Meb.in sitesindeki okul öncesi eğitim yaklaşımlarını incelerken farkettim de montessori ne kadar fıtrata uygun görünüyor.Ve dahası bana hep peygamberimizin yaklaşımını hatırlattı.Hatanın direk söylenmemesi,bireysel eğitim,yarışmaktan azade,zamanın kayıp gibi değil araç gibi kullanılması,çocuğun aileden soyutlanmaması bizim eğitim sistemimize uzaklardan bakıyor..
MONTESSORI YAKLAŞIMI
Montessori’ye göre çocuklar doğanın düzeni, uyumu ve güzelliğini anlamalı ve bundan mutluluk duymalıdır. Doğanın kanunları, bilimin ve sanat dallarının temelini oluşturur. Bu nedenle doğa kanunlarını anlamak bilimin temelidir (Montessori, 1966). Montessori yaklaşımında çocuklara araştırma, deneme, hata yapma ve hatalarını kendi kendilerine düzeltmeleri için fırsatlar tanınmalıdır.
Montessori materyalleri, çocuklara hatalarını kendi kendilerine bulma olanağı tanır. Öğretmen çocuğun hatasını söylemez. Eğer çocuk materyallerden hatasını göremiyorsa, bu çocuğun yeterince gelişmediğini gösterir. Zamanı geldiğinde çocuk hatasını görerek düzeltir (Temel, 1994).
Montessori yaklaşımında ortamın düzenlenmesi büyük önem taşımaktadır. Montessori yöntemi çocukların fiziksel serbestliğinin, onlara tanınacak yaşamsal araçlarla sağlanabileceğini ileri sürer (Montessori, 1995).
Montessori çevresinde gerçeklik ve doğallık büyük önem taşır. Sınıftaki araçlar çocuğun gerçekle yüz yüze gelmesini kolaylaştırmak amacıyla gerçek yaşamda kullanılan araçlardır. Bir şey içmek için gerçek cam bardaklar, ütü yapmak için gerçek ısınabilen ütü, sebzeleri kesmek için gerçek keskin bıçak kullanılır (Temel, 1994).
Montessori sınıflarında, çocukların sınıf içerisinde istedikleri gibi dolaşmalarına izin verildiği gibi okuldan açık alana çıkmalarına da izin verilmektedir. Hareketlerdeki bu özgürlük nedeniyle Montessori geleneksel okullardaki gibi, çalışma, dinlenme ya da oyun zamanlarına bölünmemiştir (Morrison, 1976; Temel, 1994). Bu çocuğun materyalleri kullanarak bir etkinliği tamamlamasını sağlamaktadır. Çocuk seçtiği için gerekli bütün materyal parçalarını bulur, etkinliği kimse tarafından bölünmeden çalışabilir ve materyalleri tekrar yerine koyabilir. Böylece çocuk sınıfta düzenin bir parçası olur (Lillard, 1972).
Montessori sınıflarında çocuğun etrafındaki eşyalar onun vücut yapısına ve gücüne uygun olmalıdır, etrafta hareket ettirebileceği hafif eşyalar, elini uzatıp yetişebileceği, kolaylıkla kullanabileceği kilitler, kolay açılıp kapanabilen çekmeceler ve kapılar, duvarda kolay yetişebileceği kıyafet askıları, parmakları ile kavrayabileceği fırçalar, eline sığacak sabunlar, kısa-düz saplı süpürgeler, kendi başına giyinip çıkarabileceği giysiler bulunmalıdır. Bunlar çocuğun zamanla kendini geliştirmesini, sosyal kuralları kazanmasını sağlayacaktır (Montessori, 1995).
Montessori araçları, çocuğun güçlük çektiği sadece bir kavramın diğerlerinden ayırt edilip verilmesine olanak sağlar. Örneğin; pembe küpler yalnızca büyüklük kavramından birbirinden farklıdır, diğer özellikleri açısından aynıdır. Böylece, çocuk büyük küçük kavramını daha iyi öğrenebilmektedir. Montessori araçlarının diğer bir özelliği de basitten zora, somuttan soyuta aşamalı bir biçimde düzenlenmesidir. Örneğin; değişik uzunluklarda yapılmış kırmızı çubuklar ilk aşamayı oluşturmaktadır. İkinci aşamada mavi ve kırmızıya boyanmış çubuklarda sayı ve uzunluk kavramı birlikte ele alınabilmektedir (Montessori, 1966).
Montessori sınıflarında saygı atmosferi olmalıdır ve çocuklar çalışacakları projeleri, süresini ve kiminle çalışacaklarını kendileri seçer. Huzurlu olan bu ortam çocukta kişisel disiplini geliştirir (Calvert, 1986).
Montessori yaklaşımında öğretmen, çevreyi hazırlamaktan ve çocukların çevre ile etkileşime geçmesinden sorumludur. Montessori öğretmeni “yöneltici” adını alır. Öğretmenler, çocukların kendi gelişimi için onlara potansiyellerini kullanma fırsatı tanır (Linnard, 1972). Dış görüntüsü ve kişiliği ile çocuklar için iyi bir model olmalı ve saygı uyandırmalıdır. Öğretmenin esnek olabilmesi için yaşamı seven sıcak, anlayışlı ve saygılı olması gerekmektedir (Temel, 1994).
Montessori öğretmeni, aile ve toplum çalışmalarına çok zaman ayırmaktadır. Montessori çocuğu soyutlanmış bir birey olarak değil, ailenin bir üyesi olarak görmektedir. Montessori öğretmeni çocukların çalıştığı ortamda güçlükle fark edilen bir görünümdedir (Temel, 1994).
Montessori programları çocukların bireysel gelişimlerini ve iç disiplin geliştirmelerini; saygı atmosferinde huzurlu bir ortamda desteklemeyi amaçlar. Öğretmenler, ortamı çocukların aktif araştırma yapabilecekleri ve yetişkinlerle iletişim kurabilecekleri, serbestçe hareket edebilecekleri şekilde düzenler. Çocuklardan istenilen bilgi, beceri ve deneyimleri kazandıracağına inandıkları materyalleri, öğretmen rehberliğinde seçmesi istenir. Çocuklar kendi amaçları için materyalleri düzenleyebilmektedir. Çocukların bilgi ve becerilerinin yanında duyuşsal hedeflerin (örneğin benlik saygısını geliştirecek hedeflerin) gerçekleşmesine özen verilmektedir.''
Keşke sünneti daha iyi bilsek,Onun o güzel yaklaşımını kalplerimizle okullarımıza hiç değilse evlerimize taşıyabilsek........
Keşke bu konuyu uzun uzun anlatan bir yazı yazabilsem.. Kesinlikle katılıyorum size. Sünnetleri günümüzün ilmiyle hayatımıza taşımaya ihtiyacımız var.
YanıtlaSilLütfen yazın sevgili sirar,zira ahir zamanda bir sünnetin hayat bulması ne kadar önemli,şu bilgi yığınının arasında o sade ve duru bilgiye ne kadar açız...
YanıtlaSilBu yazininiz o kadar zamanli olduki anlatamam. (Gecmiste olsa, ben simdi okudum)
YanıtlaSilCocuk egitimi okuyorum..High scope goruyoruz biz.. Ama ikinci senem bittikten sonra montesori yaklasimli bir okula gitsemmi gitmesemmi dusuncelerindeydim...
Sunnete uyma meselesi, basli basina bir konu aslinda.. Keske "SUNNET USULU" bir egitim sistemi kurabilsek Turkiyede :) Nasip..
Allah razi olsun.
Bu arada, bloglar arasi dolasirken karsilastim. :)
Selametle..
Allah razı olsun,hakkınızda hayırlısı olsun ve evet çok ihtiyacımız var anlayıp yaşamaya....
YanıtlaSil