol,yörünge belli ben göremesemde.Namaz da bir ip sanki görünmeyen bizim için uzatılmış ,tutarsam şaşırmadan gideceğim,bildiğim yoldan,engebelere takılmadan.

Bir türk filmi geldi aklıma ,ablacım konuştukça,sanırım Kadir İnanırdı.Bir kızı kaçırıp ikinci eşi olarak getiriyordu,kızın ben görmem beni bırak demesine inanmadan.Aralar silik ama en çok aklımda kalan sahne,duvarlar yorganla kaplı,kız vurup incinmesin diye,kuyudan su alsın diye ip gerilmiş uzun uzun ,kız tutunur ihtiyacını giderir,yollarına engeller koyar kuması,iftiralar atar,geceleri kocası sandıktan şekerler lokumlar çıkarır,elleriyle besler sevdiceğini,garip eşini...Çocuktum çok imrenmiştim böyle eşi olmalı insanın demiştim..

İşte öyle..
Etrafımdaki duvarlara yorganlar döşenmiş,yoluma ipler uzatılmış,veğtesemu BİLLAH..Geceler ne tatlılarla bezenmiş,körüm göremiyorum diye haberim yok..
Nerden nereye..İşte benim zihnim böyle..
Elhamdülillahi ala külli hal..

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Öğrendim ki...


Öğrendim ki ne duyduğumdan çok kimden duyduğum da önemliymiş.
Öğrendim ki sevilenden gelen sessiz cevabı dünya avaz olsa veremezmiş.
Öğrendim ki sevdiğimin her hissi her cümlesi sevgiliden birer gül,benim özene bezene düşünüp söylediklerimse ayrık otu ,karmaşık dikenlermiş..
Bir kere daha anladım ki sahabiler yıldızlar gibi,yol gösteren ama bana çok uzak ve benden çok yüksekmiş..
Öğrendim ki bir seni
öğrendim ki bir çok
öğrendim ki bir seviyorum
en kıymetli hediyeymiş..
Esen yelden cömert efendim:
Ya Muaz seni çok seviyorum.
Anam babam sana feda olsun Ya Resulallah ben de seni çok seviyorum.


Esselatu vesselamü ala seyyidina Muhammed...
Selam ve rahmet sana Ey sözü dolandırmayan canım Muaz..

28 Mayıs 2010 Cuma

Şimdi de...




Şimdi de
bir iğde
bir hanımeli..
rüzgar taşır
kokunu
ellerini
bulutlar
sevgin
sıcaklığı güneşin
kanat çırpışı
kuşların
atışı kalbimin
açsın yüzünü
gök
içime,içime
sığmasın içim
çün ki sen
hep çok gizlisin
çün ki sen
hep en hissedilensin...

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Ankebut Suresinden bana kalanlar...




Beş ay olmuş Ankebut suresini okumaya başlayalı.Kasas suresiyle hayatımıza kendi hikayemize yukardan bakmaya karar vermiştik.Sanki Hz.Musa yla onun hayatını,doğumu annesi,ergenliği,olgunluğu tebliği,korkuları ve sığınmasını sayfa sayfa okumuş,içimizde Allah ın kudretini hissetmiştik.Surenin sonu çok güzeldi.Her şey helak olacak bir Rabbin vechi kalacaktı.Sanki ruhlarımız buraları terkeylemişti.
Derken ankebut suresine başladık.Daha doğrusu ankebut suresi,öyle kolay mı sandınız diyerek başladı.İman ettik demekle imtihan olmadan bırakılacağınızı mı sandınız..Ayaklarımız yere bastı tekrar.Hala buradaydık,ve devam etmek zorundaydık.Fitneye tutulacak ayrışacaktık.Kolay değildi ateşe tutulmak,bu sürede yaşananlar da,ayetlerin hayatımıza değişi de öyle..ftn kökü değişken anlamlarıyla hayatımıza değiyordu.1-4.Gözü korkmuş,nasıl yaşanacak bu hayat diyen bizlere ecl köküyle,bir son haber verildi.Allah a kavuşmayı umanlara Allah ın eceli muhakkak gelecek.Ve 23.ayette zıttı da verilecekti,bu kavuşmayı ummayanlar ümit kesmiş bedbahtlardı.Bir son var,aslında yakın ama hep gecikmiş gibi...5.Chd fiili burada çıktı karşımıza ilk,çalışan kendisi için çalışacaktı,Allah alemlerden müstağniydi.6.Tahtaya çıkmış çocuk gibi hissettim kendimi,ya da tüm merhametine rağmen yine yanlış yapmış küçük bir kız annesinin karşısında,artık kendi haline bırakılmak,ister çalış ister çalışma denilmek tüm pişmanlığımı yüzüme vurdu.
Ama yine tabiki bırakmadı Allah,hemen bunun arkasından salih amel işleyenlerin günahlarını örteriz,dedi.Surenin hitabı hep çift tenkitle,muhakkak anlamındaydı.Salih amel işleyenleri salihinden ederiz dedi bu iki salih amel çabasına seVkedecek ayetin ortasına biz anne babaya iyiliği tavsiye etmişizdir dedi.İlk 6 ayetteki anlam perçinlendi,e 7 deki merhamet de..Ne yaptığınızı haber vereceğim,içimize incelik biriktirme heesi bıraktı çünkü aslında ne yaptığımızı bilmiyorduk.Onun için şunu da yapsam güzel olur mu acaba diyerek çaba sarfetmeliydik.8-9.
10.ayet bir hayat felsefesini barındırıyordu.Allah taydık..Yolunda diye çevirsek de..Ve bu yoldaki en önemli,fiillerden biri,üziye idi.İnsanlardan öylesi ardı ki İnsanın yaptığı eziyeti Allah tan biliyordu e bu tanım biraz sonra münafık tanımı ile perçinlenecekti.11.Allah a hüsnü zan beslemeliydik.Ne etse güzel etmiş,vallahi güzel etmiş,billahi güzel etmiş,ille biri vesile olacak,takılmayacağız.Nasipsiziz diyorsak inşamız eksik gece oturup ağlayacağız.Müna fıktan sonra kafirlerden bahsederek peygamberler örnek fitneler,sonuçlar anlatılıyordu.Her peygamberin Allah a davetinde ortaya bazı fitneler çıkıyor,peygamberler uyarıyordu.14.ayetten itibaren
Nuh as.ile zaman fitnesi-ki 1000 yıl kalmıştı bundan 50si eksik,hemen tufana geçti.Bitmez sanılan bir bin yıl bitti.zaman izafiydi.Bu dert bitmez demeyektik..
İbrahim as.ile özellikle rızık fitnesi-ki rızık oluşturulmaz yaratılmış olduğu yerden aranır bulunurdu(febtegu).Zamanın en büyük fitnesiydi rızık,kendiliğinden gelmezdi.Çoluk çocuk,standart,ele güne muhtaç ve hatta mahcup olmamak için lazımdı.Herkesin ekonomik özgürlüğü olmalıydı.Ne yapalım yanlışlar da yapsak günah onlarındı....Yaratılış ve inşayı da gördük HZ. İbrahimin kıssasında.Naşietelleyl,lazımdı yaratılanın cennete uygun hale gelmesi için..Ve sonuçta kaim onu öldürün yada yakın dedi.Allah ın İbrahimi ateşten kurtarmasında çok ibretler vardı.24.Fitne ateşi de sürekli yanacak,hayatımızdan atamadığımız şeyler bizim için fitne olacak,ateşin sönmesini değil içindeyken tevekkülle serin olmayı dileyeceğiz..Meveddet kelimesiyle dostluk kavramına hazırlıyordu sure bizi.İnsanlar aralarında sevgi olsun diye putlar ediniyorlardı.fun,hayran kulüpleri,sigara,marka,müzik tarzı tutkunları bana hep bunu hatırlattı.Şimdiki bu yalancı sevgi sonra lanete dönüşecekti.İNNİ MUHACİRUN İLA RABBİ,dedi buna mukabil İbrahim,yüz çevirdi.Tasavvufun tek gayesiydi bu yol alış.Böyle bir imana mukabil de salih evlatlar verildi zürriyetine,ve de peygamberlik.Amel çocuk ilişkisini gördük.Çocuklarımız birer ameldi.Amellerimiz de birer çocuk.Nuh as.o benim ehlimdendi deyince,hayır o amelin gayrı salih denmişti.İbrahim as.a Lut iman etmişti.
Lut as.da fuhuş fitnesi-ki helak haberi dost İbrahim as a verilmişti de dostu Lut için endişelenmişti.Halbuki Allah herkesi,bilmekteydi.
Şuayb as da fesat fitnesi-ki kainatta en ufacık bir düzeni bozmak da ifsattı.
Ad ve semudun sonrada firavun,karun ve hamanın helahinden bahsedildi.Önce topluluk sonra bireysel bazda helaklar anlatıldı.Demek hesap yalnız başınaydı.Lut da hanımıyla ayrıydı.39.Herkes yapayalnız Rabbine varacaktı.Herkes günahından tutulup yakalanmıştı.Tutulacak bir günah bırakmamak için sürekli istiğfar lazımdı.40
Ve 41.ayet.Veli olma yolu,diğerlerini gösterek .Allah dan başka dostlar edinenlerin hali örümceğe benzer.O ağından bir ev edinmişti ki evlerin en çürüğü örümceğin evidir.Keşke bilselerdi.Bir kere ülfetle dost olunmaz,ehz almak,ittehaze edinmek..Ala ala edinilir.Çok uğraşır örümcek,kendince ince ince sanatla örer.Tüm cehdini o eve harcar.Ama hiç bir ev vasfı yoktur evinde.Ne korur,ne kuşatır,ne giren çıkan emniyettedir ne de kendisi,eşini bile öldürür örümcek..Sanat harikası gibi görünen bu ev üflesen yıkılır,içine girsen yakalar,bırakmaz..
Veli olmak için bütünlemek lazımdı,sırtını Allah a dayamak,cehdini Allah a harcamak lazımdı.Müddessir,müzzemmil,iç ve dış dokuma lazımdı.Kalp ev ilişkisini bilmek,Nur ayetini unutmamak lazımdı.Tüm çırpınışlar Allah a arz edilirse veli eder,dayanmazsa yoldan da eder,deli de ederdi.Bütün çağırışların Allah a olması lazımdı.42.İşte bütün bu misaller,karıncalar,arılar,örümcekler,akıl sahipleri için ibretti.43.
VLY,Utlu,tela,veli olmak için,fitnelerde serin ve selamette kalmak için sunulan reçete ise şuydu:
Vahyin izini sürmek,hayat kitabını vahiyle okumak,
Namazı dosdoğru kılmak ki namaz hem açıktan kötülükten,fahşa,hem üst akıla göre kötülükten,münkerden nehyeder.Bir iç ses oluşturur.İnşaa da namaz,furkan da namazla inş.
Allah ı zikret,an,yan ,unutma ,hatırla,bahset,çağır,onun için vazgeç,onun için seç..Zikir en büyük,çünkü Allah en büyük..
Allah ne yaptığımızı,yapacağımızı,tüm sanatlarımızı bilir.sna..ince ince işlemek,uğraşmak.Nasıl bir meyil var içimde sanata karşı,hep bir eser peşindeyim,tutuyorum kendimi daha önemli şeyler var diye,ve karşıma çıkan en güzel cümle.Takva kalbin sanatıdır.Al sana sanat,uğraş didin,Rabbin beğensin,sergine bir O gelsin.45
Dost olmak,yük olmamak,üstlenmek,taşımak,yar olmak,bar olmamak,ortak payda aramak,yanlış görüyorsan dua etmek içi yanmak,tebliğde de,her ilişkide de.47
Sure sona yaklaşırken başında bahsettiği fitnelere bir başka açıdan yaklaşıyor sanki azabı acele istemekle zamanı uzun algılama fitnesi,azgınlığın bir üst hali olarak çıkıyor karşımıza,azap isa ansızın geliyor,tadılıyor azap,kuşatıyor.Her amel insanın etrafında bir alan oluşturuyor,salih amel kalkan olurken,kötü amel hedef ediyor heder ediyor.55
Arada hicreti hatırlatmasının ardından rızık fitnesine çözüm sunuyor,nice canlı rızkını taşımıyor bile,kaldı ki kendi yaratsın,vakıa neden rızık için okunuyor tüm mantık bu,sen mi yaratıyorsun rızkını yoksa Rabbin mi..60-63

Ey kullarım..hitabı yine alıp bizi en yüksek idealin hayalin götürüyordu,kulluktan büyük makam yoktu..Arzım geniş,bana kulluk edin diyor,kul olmak için ağyardan geçmek gerekiyor,anne baba çocuk eş vatan,biz daha yemekten uykudan keyiften geçmekle uğraşıyoruz..Ölüm var,tadılacak..Ağzımızın tadını kaçıracak.56
Yine salih amel,bu sefer ismi belli,sabır ve tevekkül.59
Yeryüzü ayetlerinin hepsinde Allah ı görmemenin imkanı yok,ölüme hayata ve suya elhamdülillah..
Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir.Zaman uzun diye oyalanmaktır oyun,eylenme,ahiret hayatı ise yaşanılası olan.64.Gemi sallantılı kaygan,örümcek ağında gibi,sıkıntılı dardaki halimiz,kara ise emniyette ve ferah,bir öyle bir böyleysek yine 6.ayetin havasına bürünüyor sure.Zevk etsinler nankörlük etsinler..
Ve müthiş son..Merhametin,adaletin,sevginin dostluğun doruğu..
VELLEZİNE CAHEDU FİNA LENEHDİYENNEHÜM SÜBÜLENA..VE İNNELLAHE MEAL MUHSİNİN..
Sonuca değil çabaya bakıyor ALLAH ve yine O ndayız,O nda eziyet görsek de yılmadık ya,yoldaki tümseklere(aneke) takılmayıp halimizi Allah a arzettik ya,yolunu açacak,yolumuzu gösterecek inş.Görüldüğümüzü izlendiğimizi unutmadan,izleyeceğiz,iç sesimizi..


ALLAH A VARANA KADAR YOL TERS ÇEVRİLMİŞ NAL İZLERİYLE DOLUDUR.HZ.MEVLANA

18 Mayıs 2010 Salı

Hayranım sana,sanatına...


ay ...
ilk bakışta
ve de baktıkça
bıkmadan usanmadan
içime çektiğim
içine çeken beni
cemal,hayy
böyle işte
karanlıksam da
ne olur
bana da
nur yay...


Dün yine mest etmişti beni gök..Venüs tutulmuş meğer,tutmuş bırakmamıştı beni de,yıldızım venüs ya:) Karmakarışık bir gündü.Rüyam mevti tefekkürdü,ellerim mezarımın toprağıyla nemli gittim okula,ilk darbeyle sarıldım gözyaşlarıma,Hatice ablam aradı,benim için yeni ve şaşırtıcı bir sınav daha başladı.Hayırdır inş,müstehak bana, hiç yakıştıramazken sevdiğim birinin yerine başka birini,yakışmaya yakışmaya,üstüne emanet,kaç beden büyük bir elbise giymiş gibi,her yerinden taklit damlayan kendimi koymak...kendim de bir o kadar yabancı geldi düşününce ama,duam o ki affola...her duygum her düşüncem her bildiğim bilmediğim...

13 Mayıs 2010 Perşembe

Aciziz...


ÇATLAK KOVA
Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece 1,5 kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş.
“Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.”
“Neden?.” Diye sormuş sucu. “Niye utanç duyuyorsun?” Kova cevap vermiş.
“Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.” Sucu şöyle demiş:
“Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum.” Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın bir yanındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş. Sucu kovaya sormuş:
“Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını fark ettin mi?... Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sofrasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı.”
Hepimizin kendimize özgü kusurları vardır. Hepimiz aslında çatlak kovalarız. Tanrı’nın büyük planında hiçbir şey ziyan edilmez. Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin. Kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu bilirseniz eğer, siz de güzelliklere sebep olabilirsiniz.

9 Mayıs 2010 Pazar

Annem

Kaç kişinin böyle bir annesi vardır bilmem.Herkesin annesi biriciktir muhakkak ama benim annem başka.Neler canlanıyor zihnimde annem deyince,gözleri dolu,gönlü aşık,yorulmayan,dinlenmeyen,yemeyip yediren ,dikip giydiren,çocuğunun her hissini inanılmaz önemseyen,oturup onunla günlerce ağlayan,ufacık şeylerle mutlu olan,her şeyin güzelliğini görüp gösteren,her akşam gün batarken sübhanallahi ve bihamdih deme vakti kızlar diyen,sonra hiç bir şey yapamadım diyen,her şehri Mekke ye Medine ye benzeten,ne duysa,ne okusa hiç alakası olmasa da ayet hadis zanneden,telefonu açıp bismillahirrahmanirrahim diyen bir kadın benim annem..
Geçenler de okulda konuşuyordu arkadaşlar,çocukken,gençken annelerinin uyumasından ne kadar sıkıldıklarını anlatıyorlardı.Halbu ki bıraksaydık da uyusaydı diyorlardı.Ben düşündüm,biz namaz kılıyor diye kızardık anneme,bir bakarız annem yok,nerde,kesin namazdadır derdik.Annemle her şey güzeldi.Çocuk halimizle oturur tgrtnin huzura doğrusunu sıkılmadan izlerdik.Büyüdük evlendik çocuklarımız oldu,herkes arkadaş arar güne giderken biz yine annemize gidiyoruz,bir yere giderken annemizi götürmek istiyoruz.Yaşlanmıyor annem.Daha küçükken,babam geç gelirdi,neden geç geldiğini bir kere söylemedi bize,şikayetlenmedi,hissettirmedi,dahası eğlenceli hale getirirdi.Balkona çadır kurar,bize misafir gelirdi.Selvi boylum al yazmalımı da izledik ağladık annemle,şeker kız candy yi de.Aşık olmayı da annemden öğrenmişim ben,leyladan mevlaya giden yolu da,kendi mevlayı bulduğunda bile hor görmedi leylayı..Ağladı,ağlıyor,dünyanın zevki safası bir simit bir çay da olsa nasip olmuyor,bacakları varisten,başı migrenden tutmuyor,nafile oruç tutamıyorum diye üzülüyor.Anlatsam anlatsam bitmiyor.Yine çocukken model anlatışım geliyor,şu arkadaşım da gördüm diye,buluyor buluşturuyor dikiyor,olmadı mı kendi eteğini bozuyor.Mutlu olayım diye Pollyanna alıyor bana,kardeşimi kıskanmayayım diye Kaşağı..
5.sınıftayken iyice dğişiyor annem,hep elinden tutuyor,Allah ın ,resulunun anlatıldığı yerlere gidiyoruz.Hayatımda unutamayacağım bir rüya görüyorum o sıra,Mekke Medine sokakları..Geceleri kalkıp dua ediyoruz artık,bir babama,bir de gitmek için imam hatip lisesine..Kabul oluyor dualarımız..Annem hep yanımda,baskısız,içten,sabırlı,duygusal..Genç kız oluyorum.Yüreğim bulanıyor,herşeyi olduğu gibi söylüyorum anneme,o o aralar ne yaşar hiç haberim yok,biri diyorum beni seviyormuş,gözleri çok güzel.Düşünsene diyor annem onu yaratan ne kadar güzeldir,ne kadar içten söylüyorsa hemen ikna oluyorum.Üniversite yıllarım,bir tuhafım,başka bir yola düşmüşüm annemle,tedirgin olsa da kızsa da yine anlar annem,ama dua eder için için,ve sonra yine kabul olur duaları çok şükür.Ha dünyaya,burada 'mutlu kadın' olma adına çok şey öğrenmemişiz,hayatımızda iyi olmaya çalışmanın 'garip 'izleri var.
Şimdi anneyim çocuklarıma annelik yapıyor annem..Annem midir bunları yapan,Allah tır yaptıran bize nasip eden,nimet eden.Şükrederseniz nimetimi artırırım diyor ALLAH,şükrediyorum Allah annemin vücuduna sıhhat ömrüne bereket versin.Rızasından ayırmasın. Bu gün vesile olsun.Allah tüm hanımları Rahim isminin tecellisiyle donatsın.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...