Her şey bir sebebe tutunuyor , birinin sonucu diğerinin sebebi oluyor.
Insan sınırlı, aciz , yerde yaşayan bir varlık.. Ne kadar göksel olmaya çalışsa kalbiyle , ayakları yerde.. arzda .. toprakta .. süflada..Saglam kazığın bulunup , binitin bağlanacağı ve tevekkülle Allah a emanet edilecek yerde ..
Insan iki kutuplu , yer-gök, beden-ruh, somut-soyut.. O zaman tedbir - tevekkül..
Nisa suresi bize dünya ukba gerilim hattında her eşyaya ait bir hukuk koyarak konum belirlememizi sağlıyor gibi hissediyorum. Konum belirlemeden ilerleyemedigim için belki.. Nisa' nin koyduğu hukukla bir nefes alma hali, bir kurb hayali ..
En başında nasib ve kismete , yani
isabet ve taksime rıza ile gösterilen ufuk, nice acıyla açıldı belki.. Acı geçiyor, tatlı geçiyor.. hepsi geçip gittiğinde başka biri oluyoruz belki..
Me'va mız böyle şekilleniyor, "olan" da hayır var diyoruz ya, olanlara olan tepkimiz "oluşturuyor " bizi ..
Buraya كان ve صار 'yı yazmasam olmaz ..
فيم كنتم ؟
Ne halde idiniz ?
Sorusuna cevabımız: hayat....
و سائت مصیرا
Ne kötü son ...
O zaman cehd, o zaman gayret, o zaman niyet...
Hele ki انفرو deyince kalktıysa nefer olmaya çalıştıysa kul, kuşandıysa pusatını ve tevekkulunu ,tek, ikil çoğul bakmadan artik yoldan dönmeyecek. Bütün tedbiri alıp, bütün sebeplerden azade bir tek Allah a güvenerek yürüyecek..
Hicrette Efendimiz ... Sahrada efendimiz .. Hazarda efendimiz ... Seferde efendimiz...
Bütün tedbirlerin içinde ivazsız garazsız bir " Allah " emniyetiyle efendimiz ...
Allah ' ım görebilecek miyiz ...
Nisa 101.
Pusatını kuşanmak, havf namazı, namaz hayattır, cemaatle namaz, tedbiri elden bırakmamak, tedebbur,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder